Aralarında siyaset bilimciler, ekonomistler, gazeteciler, hukukçular ve emekli askerlerin olduğu 154 kişilik bir fişleme listesi var. Eskiden bu tür listeler, binbir güçlükle elde edilir, gazetecilerin eline öyle kolay kolay düşmezdi; açığa çıkmışsa skandal olurdu. Şimdi ise fişleme listeleri kürsülerden ilan ediliyor ve herkese parmak sallanıyor. 
Konu malum, öyle üzerinden atlanacak gibi değil. Çünkü, artık MHP’ye uzanan ilişki ağlarının alenileştiği Sinan Ateş cinayetinin tartışılmasının engellenmesi için çok planlı biçimde ortam terörize edilmeye başlandı. Tüm oklar MHP’yi işaret ettiğinden hırçınlığın seviyesi de artıyor.  
Bahçeli, MHP’yi eleştirenlerden oluşan 154 kişilik bir liste açıkladı ve “Günü geldiğinde bu dosya eyleme geçecektir” dedi. Meğerse, Sinan Ateş cinayetinde kendilerinin mağdur edildiği iddiasıyla hukuki yollara başvurmuşlar. Gerekçeleri, bahsedilen 154 kişinin, bazı MHP’lilerin cinayetin işlenmesindeki rollerini anlatması… Listede siyasi parti genel başkanlarından gazetecilere herkes var.  
Deli saçması olduğundan hukuki açıdan herhangi bir işlem yapılması imkansız… Bu gerçeği, MHP’lilerin bilmediklerini düşünemeyiz ancak amaç zaten hukuki sonuç almak değil, fişlemek, kışkırtılmaya, tahrik olmaya hazır tabanına hedef göstermek; bu yolla herkesi sindirmek, susturmak… 
Çünkü MHP’nin eleştirilemeyeceği iddiasındalar. Nitekim, mağdur sıfatıyla mahkemeye verdikleri dilekçede MHP için “Türk milletinin kadim hikâyesini temsil eden ve tarihsel tecrübenin bugünkü adresi ve kurumsal merkezidir." tanımlaması yapılıyor. Zannedersiniz ki MHP, 1969 yılında kurulan bir parti değil de efsanedeki Ergenekon’dan çıkışı sağlayan bir siyasal yapı. Anlaşıldığı üzere siyasal bir hiyerarşi oluşturup tepeye de kendilerini yerleştiriyorlar. MHP’yi eleştirmek Türk Milletini eleştirmek sayılıyor; böylece tarih ve partiler üstü olma iddiası ortaya atılıyor ve Türk milliyetçiliğinde “adres biziz” deniliyor. Oysa, MHP de diğer partiler gibi herhangi bir parti. 
Hal böyle olunca CHP Genel Başkanı Özgür Özel de listeye giriyor, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da… 
Kendisine dokunulmaz, her türlü sorgulamadan muaf bir zemin oluşturan MHP, bu yolla kriminal ilişkilerini gizlemenin derdinde. Bu boşuna bir çaba olur. Çünkü, MHP’nin tarihi, bu ülkenin karanlık tarihidir aynı zamanda. 
1970’li yıllarda Çorum’da, Kahramanmaraş’ta Alevilerin, sosyalistlerin evlerine kırmızı işaret koyan, “Allah için savaşa” yazılarını yazan, belli kentlerde toplu vahşet gerçekleştiren, komanda kampları kuran da MHP’dir, Kürtlere karşı geliştirilen nefret söylemlerinin mimarı da… 
TİP’li 7 öğrenciyi boğarak, Doğan Öz’ü, Abdi İpekçi’yi, Kemal Türkler gibi sayısız düşünce ve mücadele insanını öldürenler de MHP ve Ülkü Ocakları ile ilişkili kişilerdi. 
Son dönemlerde de birçok gazeteci, siyasetçi MHP’ye yönelik en küçük eleştiri sonrasında saldırıya uğradı. Öyle ki, artık vuracak, öldürülecek solcu kalmadığından olsa gerek birbirlerini kırmaya başladılar.
Sinan Ateş cinayeti, böyle bir cinayet…


Dolayısıyla MHP fişlemeleri şaşırtıcı ve yeni değil. Gelenek devam ediyor.