Makbule AKGÜL

Ressam ve Heykeltıraş Aykut Tanrıseven’in İsmail Altınok Sanat Merkezindeki “Renkler Duyarlıklar- Ayrıntılar” Resim ve Heykel Sergisi büyük bir ilgi gördü. Bu sergide sanatçı, matematiksel ritmi resimsel ve düşünsel ritimlere dönüştürüp, kendi düşünsel süzgecinden geçirip hayatın çeşitli durumlarına, kavramlarına, duygularına yayarak bir sentez oluşturuyor. “Sanatımı oluştururken kendim olmaya çok dikkat ediyorum” diyen Tanrıseven, “Batı sanatı kadar doğu sanatı da büyük bir birikime sahip. Ve burada o kadar büyük bir birikim var ki beni çok etkiliyor. Çalışmalarımı bu iki kültürün sentezini bu çağın koşullarıyla bütünleştirerek oluşturmaya çalışıyorum.” diye ifade ediyor.

• Eğitiminiz ve kısa bir özgeçmişinizle başlayalım isterseniz. Bize kendinizi anlatır mısınız?

1987 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Bölümünden mezun oldum. Üniversiteyi bitirdiğim yıldan beri sanat çalışmalarımın yanı sıra uzun yıllar bir çok okulda ve kurumda, eğitimin çeşitli basamaklarında (özel kurs dahil) eğitimci olarak çalıştım. Diğer yandan 10 yıl kadar takı tasarımı ve yönetimi de yaptım. Bu işleri en iyi şekilde yapmaya çalışırken, asıl amacım; sanatımı sürdürebilmek için mali kaynak sağlamaktı.

• Bize biraz , “Renkler Duyarlılıklar – Ayrıntılar”  serginizden bahsedebilir misiniz?

Bu sergimde yaptığım çalışmalarda biçimler kadar renklerdi resimlerimdeki içeriği sağlayan. Resimlerimde renkler ve biçimlerle matematiksel ritimleri resimsel ve düşünsel ritimlere dönüştürüp yüzeysel bir hacimsellikle kendi düşünsel ve duygusal süzgecimden geçirip hayatın çeşitli durumlarına, kavramlarına, duygularına, duyarlıklarına yayarak bir sentez oluşturdum. Sergiyi oluştururken de bazı resimlerle heykelleri birbirleriyle ilişkilendirerek yerleştirdim ve bir anlamda o çalışmaların birbirleriyle konuşmalarını sağladım. Bu sergi; bir yandan da gerekli düzenlemeler ve yerleştirmeler yapıldığı zaman büyük resimlerinde küçük galerilerde sergilenebileceğini ispatlamış oldu. Sergi sürecinde şu soruyla çok sık karşılaştım “Bu çalışmalar neden bu kadar büyük?” Ben de onlara şunu söyledim: resimlerimin ve heykellerimin ölçülerini ben değil onlar belirliyor!

“HAYATIN GELGİTLERİ VAR SERGİDE”

• Bu sergide neyi vurgulamak istediniz?

Hayattaki ayrıntılara dikkat çekmek istedim. Çünkü hayatın içinde birbirleriyle çelişen pek çok şey var. Ya da insanların göremediği duygular ve düşünceler... Bunlar hükmetmekten-mutluluğa kadar giden bir gelgitler yelpazesi içinde değişiyor. İşte bu sergide de bu gelgitlerin bir bölümü var. Aslında toplumlar insanların güzel yaşaması için az ya da çokta olsa tüm olanaklara sahip. Ama bunun eşit dengeli ve doğru yapılabilmesi sistemle ilgili bir sorun. Sergide bunun bir eleştirisi ve bunu topluma gösterme kaygısı da var.

Sanat çalışmalarımda tüketim toplumunun vardığı olumsuz gelişmeler ve karşıtlıklar bir sanatçı olarak beni etkiliyor ve çok rahatsız ediyor. Bu olumsuz gelişmelerde sistemin kendisinden kaynaklanıyor ve bu sistemsel olumsuzluklar toplumda sosyal ve toplumsal karşıtlıkları ve eşitsizlikleri oluşturuyor. Bunlara karşı bir sanatçı olarak duyarsız kalmak mümkün olmadığı için çalışmalarımda bu sistem eleştirilerinden kesinlikle söz edebiliriz. Ama şu da var; sanatçı bu dünyada yaşayan biri olarak güzelliklerden etkilenebilir ve bunu yaşayabilir. Doğal olarak bu da sanatına yansıyabilir.

