Geçtiğimiz yıllarda Rusya-Ukrayna Savaşı sebebiyle gaz fiyatlarında özellikle Avrupa'da inanılmaz bir artış gözlemlenmişti. Enerjiyi adeta bir silah olarak kullanan Putin, bu yıldırıcı politikalarında başarılı olmuş gözükmektedir.
Şimdi Avrupa'nın dört bir yanında yükselişe geçen aşırı sağ hükümetleri konuşuyoruz ve çoğunun Putin ile bağlantıları parti politikalarından bariz bir şekilde belli oluyor. Enerjinin bu şekilde silaha dönüşmesi ve özellikle Doğu Avrupalı ülkelerin sandıklarından birden bire böylesine "Rusçu" sonuçlar çıkması tesadüfi değildir.
Bu konuda Avrupa Birliği'nin kaderinin nereye varacağı ise büyük bir korkuya yol açmaktadır. Rusya gibi otoriter bir rejimle iş birliği içerisinde olan hükümetler Avrupa Birliği'nin değerleri için oldukça tehlikelidir.
Bu gaz politikaları doğrultusunda sağ hükümetler herzaman yaptıkları iğrenç politikayı bir kez daha yaptılar: ötekileştirme. Avusturya'da 29 Eylül 2024 tarihinde yapılan genel seçimlerde seçilen FPÖ, yaptığı ilk açıklamalarda göçmenleri, LGBT'li bireyleri ve çevrecileri hedef gösterdi.
Bu politika gerçekten çok dikkat çekici, çevrecileri "züppe" diye adlandıran parti başkanları aynı zamanda Rusya yanlısı bir politika benimseyeceklerini de parti planında az çok belli etmişti. Çevrecilerin böyle adlandırılmasının sebebi bariz bir şekilde çevreciliğin Avrupa Birliği'nin Rusya'dan kopmasına öncülük edecek ideoloji olmasıdır. Öte yandan bu hükümetlerin aldığı kararların Avrupa Birliği'ne nasıl bir etkide bulunacağı ise oldukça karamsar bir tablo çizmektedir.