CHP Sözcüsü Faik Öztrak, hafta sonu düzenlediği basın toplantısında hedef tahtasına Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ı oturttu.

Şöyle diyor Öztrak:

'Damat bir yandan gidiyor yabancı haber ajanslarına 'Türkiye'nin güçlü mali tabloları güven veriyor' diye dil döküyor; öbür yandan kendine bağlı 'Borçlanma Genel Müdürlüğü' kuruyor. 'Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu' demezler mi adama?'

Haksız da sayılmaz hani.

Ekonominin durumu malum

Zam üstüne zam…

Dar ve sabit gelirliler perişan.

İşsizlik artmış, borç batağına düşen düşene…

Hal böyle olunca da, haklı olarak soruyor CHP sözcüsü:

'Mali dengeler bu kadar güçlüyse, Borçlanma Genel Müdürlüğü'ne neden ihtiyaç duydunuz?

Sorunun yanıtı da yine Öztrak'tan geliyor:

'Ben söyleyeyim, devri iktidarlarında ülkenin dış borcu 3,5 kat artmış 453 milyar dolar olmuş. Devletin iç borcu 4,5 kat artmış 700 milyar Lirayı aşmış. Bu da yetmemiş ellerinde artık satıp savacak mal da kalmamış. Son 16,5 yılda 63 milyar dolarlık, cumhuriyet döneminden ve ondan sonraki hükümetlerden kendilerine intikal eden fabrikaları, tesisleri, arsaları, arazileri satmışlar. Türkiye'nin geçmişini yemişler, geleceğine de ipotek koymuşlar.''

Durum bana bilindik bir fıkrayı anımsattı.

Bir bakanımız İsviçre'de kokteyle katılır.

İsviçreli mevkidaşı bir başka bakanı tanıtır bizim bakana:
-Takdim edeyim, İsviçre deniz bakanı...
Bizimki şaşırır:

''Nasıl olur?'' der ve devam eder:

-İsviçre'de deniz mi var ki, bakanı olsun?
İsviçreli bakan taşı gediğine oturtur:

-Sizde de adalet bakanı var...

Bizim ekonomik durum da fıkradaki gibi…

Bakan var ama ekonomiden eser yok.