Gençlerbirliği, oyun olarak gelişimini sürdürüyor ve takım olma yolunda ilerliyor.

Elbette ki yeniden oluşturulan bir takımda, taşların yerine oturması, futbolcuların uyumu, hocanın sitemini oturtması için zaman gerekli… Maddi sıkıntılar içinde olan kulübün sorunlarının hemen çözüme kavuşması da kolay değil.

Yani kırmızı-siyahlı renklere gönül verenleri biraz sabırlı olmaları ve takımlarına art niyetli kişilerin dolduruşlarına kanmadan sahip çıkmaları gerekmektedir. Unutulmamalı ki bir takımda ancak birlik ve beraberlik sağlandıktan sonra başarı gelir.

Bakın Kocaeli deplasmanında taraftarların darp edilmesi olayında kulübün sessiz kalması son derece düşündürücü… Bence bu vahim olayda harekete geçilmemesi tamamen yönetimin tecrübesizliğinden kaynaklıdır. Başkan Sungur ve ekibinin, takım olma yolunun sadece borçların ödenmesi ve transfer yapılmasından ibaret olmadığını, taraftarların Bolu maçında yaptıkları son derece anlamlı ve düzeyli “Kocaeli’nin plakasına atıfla 41.dakikaya kadar sessiz kalma” protestosundan dolayı anlamışlardır umarım… Unutulmamalı ki taraftar bir kulübün can damarlarıdır. Onsuz olunmayacağı gibi onlara sahip çıkmak da yönetimin asli görevidir. Umarım ki Başkan ve yönetimi, Gençlerbirliği taraftarlarının onlara yakışan bu asil davranışlarından gereken dersi çıkarmışlardır.

Dönelim Bolu maçına…

Başkent ekibi tüm istatistiklerde Boluspor’a bariz üstünlük kurmasına, 4’ü isabetli 19 şut atmasına, rakip ceza alanında 30 kez topla buluşmasına ve en önemlisi de tam 7 net pozisyon bulmasına karşın galibiyeti getirecek skor üstünlüğüne bir türlü erişemedi. Maçın öne çıkan isimleri Buğra Çağıran, Metehan Mimaroğlu, Amilton ve Mikail Okyar oldu. Maçın en zayıf halkaları ise Kocaeli maçında sezonun ilk golünü atan Gökhan Altıparmak ve uzun süre maç eksikliği yüzünden ancak tek devrelik performansa ulaşan Etebo’ydu. Neyse ki yeni transferlerden Nalepa, Zan Zuzek, Mete Kaan Demir, uyum sorununu atlatma yolunda epey mesafe katettiler. Hocalarının ihtiyaç duyduğu anda onlardan çok rahat yararlanabilecek durumda olduklarını gösterdiler. Karatepe Hoca’nın kafasındaki savunma bloğu artık yerleşmiş gibi. Rakiplerine sadece 2 pozisyon verdiler. Yedikleri goldeki bir anlık hata dışında görevlerini eksiksiz yerine getirdiler.

Koca Çınar’ın en büyük sorunu şu durumda santrafor mevkisinde yaşanıyor. Genç Gökhan Altıparmak, inişli- çıkışlı grafiği ve tecrübesizliği ile bu eksiği kapatmakta şu anki görüntüsüyle yetersiz kalıyor. Bolu maçında bulduğu bir net pozisyonu harcaması, oyunda kaldığı 87 dakika boyunca topla sadece 13 kez buluşması ve rakip caza alanına ancak 2 kez girebilmesi bir santrafor için kötü bir performans. Yerine oyuna giren, tamamen bir teknik kadro zafiyeti yüzünden sözleşmesi 1 yıl otomatik olarak uzayan 38’lik Mustapha Yatabare’nin de çare olmayacağını bilmek için kâhin olmaya gerek yok.  Tek çare, 2 yıldır transferi için uğraşılan ve geçen sezon Bandırmaspor’da oynayan, görev yaptığı 31 maçta 13 gol ve 3 asistlik performans gösteren Moussa Djitte gözüküyor. Geçen sezondan kalan 2 maçlık cezasını Bolu maçıyla çeken Senegalli futbolcu, Hocası Recep Karatepe görev verdiği takdirde Iğdır deplasmanında görev yapabilecek.

Sonuçta 2 maçta sergilediği oyunun karşılığını alamayan Gençlerbirliği, takım olma yolunda ilerliyor. Ancak yeni transferler yüzünden daha hala zamana ihtiyacı var. Yani Koca Çınarın sevenlerine, biraz daha sabır göstermek düşüyor…