Turizmciler kan ağlıyor ama “oh olsun” korosunun keyfi (!) yerinde. Çeşme’de, Bodrum’da, Alaçatı’da, Kaş’ta yani Akdeniz ve Ege kıyılarında iğne atılsa yere düşmeyen turizm hareketliliğinin tadı mazide kaldı. Kanunlara göre kamuya açık ancak türedi zenginlerin siyasi bağlantılar kurarak özelleştirdiği, halka kapattığı plajlar bomboş. Asgarisi 200-300 liradan başlayan kiralık şezlongların altında limonatasını, soğuk suyunu içerek güneşleyenler, tatilin keyfini çıkaranlar yok.
Turistik tesislerdeki doluluk oranları çok düşük; dolayısıyla işletmeler sinek avlıyor. Öyle ki, bir zamanlar “paran yoksa gelme kardeşim” diyenler, örneğin Marmaris’te turist çekmek için çıplak erkeklere tesis önünde şov yaptıracak kadar gülünç durumlara düştüler. Sanırsın otel değil de bir sirk.
Hepsi feveran ediyor şimdi:
“Sezon bomboş geçiyor. Herkes Yunanistan’a gidiyor, biz sinek avlıyoruz”
Gidecek tabi güzel kardeşim. Aç gözlülüğünüzden bıktı halk. Bire üç-beş değil bin katarak fiyat belirlemenizden, küstahlığınızdan, fırsatçılığınızdan bunaldı. Yerli-yabancı fark etmez turisti yolunacak kaz gibi gören, daha çok kazıklamak için kıyıların en güzel koylarını betona gömen azgın iştahınızdan gına geldi herkese…
Sizin pis nefsinizi tatmin edememekten dolayı bizar oldu, helak oldu Türkiye.
Bir lahmacun 1000 liraya yenilir mi? Yarım litrelik su 250 liraya satılır mı?
Bir Bodrum esnafı yakınıyor: 
“Avrupalı bile bu fiyatlara yüksek diyor. Gemiden inenler termosunu yanına alıyor, su bile almıyor”.
Bir şişe suyu 250-300 liraya satan cin fikirlik karşısında “homo economicus”, suyu yanında getirir elbette.
Belçika’dan gelen bir vatandaş Türkiye’de kendilerinden 146 bin lira para istenilen tatili Yunanistan’da denize sıfır şekilde sadece 20 bin liraya yaptıklarını açıklıyorsa turizmciler de ülkeyi yönetenler de nedenini sorgulamalıdır.
Enflasyonist bir ortam olduğu malum… Sebebi de tek adam rejimi. Üreten değil, ülkeyi her anlamda betonlaştıran bir zihniyetin kullandığı arabanın uçuruma yuvarlanması kaçınılmazdı. Planlama sözcüğüne bu denli yabancı bir başka iktidar gelmedi Türkiye’ye… Değil bir yıl, bir ay sonrasının bile belirsizliklerle dolu olduğu, sırf seçim kazanmak uğruna kaynakların çarçur edildiği bir ülkede turizm sektörünün de bundan etkilenmemesi sözkonusu olamazdı. Sonuçta genel politikaları belirleyen iktidar. 
Ama sektörün içinde bulunduğu berbat durumun turizmcileri de ilgilendiren tarafları da hayli fazla. 
Bula bula geliştirdikleri yöntem zeka seviyeleriyle ilgili tartışma başlattı bile.
Çünkü, Ege Bölgesi'ndeki turizmciler fiyatları düşürmek, “turist neden Yunanistan’ı tercih ediyor” sorusunu sormak yerine Yunan adalarına kapıda vizenin kaldırılmasını talep etmeye karar veriyor. 
Vizeyle ilgili tasarruf hakkı Yunanistan’da olduğuna göre Yunanistan bakanlığına mı gidilecek? Yoksa seyahat özgürlüğünü engelleme pahasına adalara gidiş için onay mı alınacak?
Akıl tutulması dedikleri şey bu olsa gerek…