Görülmediği için mi yoksa artık alıştığımızdan mıdır nedir geçen hafta çok önemli bir haber arada kaynadı gitti. Haberi okuduğumda boğazım düğüm düğüm, dilim lal oldu desem yeridir.

Konu şu:

Öğrenci değişim projesi Erasmus başta olmak üzere, Türkiye'den eğitim ve staj amaçlı yurt dışına giden öğrenci ve öğretmenlerin uluslararası projeleri yarıda terk edip, Almanya başta olmak üzere AB ülkelerine iltica ettiği ortaya çıkmış. Sözcü gazetesinden Sultan Uçar'ın haberine göre, Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı AB Dış İlişkiler Daire Başkanlığı ve Ulusal Ajans, 'Erasmus Programı ve Staj Programları' konulu resmi bir yazıyla, proje gruplarını terk eden öğrenci ve öğretmenlerle ilgili Milli Eğitim Bakanlığı'nı uyarmış. MEB Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürü, 81 il milli eğitim müdürüne ve bakanlık merkez teşkilatına resmi yazı göndermiş.

Bu yazıda, 'Erasmus kapsamında yer alan hareketlilik faaliyetleri ve staj programlarına yönelik son zamanlarda Genel Müdürlüğümüze şikayetler gelmektedir. İletilen şikayetlerde, program kapsamındaki hareketlilik ve staj planlamasının dışına çıkıldığı, gidilen ülkede kalmaya meyledildiği ifade ediliyor' denilerek, bu meyilde olanların programdan yararlandırılmaması istenmiş.

İnsanı derin derin düşündürecek cinsten bir haber… Ama en çok da ülkeyi yönetenlerin, şapkalarını önlerine koyup 'Biz ne yaptık ki, yarınları birlikte kuracağımız gençlerimiz kaçmak için can atıyor' demesi gerekiyor. Seçmenlerin de, hepimizin yaşam koşullarını doğrudan belirleyen yönetimleri seçerken gençliğin neden doğdukları ülkeden soğuduğunu gözetmesinin zamanı çoktan geldi de geçiyor.

Özellikle 2013 yılında Gezi olayları ile patlak veren bir gerçeklik bu... İyi eğitim almış, kültürlü nüfus ülkede adeta hedef haline getirildi. Bir veya birkaç yabancı dil bilen üniversiteliler çalışacak iş bulamıyor. Resmi istatistiklere göre 4 her üniversiteliden biri işsiz. KPSS sınavlarını başarıyla geçen, sözlü mülakatta eğer ki AKP'nin parti teşkilatlarından bir referans bulamamışsa 100 puan alsa bile eleniyor. Liyakatin yerini parti sadakati aldı. Cehalet, hiçbir dönemde kendini bu kadar cesur konumda bulmadı. Yasama, yürütme ve yargıdaki çöküş, dinselleştirilen devlet ve toplum yaşamı ülkedeki herkesin ruhunu kararttı.

Türkiye, boğuldu, nefessiz bırakıldı adeta.

İşte bu yüzden ülkenin doktoru kaçıyor, öğretmeni, mühendisi, avukatı gidiyor. Gençliği, kendisine bir gelecek bulamadığı ülkeyi terk etmek için akla hayale gelmedik yöntemlere başvuruyor.

Geçen yıl, gri pasaportlu kaçışlar gündeme gelmişti. Örneğin, Malatya'da AKP'li Yeşilyurt Belediyesi'nin 'Çevreye Duyarlı Bireyler Yetiştirmek Projesi' için Almanya'ya gönderdiği 45 kişiden 43'ü geri dönmedi. Bir başka örnek, halk oyunları yarışmasına katılmak için Macaristan'a gidip de dönmeyen folklor ekibiydi. Kaçış planları çeşitleniyor.

Son moda kaçış planı şimdi Erasmus programı…