Milli maç araları takımların kabusu olmaya devam ediyor.

Bir takım, tam maç ritmini yakaladım, diğeri şeytanın bacağını kırdım, bir başkası da kötü günleri geride bıraktım derken, milli maç arası, çoğunun feleğini şaşırtıyor. Gerçi bunlardan en az etkilenen takımlardan biri Ankaragücü ama son arada en ağır sorunu da o yaşadı,

Milli maç arası öncesi, Eyüp karşısında aldığı ilk yenilgiyle moralmen yıkılmış, apoletleri sökülmüş haldeki bir takımı, Ankaragücü taraftarları adeta diriltecek bir sevgiyle sarıp sarmalayarak, şampiyonluk yolundaki en büyük rakibi Ümraniye karşısına çıkarttı. Evinde ağırladığı ve o güne kadar çıktığı 11 maçta sadece 4 gol yemiş rakibine hem de 3 gollük bir galibiyetle, averaj dezavantajını da ortadan kaldırarak liderlik koltuğuna oturmuştu.

Derken milli maç arası devreye girdi. Önce Ümraniye maçının başaktörü Owusu olayı yaşandı. Ganalı futbolcu hemen hemen ülkemize gelen çoğu yabancı futbolcular gibi disiplin konusunda biraz zayıf. Kontrol edilmediği takdirde başa bela açacak kadar tehlikeli olabiliyorlar. Tıpkı son yaptığı olay gibi. O kadar ağır bir sakatlığın ardından maç konsantrasyonunu sağlayana kadar başta Mustafa Dalcı olmak üzere tüm teknik ve sağlık ekibin göbeği çatlamıştı. Tam Ümraniye maçında sergilediği performansla istenilen düzeye geldi diye sevinirken, sosyal medya denilen gayya kuyusuna düşenlerin başına gelen felaket sonrası PFDK tarafından 2 maçlık ceza aldı. Gel de yanma…

Ara sonrasında oynanacak ilk rakip Adanaspor; Ankaragücü'nün Erzurum, Bandırma, Manisa, Eyüp ve Ümraniye mücadelelerine göre nispeten daha rahat geçilmesi beklenen bir rakipti. Her ne kadar Sait Karafırtınaların göreve gelmesiyle belli bir toparlanma sürecine girdiyse de Bir Eyüp, bir Ümraniye kadar korkutucu değildi.

Tamam Owusu yoktu ama bugüne onun olmadığı uzun süreçte de Ankaragücü'nü başarıya taşıyanlar vardı. Sonra ben şu işi bir türlü anlayamıyorum. Bir takım sahaya 11 kişi çıktıysa, eksik yok demektir. Bir de filancanın yerine falanca oynatıldı diye maçın kaybıyla ilgili tüm suçun tercihi yapan teknik adama kesilmesine çıldırıyorum. Bir kere o futbolcularla 7/24 yaşayan kim Allah aşkına… Hiç bile isteye yaptığı tercihle kendi bindiği dalı kesen olur mu? Suç varsa o gün görev alan tüm futbolcularla onları sahaya süren teknik kadronundur.

Evet Ankaragücü futbolcuları belki de rakiplerini küçümsemiş, belki de Ümraniye maçının verdiği özgüvenle bir rehavete kapılmış olabilirler.

Bir de iyi günde sümenaltı edilen kabahatlerin, kötü günde ortaya çıkarılmasına bir anlamı olmaz. Herkes hata yapabilir. Hata insana mahsustur.

Eğer biz Başkent'te yaşayanlar ve futbola gönül verenler olarak bu kentin değerlerine sahip çıkmazsak, kendimizi kötü sona hazırlamamız gerekir. Tamam her şeye göz yummayalım ama yapıcı, yol gösterici eleştiriler yapalım.

Sonra biz ne yaptık diye dizlerimizi dövmeyelim…