Futbol bir, siyaset iki

''Yenilgi'' diye bir kavram yoktur her ikisinin de lügatinde.

Teknik direktörle, siyasetçinin olumlu ya da olumsuz her duruma ilişkin değerlendirmeleri tıpa tıp aynıdır çoğunlukla.

Örneğin, rakibinden beş gol yiyip, rakip fileleri bir kez bile havalandıramadan soyunma odasının yolunu tutan futbol takımının teknik direktörünün maç sonrası değerlendirmesi ilginçtir:

'Şans bizden yana değildi''

Ya da, tek farklı yenilginin ardından yapılan klasik açıklama:

''Yenildik ama ezilmedik''

Ezilsen ne olur ezilmesen ne olur?

Adam üç puanı koymuş cebine, senin kısmetine de kümede kalma hesapları kalmış.

Bir de çok gollü yenilginin ardından yapılan yorum var ki saç baş yoldurur:

''Erken gelen gol bizi bozdu.''

Onun için de, ardından üç-dört gol daha yemişsin.

''Ah, o erken gol olmasaydı''

Biliriz… Neler yapacaktınız neler.

Zor bulursunuz ''Biz döküldük. Rakip takım çatır çutur oynadı. Hak ettiği gibi de kazandı''diyeni…

Demez, diyemez.

Hastalık gibidir.

Siyaset sahnesinde yaşananlar farksız mı?

Geriye dönüp bir bakın, geçmişte kalan genel ya da yerel seçimlerden sonra liderlerin ağzından yapılan değerlendirmelere.

Birinci parti girdiği seçimden önemli oranda oy kaybederek ikinciliği zar-zor kurtarmış partinin liderinin değerlendirmesi aşağı yukarı şöyledir:

''Büyük illeri biz kazandık.''

Barajı güçlükle aşan partinin liderine bir de kulak kabartalım:

''Kırsalda oylarımız arttı''

Bide adettir, ''Kaybettik'' diyen olmaz.

''Dünya tersine dönecek'' sözüne inanırım da, seçimi kaybettiğini itiraf edecek bir liderin çıkacağına inanmam.

Önümüzde yerel seçimler var.

Sandıklar açılıp, sonuçlar dökülsün ortaya bir bir...

Sözlerimde ne kadar haklı olduğum görülecektir.

Kuşkusuz…