Sevdiğim kitap adlarındandır 'Gönlü Güvercinli Kadın' (*).

Kitaplara adını veren şiirlerin ayrı bir önemi olduğunu düşünürüm. Dahası bu konuda bir seçki (antoloji) bile yayımlanabilir diye…

'Gönlü Güvercinli Kadın'a adını veren şiir şöyle:

'önce sesin geldi / aralandı kapılarım / ardında şaşkın bulutlar çıkmazı / sonunda sen / gönlü güvercinli kadın // köpüren simsiyah saçlarınla / günler boyu koşuşup durdun / içimin aykırı ırmaklarında // gamzelerinde gizlediğin / o binlerce yıldızı / döküp de şimdi üstüme / söyle nereye // artık herkes / tutsun da elinden kendi şiirinin / tersinden mi girsin / ölü kelebekler sokağına // sen bende daha bitmedin ki / gönlü güvercinli kadın'.

***

Nice şair ve yazar tanıdım. 'Tanımasaydım keşke' dediklerim çok oldu.

Benzer duyguları birçok insandan duydum. Yazdıklarıyla büyülendikleri şairleri, yazarları tanımış olmaktan mutlu değildiler. Bazı şairlerden, yazarlardan söz ederken, 'Keşke tanımasaydım da dizelerinin, yazdıklarının büyüsü bozulmasaydı' diyen ne çok insana rastladım.

'Tanımasaydım keşke' dedirtenlerden değildi Tekin Gönenç.

'İstanbul beyefendisi' diye bir deyim vardır hani. O deyime en yakışanlardandı…

Karıncayı incitmekten korkan…

Ölümünden sonra Abdullah Nefes'in sosyal medyadaki paylaşımı ne kadar doğru:

'İçindeki fırtınayı saklamayı bilirdi. Karıncanın bile şikayeti olmamıştır ondan. Dingin bir kararlılıkla atardı adımlarını. İnsanlığın heykeliydi.'

***

'Kuğu Yağması' şiiri şöyledir:

'tartılır söz / terazisinde gözlerinin // ne zamandır / değiş tokuş bakışlarımız // bir kuş uçumu / gider geliriz / ben sana sen bana / o dudak senin bu dudak benim // biz aslında / birer sustalıyızdır seninle / ha çıktı ha çıkacak / kınından // dokununca / o kuğu yağması / o görkemli panayır / başlar teninde // yorgunsam / bil ki yokluğundandır / indiğimse / kuytu sokaklarıdır / iç çekişlerinin // buyruğuna girerim / ellerini çırpan bir çocuğun / gülüşlerine eklenirim / sen yoksan'.

***

'Kuğu Yağması' onun şiir atmosferini neredeyse bütünüyle soluyabildiğimiz bir sokaktır sanki…

Çünkü o, 'kim aklar karaları / kim karalar akları' bilir, bakmayın 'hiç sormayın bana / bilemem' dediğine…

Türkiye'mizin, geçen yüzyılımızın yüz karası Sıvas Katliamı'nın ardından sarsılışını da dökmüştür dizelere…

Ayrımındadır 'sonu gelmez postal sesleri / ve yırtık asker türküleri'nin de..

Ve anne… Ve çocukluk… Vazgeçilmez temasıdır onun da…

'ne zaman baksam gözlerine / annemsiz kalmak korkuları gelir çocukluğumun' der bu nedenle…

Evet de, ana teması aşktı. Aşkın şairiydi. İnceliklerin... Güzellikleri taşımıştı dizelerine. Zaten bir başka kitabının adı da 'Aşk Konuşur Bütün Dilleri' değil mi?

***

Usul usul söyledi ne söylediyse… Kendi kişiliği gibi…

Zaten dememiş miydi bir şiirinde?

'siz bakmayın böyle sustuğuma / benim şiirim bağırmaz ki'.

Bağırmadı hiç!

Usul usul söyledi söyleyeceklerini…

Bıraktı yeryüzüne ve geçen Mayıs ayında usulca yumuverdi gözlerini… Cenazesi bile 'törensiz' oldu. Usulca girdi toprağa… Çünkü korona günleriydi.

***

Kitabının adından yola çıkarak söylersem, 'gönlü güvercinli' bir şairdi!

____________________

(*) Tekin Gönenç, 'Gönlü Güvercinli Kadın', Cep Kitapları, İkinci Basım: 1998, İstanbul.