Gastroentoloji ve İç Hastalıklar Uzmanı Dr. Özgül Şengüray siroz hastalığı hakkında bilgi verdi. Sirozun, sağlıklı karaciğer dokusunun skar dokusuyla yer değiştirdiği ve karaciğerin kalıcı olarak hasar gördüğü ileri evre bir karaciğer hastalığı olduğunu belirten Gastroentoloji ve İç Hastalıklar Uzmanı Dr. Özgül Şengüray, “Skar dokusu yaralanma veya uzun süreli hastalık nedeniyle oluşan bir dokudur. Siroz hastalığında karaciğer çalışmaya devam edebilir ancak skar dokusu karaciğerin düzgün çalışmasını engeller ve sağlıklı bir karaciğer dokusunun yaptığı metabolizma, kan pıhtılaşma faktörleri, protein üretimi ve ilaç ve toksinlerinin filtrelenmesi gibi görevleri yerine getiremez” diye konuştu.

“DERİDE MORLUK VE KANAMA YAŞANABİLİR”

Dr. Şengüray, siroz hastalığının sebepleri ve tedavi yöntemleri hakkında şu bilgileri verdi: “Siroz karaciğerde görülen tehlikeli bir hastalıktır. Karaciğer sirozunun bir sonucu olarak karaciğerin yapısı bozulur ve giderek artan bir nedbe dokusu gelişir. Hastalık ilerledikçe, fonksiyonel karaciğer hücresi sayısı azalır. Karaciğer sertleşir. İçinden geçmesi gereken kana karşı direnç artar. Kan buradan akamayınca, kanın geldiği bölgelerde damar içi basıncı artar ve kan kendine başka yollar bulmaya çalışır. Tüm bunlar sonucu karaciğer fonksiyonları giderek bozulur ve karaciğer yetersizliği bulguları ortaya çıkar. Siroz uzun süreli ve ilerleyici karakterde bir hastalıktır. Erken dönemlerde bulgular çok hafif olabilir. Karaciğerdeki hasar arttıkça bulgular da ağırlaşır. Erken dönemde en sık görülen belirtiler; iştahsızlık, kilo kaybı, bulantı, halsizlik ve çabuk yorulma olup, ileri evrelerde vücutta su birikimi, bacaklarda ödem, karında şişlik, kas erimesi, ciltte çabuk morarma, kanamaya eğilim, aşırı kaşıntı, sarılık ve geçici şuur değişikliği siroz belirtisi olarak ortaya çıkar. Genel olarak alkol ve hepatitin bir sonucu olan siroz, karaciğerin kalıcı ve ileri derecede hasar gördüğü kronik, ilerleyici karaciğer hastalığıdır. Karaciğer bir anlamda vücudun fabrikasıdır. Alınan tüm gıdalar karaciğerde vücut için faydalı ve gerekli ürünlerin yapımında kullanılır. Bunlardan biri olan albüminin de görevlerinden birisi, sıvıların damar yatağı içinde tutulmasıdır. Karaciğer fonksiyonları bozulunca albümin sentezi de etkilenir. Albümin seviyesi azalınca sıvılar damar yatağında tutulamaz ve dokuların arasına sızar. Bu en erken bacaklarda şişme şeklinde ortaya çıkar. Aynı mekanizma ile karın boşluğunda da sıvı birikir ve karın şişer. Bu hastalarda en ufak çarpma ile deride morluklar oluşabilir veya kanamaya eğilim artar. Bunun nedeni, pıhtılaşma için gerekli maddelerin (pıhtılaşma faktörleri) karaciğerdeki hasar nedeni ile gerektiği kadar yapılamamasıdır. Yine karaciğerin işleyememesi sonucu bazı maddeler kanda birikir ve ciddi kaşıntılar ve şuur değişiklikleri meydana gelebilir. Bilerek ya da bilinçsizce gerçekleşen bazı davranışlar ve durumlar karaciğerde ciddi hasarlara neden olabilir.

