EURO 2024’te futbolcularımız inanılmaz bir karakter ortaya koyuyorlar…

Eksildikçe sanki gücümüze güç katıyoruz…

Abdülkerim ceza alıyor, yerine oynattığımız Merih, eski günlerine dönüş sinyallerini veriyor… Sonra Samet cezalı duruma düşüyor, yine Merih sahneye çıkıyor, bu kez2 gol atıyor, savunma görevini de eksiksiz yapıyor ve maçın futbolcusu seçiliyor… Takımımızın dinamosu ve kaptanı Hakan, Çekya maçının hakemi Rumen Kovacs’ın gadrine uğrayarak en önemli maçımız olan Avusturya karşısında formasını giyemiyor. Görevini ilk 2 maçtaki performansıyla eleştirilen Orkun Körkçü üstleniyor… Ancak bu kez varını yoğunu ortaya koyuyor. Portekiz maçında sakatlığı nedeniyle kadroda yer alamayan Mert Günok sakat sakat oynadığı gruptan çıkmamızı sağlayan Çekya maçında görevini eksiksiz yerine getirirken, Avusturya maçının son saniyelerdeki inanılmaz kurtarışla (ki kardeş Azerbaycan TV spikerinin bu kurtarışı “ilahi müdahale” olarak değerlendirmesini de unutmayalım) çeyrek finale çıkışımızı kotardı… Mert Müldür, Gürcistan maçındaki iyi futbolunun karşılığını Montella tarafından kesik yiyerek görüyor ama İtalyan Hoca hatasından çabuk dönüyor. Yeniden onu ilk on bire koyarak hak ettiği yıldızlar arasında yerini almasını sağlıyor.

Ben asıl Montella’nın Arda ile ilgili anlaşılmaz durumundan nasıl çark ettiğinin bilinmezini yaşıyorum… 19 yaşında da olsa star karakterini her verilen görevde o kadar iyi şekilde ortaya koydu ki herkesi kendisine bir kez daha hayran bıraktırdı. Avusturya karşısında yüklendiği maestro şefliğini öylesine sade ve futbolun gereklerini uygulayarak yerine getirdi ki takıma katkı oranına tavan yaptırdı. Duran top organizasyonlardaki becerisi kadar geçiş oyunlarına sağladığı katkıyla hocası Montella’yı çok şaşırttı! Takım için oynaması (sanki daha önce sadece kendisi için oynuyordu) fiziki performansı da İtalyan hocayı hayretler içinde bırakmış. Arda Güler sadece bizim hocamızı değil Avusturyalıları da şaşkına çevirdi… Oyun içinde kendisine 3-4 kişiyle uygulanmaya çalışılan baskılardanöylesine zarif hareketlerle sıyrılma becerisini gösterdi ki ortaya çok komik enstantaneler çıkıyordu.

Avusturya mücadelesi de gösterdi ki biz turnuvada her maç üzerine koya koya ilerliyoruz… Neydi hazırlık dönemimizdeki halimiz öyle… Oyunumuz güçlendikçe özgüvenimiz artıyor. Bu da baskı ve stresi üzerimizden atmayı sağlıyor. Maçın gidişine göre hemen sistem değişikliğine girerek kaostan çıkmayı başarıyoruz.Onları şoka sokan ve dengelerini bozan 57. saniyede yedikleri gole hemen cevap vermek için etkin bir baskı kuran Avusturya karşısında Kaan Ayhan’ı geriye çekip savunmamızı beşleyerek baskıyı kırmayı başardık. Gerçekten Leipzig panterimiz Mert Günokile birliktesavunmamız göz yaşartıcı bir mücadele sergilediler. Onlarla bir kez daha gurur duyduk. Barış Alper Yılmaz’ı da unutmamak gerekir hele 90+3’teki pozisyonu da gole çevirebilseydi, yurtdışı piyasasındaki ederini biraz daha artırması işten bile değildi.

Kötü oynayan var mıydı araştırmasına girmek bile müthiş bir mücadele vererek ter akıtan bizim çocuklara gerçekten büyük haksızlık olur.

Portekiz hariç çıktığımız her karşılaşmamız, gerek ortaya koyduğumuz mücadele gerekse sergilenen futbol açsından turnuvanın en hareketli ve heyecanlı maçları arasında ilk sıralarda yer aldı… Avusturya’nın Hollanda’yı 3-2 yendiği maçın da hakkını yememek lazım…

Fransa ve Hollanda’nın yer aldığı ölüm grubu olarak adlandırılan D grubundan şov yaparak son 16’ya birinci olarak yükselme başarısını gösteren ve otoriteler tarafından turnuvanın gizli favorisi olarak gösterilen Avusturya’yı eğer kupa dışına itme başarısını gösterdiysek, sizce bu unvanı biz hak etmiş olmuyor muyuz?

Ayrıca turnuvanın ev sahibi unvanını hakkıyla ve resmi rakamlar doğrultusunda Almanya’nın elinden alan vatandaşlarımızın o muhteşem desteğini unutmak mümkün mü?

Yeni bir olay maçımız için 6 Temmuz Cumartesi akşamını Münih’te yeni bir seyirci desteğini kırmasını beklediğimiz vatandaşlarımız ve ülkemizde TV başında izleyecek milyonlarla birlikte iple çekiyoruz…