Son yazımızda koronavirüse karşı geliştirilmekte olan aşıların, testlerden başarıyla geçip piyasaya çıksalar bile virüsün yapısının mutasyon geçirmeye açık olması nedeniyle tam bir koruma sağlamalarının mümkün olamayacağını söylemiş...

Aşının, ABD ve Çin arasında siyasal bir savaşın konusu haline gelmesinin ise konuyu çok daha çetrefil bir hale getirdiğini sözlerimize eklemiştik...

Virüsün yayılmasının hızlanması ve aşı ile ilgili haberlerin artması, bu konunun önümüzdeki günlerde yoğun bir biçimde tartışılacağını gösteriyor.

***

Bu iki olgunun iç içe olmasının en büyük nedeni, geçmişte sıkı izolasyon uygulamaktan kaçınan tüm ülkelerde salgının kontrol edilemez bir hal alması ve mücadelenin fiilen 'sürü bağışıklığı' yöntemine kayması...

Bu durumda aşı, 'sürü bağışıklığı'na en büyük katkıyı sağlayacak araç olması nedeniyle önem kazanmış durumda...

Hatırlanacağı üzere, dünyanın en zengin kişisi olarak tanınan Bill Gates, daha salgın başlar başlamaz geliştirilecek bir aşının yüzde 100 etkili olmasının beklenemeyeceği uyarısını yapmış, hemen ardından yüzde 70 etkili bir aşının salgını sınırlayabileceğini, aşının etkisinin yüzde 60'ın altında kalması durumunda ise sürü bağışıklığının kazanılmasının mümkün olmayacağını açıklamıştı. Gates'in beklentisi, yedi milyar insanı aşılamaya yetecek bir aşının üretilmesiydi ve bunun için yedi ilaç fabrikasına, başlatılan aşı çalışmalarında kullanmaları için milyarlarca dolarlık bir fon tahsis etmişti.

***

Milyarlarca insanın kullanacağı bir 'ürün' yaratmanın sağlayacağı kar, küresel ilaç şirketlerinin ve milyarder işadamlarının iştahını çoktan kabartmış bulunuyor. Daha aşı piyasaya çıkmadan satış anlaşmalarının yapılmaya başlanması bu iştahı daha da körüklüyor...

Örneğin Fransız aşı firması Valneva, gelecek yılın 2. yarısında piyasaya çıkması beklenen aşıdan 190 milyon dozun İngiltere'ye satılması için bir anlaşma sağlandığını bildirdi... Firmadan yapılan açıklamaya göre, 60 milyon dozluk ilk parti aşı karşılığında 470 milyon euro ödenecek... İngiltere hükümetinin istemesi halinde, 2022 yılı için 40 milyondan fazla doz, 2023-2025 yılları arasındaysa 30 ile 90 milyon arasında doz üretilecek.

Bu arada muhtemelen bazı emeklilik fonları da salgının en çok yaşlı nüfusu etkilemesi nedeniyle emekli maaşı almakta olanların sayısının ne kadar azalacağını ve bu sayede ne kadar paranın kasalarında kalacağını hesaplamaya başlamışlardır bile!

***

Salgın, ekonomi ve tıbbın yanı sıra siyaseti de yakından ilgilendirmeye devam ediyor...

Virüsü siyasete alet etme konusunda en ileri giden siyasetçi ABD Başkanı Trump...

Koronavirüse 'Çin virüsü' adını takmaya çalışan Trump, bunu başaramadı ve bir hayli zor durumda.

***

Sürü bağışıklığı kavramını kullanmasa da, bu yöntemi ülkesinde en fütursuz biçimde uygulayan Trump, ülkesinde salgın nedeniyle ölen 200 bine yakın insanın hesabını kendi uyguladığı politikalardan değil Çin'den soruyor... Trump, geçtiğimiz aylarda bu fikrine katılmayan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) başkanını 'Çin taraftarı' olmakla suçlayarak örgütten ayrılma kararı aldı...

DSÖ ise üç gün önce bir açıklama yaparak, koronavirüs salgınının başından bu yana en yüksek günlük vaka sayısına ulaşıldığını, dünya genelinde bir günde 307 bin 930 yeni vakanın tespit edildiğini duyurdu. Vaka sayısının en yüksek olduğu ülkeler, Hindistan, ABD ve Brezilya... Dünya çapında enfekte olanların sayısı 28 milyonu aşmış durumda ve bunların yarısı ABD vatandaşı...

ABD Başkanı Trump, Kasım ayında yapılacak seçimlerden önce corona virüsü aşısının hazır olacağını ve tüm ABD vatandaşlarına ulaştırılacağını iddia ediyor.

DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Hans Kluge ise bu konuya ilişkin açıklamasında, 'aşının salgını bitireceğine dair söylemlere yönelik, Aşının pandeminin sonu olacağını sürekli duyuyorum. Elbette hayır. Aşının tüm yaş gruplarına yardımcı olup olmayacağını bile bilmiyoruz. Şu an bir gruba yardım edeceğine ancak başka gruba yardım etmeyeceğine dair sinyaller alıyoruz' diyor.

(Devam edecek)