Ne acıdır ki Ankaragücü için beklenen son gerçekleşti…
Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’tan sonra süper ligde en fazla mücadele eden takım olan Başkent ekibi, 66 yıllık lig tarihimizin 54 sezonunda şerefle yer aldı.
Süper ligde en fazla bulunan 4.kulüp olan Başkent ekibi şanlı tarihinde bir kara sayfa ekleyerek 6.kez küme düştü... Aslında bu sayının 7 olması gerekiyordu ancak 2019-2020 sezonunu son sırada bitirmesine rağmen TFF’nin pandemi nedeniyle küme düşmeyi kaldırmasıyla Ankaragücü, süper ligde oynama şansını elde etmişti.
Kim ne derse desin, bu olayda baş sorumlu; geliyorum diye bangır bangır bağıran tehlikeye karşı kulaklarını tıkayan, daldıkları Avrupa hayalinden bir türlü uyanamayan yönetim ve teknik ekiptir…
Kendilerine büyük bir getiri sağlayacak diye umdukları bu tatlı rüyadan; defalarca kulübü bekleyen büyük tehlikeyi anımsatmamıza rağmen ancak üst üste alınan Konya, G.Saray ve Kayseri yenilgilerinden sonra “çantada keklik” olarak gördükleri İstanbulspor maçını berabere bitirebilmelerinden sonra ayılabildiler… Daha doğrusu düşme hattının içine doğru sürüklendiklerinin farkına vardılar. Hani tıpta “erken tanı hayat kurtarır, geç kalındığında ise sonuç felaket olur kuralı” maalesef bir kez daha işledi.
İşte bu durum, Faruk Koca’nın tüm hakem camiasını karşılarına aldıran “yumruk” faciasının etkisinden de fazla küme düşmede belirleyici oldu.
Bir de yaşanan ara transfer faciası da beklenen sonu hızlandıran faktörler arasında yer aldı. Emre Belözoğlu’nun kendi transferlerine yer verme sevdası yüzünden, takımdan adeta uzaklaştırılan ve hayati Trabzon maçı öncesi kadro dışı bırakılan Garry Rodriguez olayı da formayı hak edene verilmediğini ayyuka çıkarması da işin tuzu biberi oldu.
Kimse düşmeyi Trabzonspor maçına bağlamaya kalkmasın… Evet kümede kalmak için son umuttu ve yenmekten başka da yolu yoktu. Ama bir de Ankaragücü’nün de durumunu irdelemek lazım.
Başkent ekibi tam 6 aydır deplasmanda galibiyet yüzü görememişti… Son dış saha galibiyetini 25 Kasım'da Gaziantep karşısında 1-0'lık sonuçla alan sarı-lacivertliler, daha sonra Süper Lig'de oynadığı 11 deplasman maçında 6 yenilgi, 5 beraberlik yaşadı.
İşin bir başka yanı da Ankaragücü, Trabzonspor'u süper ligde 14, deplasmanda ise 17 yıldır mağlup edemedi. Hayati önem taşıyan maç öncesi, rakibi karşısındaki son lig galibiyetini 1 Mayıs 2010'da Ankara'da 1-0'lık skorla alan Başkent ekibi, bu tarihten sonra oynanan 13 lig maçının 9'unu bordo-mavililer kazanırken 4 maç da berabere sonuçlandı.
Trabzon'daki son galibiyetini ise 18 Mart 2007'de deplasmanda 1-0 ile elde eden sarı-lacivertliler, daha sonra 17 yılda oynanan 9 deplasman maçında 6 yenilgi, 3 beraberlik yaşadı.
Böyle çarpıcı veriler karşısında Ankaragücü’nün sizce kazanabilme olasılığı ancak mucizelere bağlı kalmamış olabilir miydi? Üstelik maç kadrosuna bakıldığında Onuachu’nun olmaması, Edin Visca’nın yedek olması da Avcı’nın tatlı bir sürprizi olarak da değerlendirilebilir. Takımın en etkili ismi Enis Bardhi’nin daha maçın başında sakatlanması da işlerin iyiye gitmesi için bir başka işaret olarak algılandı.Ta ki Visca’nın oyuna girdikten 2 dakika sonra elini kolunu sallaya sallaya beraberliği getirene kadar. Savunmanın çıldırtan bu rahatlığı enseyi karartmaya yetti de arttı bile…78’de Ali Sowe’in skoru 2-1’ getirmesi “acaba” dedirtti ama görünen köy kılavuz istemez örneği Enis Destan’ın 87, 90 ve 90+7’de yaptığı hat-trickle hayalleri yıkmasıyla iki takımın kadro kalitesi farkını bir kez daha gösterdi ve 114 yıllık koca çınara yaşamının en büyük acılardan birini yaşatmasına neden oldu.
Şimdi çok büyük hayallerle ve hedeflerle geldiğini belirterek “Bu acıyı bu camiaya yaşatanlardan birisi olarak hayatımın sonuna kadar bu vicdanla yaşayacağım. Kendimi hiçbir zaman affetmeyeceğim” diye konuşan Emre Belözoğlu’nu camianın affedip etmeyeceğini bilemem… Bu onların karar vereceği bir şey. Ancak yönetimin ne yapıp edip takımı düştüğü kurtarmak, boyunlarının borcudur. Böyle özür dileyip gitmekle kurtulmaları oldukça zor…
Bir de küme düşen takımların hepsinin, Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin istifa etmesini isteyen ve bu geçekleşmeyince de seçimli genel kurul yapılması için imza toplayanlardan olması da futbol kamuoyunca yüksek sesle dillendirilmesi de oldukça dikkat çekiyor…