Bırakalım, Mustafa Dalcı’nın ilk yarıdaki savunma anlayışını… En önemli iki gol silahı Cephas ve Owusu’yu yanında oturtmasını, onları hatırlayınca da skorun 2 dakika içinde bu oyuncuların katkılarıyla Başkent ekibinin lehine dönmesi… Asıl bundan sonra bir hakemin nasıl ev sahibi için devreye girdiğinden söz edelim… Daha açıkçası Ankaragücü’nün geleceğine nasıl ipotek konulduğunu aktaralım.

Ey MHK bu nasıl bir adalet!

Türk futbolunun 115 yıllık koca çınarının kaderini belirleyecek 6 puan niteliğindeki böylesine önemli bir müsabakaya deneyimli bir hakemin atanması gerekmez mi?

Siz, nasıl meslek yaşamında en fazla Sakarya maçını yöneten birini, böylesine hayati önem taşıyan müsabakada görevlendirirsiniz hem de onun yönetiminde bu takım bir tek yenilgi yüzü bile görmezken!

Hadi bunu da es geçelim ve gelelim uzatmalarla beraber 105 dakikalık maçın kırılma noktalarına…  

21’de gelen ilk golün başlangıcında, topun net olarak saha dışından içeriye taşınmasından dolayı VAR’ın devreye girmesi gerekmez miydi? Oysa 59’da Bajic’in, 61’de Owusu’nun gollerinde bir kusur bulunması için VAR tarafından uzun uzun dakikalarca incelenmedi mi?

79’da hakem Alpaslan Şen, mal bulmuş mağrip gibi Schulz’un Kabov’a ceza alanı dışında yaptığı faulu ceza alanına taşıyarak penaltı verdi mi? Neyse ki bozuk saat bile günde 2 kez doğru gösterir misali, VAR bu kez hatayı düzeltti.

84’te Burak Çoban’nın ekrandan bile çok net gözükmesine rağmen dışardan çevirdiği topa Ozegovic’in vuruşuyla gelen gol nizami sayıldı mı?

Göz göre göre Ankaragücü’nün 2 puanı buhar olup uçtu. Eğer galip gelseydi iki takım da 33’er puanla ateş hattının üstünde yer alacaklardı hatta hem genel hem de 2’li averajla Başkent ekibi, rakibinin üzerinde yer alacaktı.

Tabi ki hakemin kartlarını kullanma tercihiyle, cezalandırmanın sadece kritik maçın berabere kalmasıyla yetinmediği, bir bakıma Ankaragücü’nün geleceğine ipotek koymak isteğini de açıkça ifade edebiliriz.  Maçın 78. dakikasına kadar bir kart gören sarı-lacivertli futbolcuların kalan sürede tam 7 sarı ve 2 kırmızı kart görmesi, hakemin kontrolu elinden kaçırdığını ve aymaza düştüğünün göstergesi değil mi? Zaten sakatlıklar ve formsuz oyuncular yüzünden kadro sıkıntısı çeken takımın, kırmızı kart gören ofanstaki en önemli silahları Owusu’nun kart sabıkası nedeniyle 3, ikinci sarı karttan dolayı Cephas’ın 1 maç cezalandırılacaklarının yanı sıra, önümüzdeki maçlarda sarı kart cezalı oyuncu sayısının artacak olması da geleceğine yönelik bir darbe vurma girişiminden söz etmemizde haksız mıyız?

Özellikle de kırmızı kartlarda olayların Kahraman’ının, sergilediği oyun gücünü de bir yere not etmelerini Cast Ajansları sahiplerine şiddetle öneririm. Biraz da fair-play lütfen…

Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de takımlarını desteklemeye giden taraftarların Bolu’da bir meydan savaşına tutuşmaları haberi gündeme bomba gibi düşmez mi?

Kötü günlerinde Ankaragücü’nün en çok cefakâr ve de vefakâr taraftarlarına ihtiyaç duyduğunu söylemekten dilimizde tüy biterken, şimdi de kardeş kanı dökülmesi olayını yaşıyoruz. Bu işin düzeltilmesi için camianın akil insanlarının acilen devreye girmesi ve yeniden bütünlüğün sağlanması gerekir. Özellikle aidiyet duygusu taşıyan efsane kadrodaki futbolcular; Hurubeş Mehmet, Maradona Sadık, Deli İhsan, Bonhof Nazmi, Kaptan Adil, Cüneyt Memişoğlu, Fuat, Hikmet’i samimiyetimize güvenerek göreve çağırıyorum.  Bu iş yönetime kalırsa iş daha da çığırından çıkabilir.