Bir kaç gün önce yukarıdaki başlık altında yazdığımız bir yazıda 'Dünyaya bilimsel bir gözle bakmayan, bilimsel ve teknolojik alanda dünyada giderek hızlanmakta olan yarışın dışında kalan, ve insanlarını bilimsel bir eğitim sistemiyle bu gelişmeleri izleyip aşacak biçimde eğitmeyen bir ülkenin gelişme ve geleceğini kurtarma şansı yoktur' demiş...

Ve eklemiştik: 'Bu yarışta başarıyı getirecek en önemli faktör eğitimdir.'

Daha sonra Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün 'bilimsel bir eğitim sistemi'nin kurulması yönünde harcadığı çabalara değinmiş ve o yazıyı 'Ne yazık ki, günümüzde eğitim, ana okullarından üniversitelere kadar Cumhuriyet ilkelerinden adım adım uzaklaşıyor' sözleriyle noktalamıştık.

***

Eğitim Birliği Yasası (Tevhidi Tedrisat Kanunu), Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 3 Mart 1924 tarihinde, yani Hilafetin kaldırılmasına dair kanun ve 'Şeriye ve Evkaf Vekaleti'nin kaldırılması hakkında kanun'la aynı gün çıkarılmıştır...

'İnkılap Kanunları' olarak bilinen bir dizi kanundan biri olan bu yasanın amacı, Cumhuriyet'in ilkelerini hayata geçirmekle görevlendirilmiş olan 'Maarif Vekaleti (Millî Eğitim Bakanlığı) aracılığıyla 'Türkiye'de eğitim alanında reform yapabilmek ve millilik, laiklik, modernlik esaslarını uygulayabilmek'tir...

Kanunun ilgili maddesi, 'Dinî hizmetlerin ifasıyla görevli memurları yetiştirmek üzere ayrı mektepler kurulmasını' da öngörmüş, böylece daha sonraki yıllarda İmam-Hatip okulları açılmıştır.

***

Ancak mesleki eğitim amacıyla kurulan bu okullar zamanla kuruluş amacının dışına çıkartılarak laik eğitimin dini eğitime dönüştürülmesinin aracı olarak kullanılmaya başlanmıştır. 2015 yılında Kabataş Erkek Lisesi Müdür Yardımcılığına atanan bir öğretmen bu gerçeği şöyle dile getirmiştir:

'Artık bütün okullarımızın imam hatip lisesi gibi olma zamanı geldi. Bunu söyleyebiliyoruz di mi? Halbuki bir zamanlar imam hatip okulu diye bir şey yoktu. Bir tane açtılar, insanlar korkudan gidip kayıt yaptıramıyordu. Şimdi elhamdülillah dağı taşı dolduracağız. Bunu kim yapacak? Hükümetten de beklemeyin. İmam hatiplere sahip çıkmak yine bizim görevimiz. O binayı açmak bir şey ifade etmiyor. İmam hatip lisesi öğretmeniyim. İçerisinde okutulan kitaplar bence aynı kitaplar. Yanına bir Kuranı Kerim dersi konmuş. Onun içerisinden şuuru vermek, okul saatinde yetmiyor. Vakıflarla oluyor yine. Her imam hatibin kapısında bir Anadolu gençlik çalışması olacak. Okulda bakıyorum çocuklarımıza, Anadolu gençlik teşkilatımızı kurduk elhamdülillah. O teşkilattaki çocukların mescide devam oranı imam hatiplilerin mescide devam oranı arada 10 kat fark var.'

Bu konuşmanın yapılmasından bir kaç yıl sonra, aynı okulda 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları yapılırken yaşanan bir olayın videosu geçtiğimiz günlerde sosyal medyada yayıldı. Görüntülerde bir grup lise birinci sınıf öğrencisi ellerinde bıçaklarla bir yandan Atatürk'e küfrediyor diğer yandan onun posterini hançerliyorlardı.

***

Eğitim alanındaki dönüşüm yalnızca Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki eğitim kadrosunun siyasallaştırılması ve eğitim kurumlarının parsel parsel tarikatlar, vakıflar ve cemaatlere devredilmesiyle sınırlı kalmamıştır...

Bu eğitim kurumlarında yetişen genç beyinlerin kendi siyasal eğilimlerine göre şekillendirilmesi ve cumhuriyetin laik ve bilime dayalı eğitim politikalarının tersine çevrilmesi amacıyla bu faaliyetleri yürüten kişi ve kurumlar, özellikle üniversite çağındaki gençlerin kaldıkları yurtların 'beyin yıkama' merkezlerine dönüştürülmesine de büyük önem vermişlerdir. Bunu yaparken de faaliyetleri bir biçimde denetlenmesin diye 'kayıtdışı yurtlar' ya da 'cemaat evleri' oluşturmuşlardır.

***

Bir kaç gün önce geride toplumu sarsan bir mesaj bırakarak yaşamına son veren 19 yaşındaki tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara, bu yurtlarda kalan ve 'endoktrinasyon'a tabi tutulan öğrencilerden biriydi...

Yarın bu konuya devam edeceğiz.

(Devam edecek)