Bir yanda ölümcül virüs, öte yanda hayat pahalılığı….
Çok acılar çektik,
Çok göz yaşı döktük,
Sonunda ilkinden kurtulduk derken, durumun hiç de düşündüğümüz gibi olmadığını gördük.
Bu can düşmanının öyle gevşeyip rahatlamaya, onca acılı günler yaşanmamışçasına koruyucu önlemlerden bir çırpıda sıyrılıp ''boş ver gitsin'' şımarıklığına tahammülü olmadığına aldırış etmedik.
En azından toplumun önemli bir kesimi o duyarlılığı göstermedi.
Maskeler bir anda fora edildi, alış-veriş merkezleri, eğlence mekanları ölümcül virüse adeta meydan okuyanlarla dolup taştı.
Tabii sahiller de…
Yaz modasının renklerini taşıyan şortları, mayolarıyla denizin ve güneşin tadını çıkarmaya çalışan insanlar sere serpe kumlara uzanıp bronzlaşmaya çalıştı…
Pandemi dönemi sona ermişçesine….
Virüslü günler kötü bir rüyaymışçasına…
Öyle olmadığı görüldü…
Tehlikenin yine kol gezdiği, açıklanan son rakamlarla gün yüzüne çıktı…
Kimi sağlık örgütü sözcüleri ise resmi makamlar tarafından açıklanan salgına ilişkin rakamların gerçeği yansıtmadığı, mevcut durumun endişe verici boyutlarda seyrettiğini iddia ediyor.
Koruyucu önlemlerin yetersiz oluşu, salgına yönelik kısıtlamaların erken kaldırılması, aşı konusundaki ihmaller ve ucuz kahramanlık özentisiyle yoğurulmuş sorumsuzluklar…
Hepsi bir araya gelince sütre gerisinde yatan ölümcül virüse de gün doğmuş oldu…
Umalım da alınmış ve alınacak önlemlerle, ''sorumsuzluk'' ile ''cahilliği'' birbirine karıştıran ''sahte kahramanların'' akıllarını başlarına almasıyla, sütre gerisinde pusuya yatmış katil virüs, istediği ortama yeniden kavuşma fırsatı bulmaz.
Bir başka canavar da hayat pahalılığı….
Onun da ölümcül virüsten pek farkı yok…
Alış-veriş merkezlerinde, çarşı-pazarda satışa sunulan malların etiketlerinde yer alan fiyatların ulaştıkları seviyeler dudak uçuklatan cinsten…
Üç dört parçadan oluşan alış-verişin faturası 300-400 lira seviyelerinde dolaşıyor…
Elbette ki et hariç.
Et, orta direğin harcama kaleminden çoktan çıkmış durumda….
Nostaljik bir ürün olma yolunda…
Cüzdanı kabarık bazı kesimler dışında pek alan da yok…
Onların sayısı da parmak hesabı…
Haydi eti anladık da patatese ne oluyor?
Fiyakasından, cakasından geçilmiyor.
Kilosu olmuş 15 lira…
Bazı semtlerde bu rakam 20 liraya kadar çıkıyor…
Eskiden ''kafası pek çalışmayanlara ''patates kafalı'' etiketi yapıştırılırdı.
Gelinen noktada onların da havasından geçilmiyor.