AKP Hükümetiyle birlikte memlekette ha bire yeni yeni yönetim anlayışları da artıyor… Başa çıkılamayan, başarısız olunan, yetersiz kalınan her noktada bir şeylerin üstü örtülmeye çalışılıyor…

Hele ki ekonomide bunlar artık sıradan, alıştırıldığımız işler…

Mesela devletin resmi verilerinin toplandığı TÜİK'in her ay açıkladığı enflasyon rakamlarının gerçekle ilgisi olmadığı gibi… Vatandaş geçinemiyorum diye bağırırken, TÜİK gayet soft, sevimli enflasyon rakamları ile her ay karşımızda… 6 milyonu aşan işsiz ortadayken, ekonomide 'süperiz' diyen Hazine ve Maliye Bakanı… Sözde yerliyiz, milliyiz ama her tarafımızdan ithalatçı olma hallerimiz! Dolar yaşamımızın her tarafını ayrık otu gibi sarmışken, maaşı dolarla almadığımız için doların yükselişi ile ilgimizin olamayacağı açıklamaları… Alışık olduklarımızdan sadece bir kaçı bunlar…

Şimdilerde üstü örtülmeye çalışılan, kafa karışıklığı yaratılmak istenen konu memlekette dur durak bilmeyen kadın cinayetleri…

Bir bakan… Bir kadın Bakan…Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk… Kadına, aileye, çocuğa amasız, fakatsız en çok sahip çıkması gerekirken ve de beklenirken… Sayın Bakan, kadın cinayetleri konusunda kadın dernekleri ile karşı karşıya gelmeyi tercih etmekte… Bakan Selçuk için aslolan; kadına yönelik şiddette kadın dernekleri verileri değil, İçişleri Bakanlığı verileri… Bakan Selçuk'un atladığı gerçek ise 2009 yılında Adalet Bakanlığı'nın, 2002'den 2009'a kadar kadın cinayetlerinde yüzde 1400'lük bir artış olduğu açıklaması üzerine toplumun cinayetlerin artışına tepki vermesi ile bakanlığın bir daha veri paylaşımı yapmaması… Bu konu Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği'nin takibinde… Dolayısıyla İçişleri Bakanlığı verilerinin sağlıklı olup olmadığı konusunu bir kez daha düşünmek gerek…

Bakan Selçuk'u kadın dernekleri ile karşı karşıya getiren diğer talihsiz sözleri ise şöyle:

'Her kadın cinayeti bizim kadına yönelik şiddetteki kadın cinayeti değildir. Her intihar kadın cinayeti değildir. Her şüpheli ölüm de kadın cinayeti değildir.' Yani yine klasik bir AKP bakış açısı…

Kadınlar ölüyor ya da öldürülüyor… Her ne istatistik varsa, kimden gelirse gelsin bunların peşine düşmek ve de kadın cinayetlerinin neden arttığına bakmak gerek Sayın Selçuk… Üstüne gitmek kamuoyu oluşturmak için ne gerekiyorsa yapmak gerek… Buradan bakmak gerek konuya… Artık daha fazlası olmadan durdurmak gerek kadın cinayetlerini… Gerçek verileri saklayınca kadın cinayetlerinin üstü örtülmüyor ve cinayetler veri açıklamayınca durmuyor… Eğer öyle olsaydı 2016 ile 2018 arasında yani üç yılda 932 kadın cinayeti işlenmezdi Sayın Bakan…

İster çocuğunun gözleri önünde öldürülsün, ister sevgilisi tarafından katledilsin, ister kayınpederi tarafından boğulsun, isterse intihar olsun… Her bir kadın cinayeti için en detaylısından soruşturma, araştırma yapılsın… İstanbul Sözleşmesi dikkate alınsın! Bu işin politik bakışı olmaz Sayın Bakan! Her ne kaygı ile yapılıyorsa yapılsın üstü örtülmeye çalışılan veriler bir şekilde ortaya çıkacaktır… Hangi hükümet zamanında, ne kadar çok, ya da az kadın cinayeti işlendiği değil mevzu… Derdimiz kadın cinayetleri dursun, durdurulsun!

Çok daha geç olmadan, karşı karşıya gelmek yerine kadın derneklerini de yanınıza alarak, çok daha fazla kamuoyu oluşturmaktır işin samimiyeti… Ve de cinayetlerin durması için bir çözümdür toplumsal bilinç… Toplumsal kamuoyu oluşturmanın en iyi örneği Şule Çet cinayetinin çözülmesidir Sayın Bakan! Daha fazla söze ne gerek…