“TEK TEDAVİSİ KARACİĞER NAKLİDİR”

Siroz, hasta tarafından geç dönemde teşhis edilen bir hastalıktır. Karında su toplaması, sarılık, ellerdeki kaslarda erime başlar. Hasta bu şekilde siroz olduğunu anlayabilir. Doktor tarafından teşhis çeşitli kan testleriyle konulabilmektedir. Hastanın alkol kullanıp kullanmadığı, viral hepatit geçirip geçirmediği sorgulanmalıdır. Bunun yanında fiziki muayene siroz tanısında önemlidir. Sirozda hastalarda karaciğer sertliği, büyümesi, karındaki sıvı birikimi elle teşhis edilebilir. Fiziki muayenede sarılık, ödem, morarma da dikkatleri çeker. Laboratuvar analizleri, ultrason ve diğer görüntüleme yönteme yöntemleri de tanı için kullanılmaktadır. Bu testlerle de siroz teşhisi konulmaktadır. Bazı hastalarda karaciğer biyopsisi de gerekebilir. Sirozun tedavisi yoktur. Siroz olan bir kişide karaciğer kalıcı hasar görmüştür ve bu noktada sirozun tek tedavisi karaciğer naklidir. Ancak, sirozunun nedenine bağlı olarak, ilerlemesini durdurmak için bazı önlemler alınabilir. Karaciğer nakli, vericinin hayatını tehlikeye atmayacak, alıcının da yaşamasına yetecek büyüklükte bir karaciğer parçası alınarak ya da önceden organ bağışı yapmış veya beyin ölümü gerçekleşmiş kişiden alınan karaciğer ile yapılmaktadır. Canlı birinden karaciğer nakli yapılacaksa, hem alıcının hem de vericinin sağlığı ön planda tutularak karaciğer nakli ameliyatı öncesinde ayrıntılı tetkikler yapılmaktadır. Nakil için uygun olduğuna karar verildikten sonra ameliyat günü kararlaştırılmaktadır. Canlı verici ve alıcı, ayrı ameliyathanelerde aynı anda ameliyata girer ve bir tarafta hasta karaciğer çıkarılırken, diğer tarafta da sağlıklı karaciğerden bir parça alınarak operasyon gerçekleştirilmektedir. Karaciğer nakli ameliyatı süresi uzundur ve 8-18 saat arası sürebilmektedir. Bu nedenle deneyimli bir ekip tarafından gerçekleştirilmesi son derece önemlidir. Karaciğer nakli sonrası hastalar ayrı odalarda yoğun bakıma alınmaktadır. Verici hasta, ameliyat sonrası birkaç günlük tedaviden sonra taburcu edilebilmektedir. Nakil yapılan hasta ise hayati işlevlerini yerine getirene kadar yoğun bakımda tedavi edilmektedir. Organ nakli yapılan tüm hastalara genel tedavi dışında bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar verilmektedir. Hasta yeni yaşam tarzına uyum sağladıktan sonra ise taburcu edilmektedir.

“HEPATİT A’DA SİROZ GELİŞMESİ BEKLENMEZ”

