Engin Bayramoğlu da gelecek kuşakların Ankara Kalesi’ndeki tarihi dokuyu hissetmeleri ve onların da sonraki nesillerine sanata sahip çıkılmasını miras olarak bırakmalarına çabalayanlardan biri.
Bir seyyah misali topladığı dünyanın birçok sanatçısının tablo, çini ve benzeri bütün sanat değeri taşıyan ürünlerini evinde istediği gibi koruyabilme imkanı olduğu halde Engin Bayramoğlu, emeklilikten sonra Ankara Kalesi At Pazarı’nda Atölye 9’u açarak, dünyanın birçok yerindeki sanatçıdan satın aldığı bu eserleri sanat severlerin görsellerine sunmayı tercih ediyor.
www.baskentgazete.com.tr’ye yaptığı çalışmaları anlatan Engin Bayramoğlu, “Bunlar benim evimde kalsa sadece ben ve yakınlarım görecek. Ama burada her gün beni ziyarete gelen eş dostumun yanı sıra, Ankara Kalesi’ndeki tarihi dokuyu korumaya çalışan sanat sever dostlarımla da paylaşma imkanım oluyor” diyor.
Sanata olan düşkünlüğünün; çocukluktan itibaren plastik sanatlar başta olmak üzere, dönemin çağdaş resim, müzik, fotoğraf çalışmalarına ilgi göstermesi konusunda babasının kendisine gösterdiği desteği sayesinde olduğunu anlatan Engin Bayramoğlu, “Babamın bu imkanları sayesinde bir dönem ABD Sanfransisco’da fotoğraf çalışmaları yapma ve sergileme imkanım oldu” vurgusu da yapıyor.
Kale’nin ruhu iyi geliyor
“Ankara Kalesi hep ilgim dahilindeydi” diyen Engin Bayramoğlu Kale’deki sanatı şu sözlerle anlattı: “Kalenin tarihi ve sanatsal yönünden kaynaklı olarak buradaki mekanların birçoğunda olduğu gibi benim buranın da enerjisi iyidir ve ruhu iyidir. 2000 yıllarda özellikle sanat dokusunun yoğun olduğu bir bölge oluşundan dolayı Ankara Kalesi günlerimin büyük kısmını alıyordu, Eski eşim Münire’nin atölye faaliyetlerinin olduğu bir bölgede seramik atölyesindeki çalışmaları izlerken, 2011 yılında şimdiki Atölye 9’u açmış oldum. Atölye 9 başlangıçta çini ve seramik malzemeler ve onların sırlanması, yine tedariki, boya, fırça gibi ham ürünlerini atölyelere tedarik amacıyla açıldı. Yarı ticari, yarı sanatsal bir süreçti. Çini eğitimi üzerine atölye olarak eğitimler verdik. Klasik ve modern çini düzenlemeleri üzerine yaptık. Pandeminin başladığı 2019’a kadar sürdü.”
Eş-dost ile sohbet ettiğim hobi mekanı ile daha mutluyum
“Ankara Kalesi’ni ziyaret eden turistler yönelik bir çalışma var mı?” sorumuza da Bayramoğlu, “Burada öyle bir çalışmam yok uzun zamandır. Kendi beğendiğim koleksiyonları bir arada tuttuğum sanat çevremdeki eş dostun gelip ziyaret edeceği ve sohbet edeceğimiz bir mekan olarak kullandığım yarı koleksiyon, yarı galeri tadında bir nokta Atölye 9. Ticari olarak herhangi bir faaliyet sürdürmüyorum. Mini bir galeri havasındaki bu atölyedeki kendi ürünlerimi geçmişte, Ankara’daki sanat merkezlerine bir dönem gönderiyordum ancak son yıllarda artık onu da yapmıyorum. Burayı hobi mekanı olarak kullanıyorum. Ticari hayata bir katkı vermiyorum ve öyle bir eğilimim de yok. Sanat çalışması yapmış kişilerin eserlerini evde değil de burada tutuyorum. Günümün büyük kısmı burada geçtiği için bu beni mutlu ediyor” diyor.
“Bu tür butik sanat galerilerinin özellikle Ankara gibi tarihi bir yerde sanatın gelişmesine katkısı olur mu?” sorumuza da içtenlikle şu yanıtı veriyor:
“Şüphesiz olur. Çünkü kendine has bir özgünlüğü var. Nitekim bir sürü kendi yaptığı işi sergileyen irili ufaklı mekanlar var. Kimisi atölye, kimisi zanaat ölçeğinde ağırlıklı kadınlara hitap eden minik aksesuarlardan, evlere yönelik dekoratif boyamalara, kimi daha sanatsal çalışmaların çok olduğu mekanlar var.”
Kale’nin hızla tam bir sanat merkezi olması gerekiyor
“Ankara Kalesi’nde sanat nereye evrilir” yönündeki sorumuza ise “Son yıllarda nereye evrilir bilemiyoruz. Bir karmaşa var burada. Hak ettiği yerde değil Ankara Kalesi. Araba kaosu var. Yayalaştırma süreci çok uzun zamandır gündemde, ama çok ağır ilerliyor. Belediye bir plan yapıyor, planlar onaylanıyor ancak süreci çok uzuyor. Onların hayata geçmesini bekliyoruz.