Ölümcül virüs can almaya devam ediyor…
Rakamlar korku ve kuşkuyu daha da artırıyor.
Salgından korunmaya yönelik ek önlemler yeni vakaların önüne geçilmesinde ne kadar yeterli olacak…
Salgının, hızla yayıldığı, ölüm olaylarının geometrik biçimde arttığı ülkeler, en azından aşı bulununcaya kadar pandeminin yayılma hızını azaltmak için yeni ve katı önlemlere başvuruyor.
Salgının etkili olduğu ülkelerde, bir-kaç haftalık sürelerle sokağa çıkma yasağı uygulanıyor.
Tv'lerde yayınlanan görüntüler her geçen gün artan ölüm olayları karşısında halkın nasıl bir çaresizlik içinde olduğunu gözler önüne seriyor.
Bizdeki durum mu?
Aymazlığı anlatacak kelime bulamıyor insan.
''Sorumsuzluk'' sözcüğü iltifat sayılır.
Sandal sefaları, yat partileri almış başını gidiyor.
Getirilen birtakım yasaklar da kar etmiyor.
Geriye, bir tek fıkradaki yol kalıyor.
Şimdi ''fıkranın sırası mı'' diyenler olacaktır varsın olsun…
Okuyunca siz de bana hak vereceksiniz.
''Yapmayın, etmeyin' ricaları işe yaramadı…
Uyardılar olmadı…
Ceza yazdılar umursanmadı…
Bir tek bu yol kalmıştı…
Onun gereğini yerine getirmek de bize düştü.
Nasreddin Hoca fıkrası misali göle maya çalmak gibi…
Tutmaz ama, ''ya tutarsa'' diye biz yine de anlatalım…
''Yolcuları İngiliz, Amerikan ve Türk'lerden oluşan bir gemi, şiddetli bir fırtınaya yakalanmış. Geminin batacağını anlayan kaptan yolculardan derhal gemiyi boşaltmalarını istemiş. Fakat kimse uyarıyı umursamamış. Bunun üzerine kaptan, sorunu çözmesi için ikinci kaptanı görevlendirmiş.
İkinci kaptan, duruma müdahale için gitmiş ve kısa bir süre sonra geri dönmüş. Kaptan merakla sormuş:
-Nedir durum?
-Hepsi atladılar efendim.
Kaptan çok şaşırmış:
-Nasıl olur, daha demin kıllarını bile kıpırdatmamışlardı. Ne dedin onlara?
-Çok kolay. İngilizlere 'Sizin gibi soylu insanlar batmak üzere olan bir gemide olmamalılar' dedim.
Amerikalılara deniz suyunun insan vücudu için çok faydalı olduğunu söyledim.
-Peki ya Türklere ne dedin?
-Onlara da 'Denize girmek yasak! ' dedim''.
Fıkra böyle…
Acaba pandemiden korunmaya yönelik uygulama tersine çevrilse…
Ev hapsi yerine sokak hapsi getirilse…
Tutar mı tutar…
Benden söylemesi…