Muhammed Ali YAHŞİ
Ankara Çayyolu’nda bir eğlence mekanında üç kişi istekte bulundukları şarkıyı bilmediği gerekçesiyle müzisyen Onur Şener'i öldürmüştü. 5 Temmuz’da görülen mahkemenin sonucunda tutuklu yargılanan İlker Karakaş ve Ali Gündüz 'kasten öldürme' suçundan 25'er yıl hapis cezasına çarptırılmış, biri tutuklu olmak üzere diğer 3 kişi ise delil yetersizliğinden beraat etmişti. Müzisyenlerin güvenliği üzerine konuştuğumuz birçok sanatçıdan birisi de Hüda Toprak oldu.
Müzik hayatınız nasıl başladı?
Müziğe ilkokulda müzik derslerinde flüt çalarak başladım. Camdan Pabuçlar adıyla yayınlanan dizideki bir karakterin gitar çalması beni çok etkiledi ve 11 yaşına geldiğimde gitar çalmayı öğrenmek için müzik kursuna yazıldım. Ancak kursta eğitimden ziyade kar gütme amacının olduğunu gördüm çünkü daha çok kazanmak için eğitimin süresini uzatıyorlardı. Ben de bu iş böyle olmaz diyerek kursu bırakıp gitar eğitimi üzerine kitaplar aldım. O kitaplarla gitar çalmayı öğrendim. İlk çaldığım şarkı da o dizide çalınan şarkıydı. Ardından kendimi müzik üzerine geliştirdim ve lise yıllarında okulun Rock müzik gruplarından birisine gitarist olarak katıldım. O yıllarda Gece Yolcuları, ‘Ölüm De Var’ adında bir şarkı çıkarmıştı, o şarkıyı grubumuzun kadın solist okumak istedi ancak sesi uygun olmadığı için bana okuttular. Şarkıyı güzel okuyunca grubun solisti oldum ve yarışmalarda Anıttepe Lisesi’ni temsil etme şansı buldum. Önce Çankaya birincisi ardından il genelinde yapılan yarışmada Ankara birincisi olduk. Gelen birinciliğin sonrasında gruba sponsor bulundu ve ünlü grupların alt grubu olarak konserler verdik. O Ses Türkiye macerası da annem ve arkadaşımın ısrarıyla oldu. Şansımı denemek için gittim. Orada da çoğu yerde olduğu gibi adaletsizlikler oldu. Çeyrek finalde elendim ve Ankara’ya döndüm. Halen aktif müzik yapıyorum.
Sahne sanatçısı olarak yaşadığınız zorluklar nelerdir?
Her mekân farklı tarzlarda müzik yaptığı için gelen insan da farklı çeşitte oluyor. Kendi tarzında müzik yapmak istersen kendi kitleni oluşturman gerekiyor. Kendi kitlen oluşsa bile bu sefer de kitlene göre müzik yapacak mekan bulamıyorsun. Müziği iş olarak yapınca dinleyiciler aynı şarkıları isteyebiliyor müzisyen aynı şarkıyı çok okuduğunda şarkının duygusu kalmıyor ve sanatçının kendisini geliştirmesine engel olabiliyor.
Müzisyen Onur Şener’in öldürülmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Şunu bastırarak söylemek istiyorum ki canlı müzik, dolu bir mekana, mekan sahibinin, jest olsun, renk katsın diye ekstradan eklediği bir unsurdur. Ancak bazı mekanlar müşteri çekmek için canlı müzik yapıyor ve gelen müşteriler konusunda seçici davranmıyor, durum böyle olunca cahil insanlar da mekanlarda yer alıyor. Onur Şener’in de Kurtlar Vadisi vb. tarzlardaki dizi ve filmleri izleyip o kurmaca hayatı gerçek hayata taşıyan cahillerin kurbanı olduğunu düşünüyorum. Bu üzücü olaydan sonra elbette önlemler alınabilirdi ama sanatçının güvenliği ikinci planda kalıyor.
Haftada kaç gün sahne alıyorsunuz?
Şu sıralar Haftanın altı günü sahne alıyorum. Daha önceleri haftanın yedi günü sahnlerde şarkı söylüyordum. Gündüz farklı bir işte çalışıp akşam sahneye gidiyordum ancak bir süre sonra uyku problemi yaşamaya başladığım için gündüz yaptığım işi bırakarak sahnelerden bir günü eksilttim.
Bu yoğun tempoya nasıl ayak uyduruyorsunuz?
Eskiden haftanın her günü 12-13 saat müzik yapıyordum o yüzden temelim sağlam diyebilirim. Şimdi sahne süresi 4 saat olduğu için o yoğun döneme göre bu tempo bile normal geliyor bana. Haftanın altı günü sahne alıyorum ama herkes bu tempoyu kaldıramıyor, sanatçının sesi gidiyor bir süreden sonra. Benim temelim sağlam ve işimi de gayretli yaptığım için butempoya ayak uydurabiliyorum.
Mesleğiniz aile hayatınızı nasıl etkiliyor ?
Elbette etkiliyor, sahneler en erken akşam 8’de başladığı için eve gitmem geç saatleri bulabiliyor. İşimi bitirip evime döndüğümdeyse doğal olarak ailem çoktan uyumuş oluyor. Biz, sahne sanatçıları da geç yatan insanlarız. Bundan dolayı uyanmam öğleden sonrasını buluyor. Akşama doğru da tekrar sahneye dönmem gerekiyor. Bu yüzden yoğun çalışma temposunda ailemle vakit geçirmekte zorlanıyorum.
Ekonomik açıdan müzisyenliği nasıl değerlendiriyorsunuz?
Günümüz koşullarına baktığımızda, sahne sanatçılarına verilen ücretlerin yeterli gelmediğini çok net görebiliriz. Eskiden müzisyenlerin iyi kazancı vardı, ancak günümüzde her gün gelen yeni zamlar, artan enflasyon ve yükselen kur artışları da eklenince maalesef olması gerekenden düşük ücretlerle çalışıyoruz. Sanatçılar, memur zamları gibi yüksek bir zam alamadığı için piyasadaki ücretlerin çok altında fiyatlara sahne alıyor.
Genç müzisyenlere ve müzisyen olmak isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Bunca yıllık sahne sanatçısı olarak söylemek istediğim tek şey: Kesinlikle müziği tek geçim kaynağı olarak görüp hayatlarını müziğe bağlamasınlar. İş olarak görmesinler. Ama kesinlikle müzikle uğraşsınlar, çünkü müzik her daim insanın hayatında var olmalı. Gençler de müziğin arkasında durmalı ve asla müzikten vazgeçmemeli.
Özellikle söylemekten keyif aldığınız ve asla söylemem dediğiniz şarkı/şarkı türleri var mı?
Ben Ankaralıyım, ama Ankaralı deyince insanların aklına hemen oyun havaları geliyor. Oyun havasını çalmayı da söylemeyi de sevmiyorum. Söylerken keyif aldığım sanatçılar ve tarzlar da var elbette. Mesela, Cem Adrian, Teoman ve Kıraç’tan şarkılar okumaktan büyük keyif alıyorum. Eskilerden de Cem Karaca, Barış Manço, Erkin Koray ve Moğollardan şarkılar söylemek hoşuma gidiyor. Bu sanatçıların şarkılarını söylerken dinleyiciye ruhumu daha iyi yansıttığımı düşünüyorum.