Önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi, üreticilerimiz ve ihracatçılarımız ihraç ürünlerinin çok sıkı denetlendiğini belirtiyorlar. Ancak, Avrupa Birliği'nin 2018 yılına ilişkin RASSF raporu bu görüşü doğrulamıyor...

Raporda, aflatoksin nedeniyle Türkiye'den gelen 40 ürünün 35'inin, antep fıstığında 24 üründen 22'sinin, incirde de 34 üründen 27'sinin sınırdan geri çevrildiğine, ayrıca pestisit yani böcek ilacı içeren madde bakımından da Türkiye'nin Bulgaristan ile birlikte ilk sırada yer aldığına dikkat çekiliyor...

Rapora göre, Türkiye, 2015'te 281, 2016'da 275, 2017 ve 2018'de ise 318'er ayrı tespitle zararlı ürün gönderen ülkeler sıralamasında ilk sırada yer alıyor.

***

Bu konu son olarak 'ıspanak zehirlenmeleri' nedeniyle bir kez daha gündeme geldi...

Bilindiği gibi, İstanbul, Tekirdağ, Edirne ve Kocaeli'nde 196 kişi ıspanak yedikten sonra zehirlendi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, zehirlenmelerin ıspanaktan değil, yabani otlardan kaynaklandığını tespit ettiklerini söyledi. Koca, önlem olarak da 'Vatandaşlarımız sebzeleri otlardan iyi ayıklayıp, iyi yıkasınlar' dedi.

Ancak, yabani otların durup durup da neden aniden kitlesel zehirlenmeye yol açtıkları sorusu cevapsız kaldı... CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, TBMM Genel Kurulunda söz alarak, bu konudaki kuşkuları dile getirdi . Gürer, konuşmasında kimyasal ilaç kalıntılarının 'görmezden gelindiğini' iddia etti.

***

Bu olayın nedeni yabani otlar mı yoksa ilaç kalıntıları mı tartışılıyor, ancak ortada tartışılmaz bir gerçek var: Tarımsal ilaç piyasasında sahte ilaçlar cirit atıyor, bu ilaçlarda etken madde dozları eksik ya da aşırı olabiliyor...

Sahte ilaçların piyasayı kaplamasının en büyük nedeni ise tarımsal ilaçların fiyatlarındaki artış... Bu artış karşısında üretici, daha ucuz olan kaçak ilaçlara yöneliyor... Son bir yılda tarım ilaçlarının yüzde 80-120 arasında zamlandığını söyleyen Şanlıurfa Ziraat Odası Başkanı Ahmet Eyyüpoğlu, olayı doğruluyor ve 'Bu pahalılık Urfa'daki sahte zirai ilaç oranını yüzde 50'ye kadar çıkardı' ifadesini kullanıyor.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Özden Güngör de Türkiye'ye her yıl en az 1.5 milyon Avro'luk kaçak ve sahte ilaç girdiğini söylüyor ve kaçak ilaçların en fazla İran, Irak ve Suriye'den geldiğine dikkat çekiyor...

Bu alanda oluşan karlı piyasa, içerideki 'kaçak ilaç üreticilerini' de harekete geçirmiş durumda...

Güngör, 'Yıllardır yasaklı ilaçların afişleri Urfa'daki bayilerde asılı. Gaziantep ve Mardin'de de çok. Ülke genelinde Tarım İl Müdürlüklerine kayıtlı olmayan pek çok bayi var. Sokak sokak kamyonlarla satılan faturasız, ucuz ilaçlar da var. Bursa'da geçen sene 200 milyon TL satış tutarında sahte gübre ve ilaç toplatıldı' dedikten sonra sözlerine şöyle devam ediyor:

'Bu olay sanayileşmiş durumda, etiketlerini bile kendileri yapıyorlar. Sahte olup olmadığı anlaşılmıyor. Orijinal ilaç şişelerini toplayıp, yıkayıp, etiket yapıştırıp, içine bir miktar orijinal ilaç koyup gerisine sahte olanı dolduruyorlar. Anormal şekide para kazanıyorlar. Tarım ilaçlarındaki zamlar da sahteciliğin artmasında etkili. Çiftçiler ilaçları mutlaka bayilerden almalı. Bakanlık sıkı denetim yapmalı.'

***

Kısacası, ülkemizde tarımın içine girdiği bunalım, çiftçiyi ucuz sahte ilaçlara, tüketiciyi ise ucuz hileli gıdalara yöneltiyor...

Tarım Bakanlığı, zaman zaman bu tür olayları kamuoyuna firma adlarıyla ilan ederek önlemeye çalışıyor. Ancak denetim mekanizmaları, bir afet gibi ortalığı saran bu sahtecilik akımı karşısında yetersiz kalıyor. Kısacası, 'polisiye' önlemler, ekonominin acımasız gerçeklerinden kaynaklanan bozuklukları önlemeye yetmiyor...

Hal böyle olunca biz de besleniyor muyuz yoksa zehirleniyor muyuz, bilemiyoruz.