Lymen Bryson'un sözüdür:

'Yetişkin eğitimi, normal iş yaşamındaki toplum kesimince yürütülen eğitim amaçlı tüm etkinlikleri kapsar' demektedir.

İÖ 700 yılında Kun- Am-Tsu:

'Bir yıl sonra ise düşündüğün tohum ek.

Ağaç dik on yıl sonraysa tasarladığın.

Yüz yıl sonraysa düşündüğün, halkı eğit o zaman.

Bir kez tohum ekersen bir kez ürün alırsın.

Bir kez ağaç dikersen on kez ürün alırsın.

Yüz kez olur bu ürün ulusu eğitirsen.

Birisine bir balık verirsen doyar bir defalık.

Balık tutmayı öğret doysun ömür boyunca' demektedir.

Yetişkin eğitimi koşullandırma ve propagandanın değildir. Eleştirel düşünmeyi de kapsar. Özellikle propaganda ve reklamların hatalı yönlendirmelerine karşı sorgulayıcı davranış özelliği kazandırır. Bu nedenle T.C. Hodcking şunları vurgular:

'Yetişkin eğitimi:

-Çocukları eğitiminden daha çok, aktif, demokratik ve kendi kendini yöneten gruplarla ilgilidir.

-Mesleksel olarak yararlı olacak becerilerden daha çok, toplumsal yaşama ilişkin kavramlar çerçevesindedir.

-Değişen dünyayı anlamak kadar, onun içinde bir şeyler yapmakla ilgilidir.'

Sağlık alanında yetişkin eğitimi giderek slogan düzeyine indirgenmektedir. Bir süreden sonra toplum söylenenlere duyarsızlaşmakta 'ha, şu konu' olarak algılamakta ve etkilenmez hale gelmektedir.

Yetişkin eğitiminde tolumun sorgulayıcılığı uyarılırsa sorumluluk bilinci yükselen birey, kendine özgü çözümler bulma becerisi de kazanmaktadır.

Mahatma Gandhi:

'Okuma yazma bilmeyişimiz, cahilliğimiz kadar üzücü ve utanç verici değildir. Bir eğitim düşününüz ki, sadece okumak yazmak öğretir, düşünce ve iyiyi kötüden ayırma yeteneğini geliştirmez. Böyle bir eğitimle, okur-yazar fakat cahil insanlar yetiştirilir.'

Derken bunu söylemek istiyordu.

Reklamcıların beceri ve tekniklerinden yararlanılması doğal bir zorunluluktur. Ancak değerden arınmış reklam giderek koşullandırmaya ağırlık verir ve kitleleri propaganda kölesi olmaya hazır duruma getirir. Bir sonraki yazımızda yetişkin eğitimini tartışmayı sürdüreceğiz.