Siroz, karaciğerin safra ve gerekli kan proteinlerini üretme yeteneğini azaltır ya da yok eder. Siroz olan kişilerde ağrı daha çok karın bölgesindedir ancak sırt, omuz ve büyük eklemlerdeki ağrı şikayetleri yaşayabilirler. Siroz tedavi edilemez. Sirozun tedavi süreci semptomları ve komplikasyonları yönetmenin ve durumun kötüleşmesini durdurmaya yöneliktir. Karaciğer hastalığı bulunan siroz olan kişilerde idrar rengi koyu turuncu, kehribar, kola veya kahverengi renkte olabilir. Bunun nedeni karaciğerin billuribini doğru şekilde parçalayamamasından ötürü bilirubin birikmesinden kaynaklıdır. Doğumdan itibaren bazı anomalilere ve bazı kalıtsal hastalıklara bağlı olarak, birkaç aylıktan itibaren karaciğerde siroz gelişebilir. Bunun en sık nedenlerinden biri biliyer atrezi yani doğuştan safra yolları azlığı veya yokluğudur. Siroza neden olan olaylar çok çeşitlidir. En sık nedenler arasında hepatit B ve C ye bağlı kronik karaciğer hastalıkları, alkol kullanımı ve karaciğer yağlanması sayılabilir. Hepatit A ve B virüslerinin aşıları vardır; ancak hepatit C için aşı mevcut değildir. Hepatit A’da siroz gelişmesi beklenmez. Özellikle aile bireylerinde hepatit B virüsü bulunan kişilerin test edilerek, bağışık olmayan kişilere hepatit B aşısı yapılması kesinlikle önerilmektedir. Bulaşma kan ve kan ürünleri ile temas veya cinsel yolla olur. Tek kullanımlık tıbbi malzemeler ve tıbbi cihazların gerekli şekilde dezenfeksiyonları tıbbi yolla hastalık bulaşma riskini önlemektedir. Ev ortamında enfeksiyon taşıyan kişilerle ortak tıraş bıçağı, tırnak makası gibi kanla temas eden aletlerin kullanımı veya pek çok kişiye kullanılan ve yeterli dezenfekte edilmemiş aletlerle yapılan manikür, pedikür ve cilt bakımı gibi işlemler enfeksiyonun yayılmasında etkili olmaya devam etmektedir. Bu hizmetlerin alındığı yerlerin titizlikle seçilmesi daha da iyisi kendi bakım malzemelerini götürerek gerekli işlemlerin yapılması en doğrusudur.

“KARACİĞERDE KANSER GELİŞEBİLİR”

Giderek karaciğerdeki metabolizmanın bozulması ile safra yapımı da etkilenir. Tabloya sarılık eklenir. Kanda biriken maddelere bağlı beyin etkilenir. Uykuya eğilim, unutkanlık, konsantrasyon bozuklukları gelişir. Bu hastalar, et süt gibi proteinli maddeleri kısıtlamaz ise şuur kaybına kadar giden ağır tablolar gelişebilir. Kanın karaciğerden rahat geçememesi sonucu, buraya kan getiren damarlarda basınç artar. Dolayısıyla dalakta da basınç artar ve dalak büyür. Büyüyen dalak kanın şekilli elemanlarını fazlaca parçalar. Bunun sonucu: alyuvarların fazla yıkımı ile kansızlık (anemi), akyuvarların (lökosit) fazla yıkımı ile lökopeni, trombositlerin (pıhtılaşmada rol oynayan hücreler) fazla yıkımı ile trombopeni gelişir. Buna bağlı kanama bozuklukları ortaya çıkar. Kan, kalbe dönüp tekrar dolaşıma katılmak üzere yeni yollar bulur. Bunlardan, klinik olarak en önemli olanı, yemek borusu iç duvarında yer alan kılcal damarlardır. Bu damarlar, basınç altında aşırı genişler, şişer ve baloncuklar oluşturur. Biz buna varis oluşumu diyoruz. Bunların önemi, değişik mekanizmalar ile yırtılması ve yüksek basınçları nedeni ciddi, ölümcül olabilecek sindirim sistemi içine kanamalara neden olmalarıdır. Sirozlu hastalarda artan diğer bir risk ise karaciğerde kanser gelişimidir. Tek başına sirozun kanser yapıcı etkisi olduğu gibi, siroza neden olan hastalıkların direkt etkisi ile de karaciğerde kanser gelişebilir. Karaciğerde oluşan yapısal değişiklikleri geri çevirmek pek mümkün değildir. Ancak, çeşitli tedaviler ile sirozun ilerlemesini durdurmak veya geciktirmek mümkün olabilir. Esas olan siroz ile sonuçlanabilecek olayların erken dönemde ortaya konulması ve bunlar ile mücadele edilmesidir. Örneğin, sirozun nedeni aşırı alkol kullanımı ise, alkolün kesilmesi ile olayın ilerlemesi durabilir. Hepatitlere karşı ilaçlar ile mücadele edilebilir.”

Muhabir: Hatice Gürel