Benden siz tavsiye:

Yolda bir dostla, tanıdık bir yüzle karşılaşırsanız şayet, görmezden gelin, duraksamadan yolunuza devam edin.

Şimdi, ‘’Bu da ne yahu şimdi’’ diyenler olacaktır peşin peşin…

Haklılar da…

Bir merhabayı bile çok görmek, hangi kurala, hangi nezakete sığar…

Sığmaz elbet…

Biz de biliyoruz sığmayacağını…

Ama başka çare de yok…

Selamı pas geçtiğiniz dost, kızar, küser, ‘’vay be’’ diye söylenir ‘’dost bellediğinin’’ yaptığına…

Olsun, kendi başına gelince benzer bir olay anlar durumu…

Kırgınlığı, küskünlüğü unutur…

Şimdi gelelim, olayın aslına…

Karşılaştığınız dostla görmezden gelmek yerine, boynuna sarılıp da ‘’Ne var ne yok’’ deme gafletini gösterdiyseniz şayet, yandınız demektir…

Bir başladı mı ‘’Ne var ne yok’’ a susmak bilmez…

Hayat pahalılığından, maaşların yetersizliğinden, elektrik, doğalgaz faturalarından başladı mı sustur susturabilirsen…

Kaçırdığın dolmuşlar, otobüsler yüzünden eve hava karardığında varırsın bilesin.

Sen evin yolunu, ev halkı da senin yolunu gözlesin…

Şimdi anlatabildik mi tavrımızın nedenini?

Yok, hala anlatamadıysak, deneyin…

Yolda rastladığınız bir dosta, selam verin, ardından da ‘’Ne var ne yok’’ diye sorun…

Sorun da görün bakalım…

Kim haklı kim haksız…

Bak, bizdeki durum fıkralara bile konu olmuş:

‘’Bilim adamları çok zeki bir bilgisayar icat etmiş. S ırayla İngiliz, Alman ve Türk’e denemelerini söylemişler. İngiliz odaya girip çok zor sorular sormuş. Bilgisayar bütün soruları doğru cevaplamış.

Alman’ın soruları da bilgisayar tarafından anında yanıtlamış.

Sıra Türk’e gelmiş…

Sorunun sorulmasıyla birlikte bilgisayardan garip sesler, yükselmiş, ardından büyük bir gürültüyle patlamış.

İngiliz ve Alman şaşırmış. ‘’Ne sordun da patladı’’ diye durumu anlamaya çalışmış.

Türk, ‘’Hiç’’ demiş ‘’Ülkede ne var ne yok’’ diye sordum’’ sadece demiş...