Cumhuriyetimizin 100. yılında kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, yine o muazzam birleştirici gücüyle, Türk futbolunun üzerinde son bir aydır yaşanan olumsuzluklar nedeniyle yoğunlaşan karabulutları dağıttı.
Zorlu bir dönem yaşıyordu futbolumuz… Bir kulüp başkanının maç sonrası hakemin kararlarını beğenmemesi yüzünden ülkenin elit hakemini yumruklamasının ardından başka bir kulüp başkanı, yeşil alana girip takımını sahada çekme gücünü kendinde buldu. Artık olayların failleri, level atlayarak holiganlık kimliğinden sıyrılıp kulüp başkanlığı düzeyine yükselmişlerdi. Nereden ve kimlerden darbe yiyebileceği de artık bir bilinmeze doğru yol alıyordu.
Bu kaos ortamında liglerimiz, şampiyonluk- küme düşmeme mücadelelerinin kızıştığı dönemlere ulaşmadan Türk futbolunun geleceği konusunda hiç de umut vaat etmiyordu.
Türk futbolunu yönetenler, kulüp başkanlar başta olmak üzere tüm paydaşların bu psikolojik travmadan kurtulabilmeleri, kendilerine gelmeleri için en çok sevdikleri ve asla vazgeçemeyecekleri bir değerinin zarar görebilme korkusu duymaları gerekliydi.
Dünyada artık geçerli bir yöntem olan, ülke futbolunun tanıtımı ve kulüplerinin maddi yönden güçlenmesi için en değerli organizasyonlarını ülke dışına pazarlanması akımına kapılan TFF, Süper Kupamızın düzenlenmesini Suudi Arabistan’a belli bir ücret karşılığında verdi. Bu yapılırken de Türk Cumhuriyetinin 100.yılının kutlandığının da altı çizildi. Elbette ki konu cumhuriyet olunca, kurucusunun anılması ve şükranlarımızın sunulmaması kaçınılmazdı.
Ancak ülkemizi ziyaret ederken yöneticilerinin, Anıtkabir’i ziyaret etmeyen ender ülkelerden biri olan Suudların bu tutumu maalesef göz ardı edilmişti. TFF yöneticileri her ne kadar Suudların, İstiklal marşımızın çalınması ve stada Türk bayraklarının alınması konusunda sorun çıkarmayacaklarını açıklamasına karşın, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın Atatürk armalı tişörtler ve “Yurtta sulh, cihanda sulh” “Ne mutlu Türküm diyene” pankartlarıyla sahaya çıkmalarına karşı çıkmaları kriz yarattı. Hem Fenerbahçe Başkanı Ali Koç hem de Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’in “Atatürk bizim kırmızı çizgimiz” diye direterek maçın iptalini sağladı.
Atatürk’ün mesajında verdiği “Barış” sözcüğünün siyasi anlam yükleyen Suudların bu tavrı, ülkemizde büyük bir infial yaratırken, “Atatürk yoksa biz de yokuz” diyerek maçı oynamayacaklarını açıklayan Fenerbahçe ve Galatasaray’a sosyal medyadan inanılmaz bir destek verildi. İstanbul’un her iki havalimanında takımlar kulüp ayrımı yapılmadan tüm futbolseverler tarafından tezahüratlarla karşılandı.
İki ezeli rakip kulübümüzün bu onurlu davranışları kadar bizi asıl sevindiren tüm süper lig takımlarımızın onlara sahip çıkarak, kupa için statlarını açmaları ve içten kutlamalarıydı. 3.büyük kulübümüz Beşiktaş’ın “Kupa finaline Atatürk sevdalılarını Türk bayraklarıyla Dolmabahçe’ye bekleriz”, İmalat-ı Harbiye ruhunu yansıtan Ankaragücü’nün “Kupa finalinin Başkent Ankara’da oynanması için TFF ve kulüplerimiz davetlimizdir”, Samsunspor’un ”Işıkları açtık, bayrakları astık, Samsun’a bekliyoruz”, Sivasspor’un “Kupa finali Cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı Sivas’a yakışır”, Antalyaspor’un “Atatürk’ün en güzel yer dediği Antalya’ya davet ediyoruz” şeklindeki paylaşımları ile Trabzonspor, Kayserispor, Hatayspor, Adana Demirspor ve Başakşehir de kutlama mesajları yayınlamaları dileriz Türk futbolu için bir milat olur.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın, Suudi Arabistan Büyükelçiliğinin bulunduğu sokağı, Türk Bayrakları ve Atatürk donatarak tepki koyması gerçekten Cumhuriyetimizin Başkentine çok yakıştı.
İşte bunun için diyoruz ki, “Türkiyemiz için en büyük birleştirici güç, Atatürk’tür” …