• Ülke gündemi, siyasi çalkantılar, politik tavırlar sanatınızı etkiliyor mu?

Evet, bu benim için kaçınılmaz bir tavır. Ülkedeki politik gelişmeler bir şekilde sanatıma yansıyor. Sanat bir anlamda da toplumsal koşulların sanatçının bireysel bakışıyla birleşmesi, bütünleşmesi bu yönde gelişmesi ve kendine özgü bir estetik bakışla bütünleşmiş halidir. Ama bunu didaktik bir şekilde yapmanın sanatı formülize edip kalıplaştırdığını düşünüyorum. En güzeli bir sanat disiplini ya da disiplinlerinin bilinmeyen; denenmemiş yollarını araştırarak yapmak. Çünkü sanat aynı zamanda bir sorunu anlatma ihtiyacını estetik bir yöntemle yaparak çok daha etkili olmasını sağlamasıdır. Sanat bir amaçtır, bir hedefe yürümektir.

“ÇALIŞMALARIMA BİR TÜR UZAYSAL AÇILIM KAZANDIRIYORUM”

• Son olarak çalışmalarınızı yaparken ne tür referanslar ya da hangi sanatçılar sizi etkiliyor?

Sanatımı oluştururken kendim olmaya çok dikkat ediyorum. Fakat bunun yollarının batı sanatı kadar doğu sanatından da geçtiğini düşünüyorum. Batı sanatı kadar doğu sanatı da büyük bir birikime sahip. Ve burada o kadar büyük bir birikim var ki beni çok etkiliyor. Çalışmalarımı bu iki kültürün sentezini bu çağın koşullarıyla bütünleştirerek oluşturmaya çalışıyorum. Bu anlamda kendime özgü bir figür anlayışı geliştirdim. Bu yüzeysel grafiksel öğelerin yüzeysel bir hacimsellikle birleştiği bir anlayış. Figür var fakat doğadan soyutlanmış. Anlattığı içerik kadar doğaya yakın, bir o kadar da doğadan soyutlanarak resimsel ve plastik öğelere yakın. Hatta neden resimlerin ön tarafına imza atmadığımı soranlara imzamı resimlerin arkasına ya da heykellerin görünmeyen yerlerine atıyorum ama zaten bu figürler benim imzam diyorum.

“Tartışma” isimli resmimde bunun bir örneğidir. Burada yüzlerce kafayı istifleyerek; karşılıklı iki kitle yaratarak eski minyatürlerdeki gibi perspektifi istifleyerek oluşturdum böylece iki kitlenin ifadesini tek sırada yukarıdan-aşağıya iki tarafta da en önde oluşturdum. Ve önden-arkaya küçülterek giden perspektif anlayışında farklı bit bakış açısı getirdiğimi söyleyebilirim. Bunu pek çok çalışmamda görebilirsiniz. Ayrıca tuvallerin karşılarına kenarlarına resmin üzerinde oluşturduğum motifleri ya da resmin içeriği ile ilgili motifleri üç boyutlu yerleştirerek bir tür uzaysal açılım kazandırdığımı düşünüyorum. Bunların özellikle “Masa” ya da diğer adıyla “Sırıtanvar”, “Suret” ve “Sudaki Kadın” resimlerimde görebilirsiniz.

“SIRADIŞI BİR SERGİ PLANIM VAR”

• İlerleyen dönemlerdeki projeleriniz neler? Planlarınızdan ve hedeflerinizden bahsedebilir misiniz?

Uzun zamandan beri sıra dışı bir sergi projesi üzerinde çalışıyorum. Fakat galeriler böyle projelere sıcak bakmıyor ve Türk sanatı da bir kısır döngü içinde. Türk plastik sanatları gereken alt yapıyı bir türlü kuramıyor. Çünkü galerilerde maalesef bir market anlayışı var. Keşif, yenilik yapma, açılım yapma kaygısı yok. Bir tür ticari rahatlık içindeler. Elbette ki bu işin ekonomik yanı da var. Ama bunu çok ön planda tutanlar bence başka işlerle de uğraşmalılar, ya da çağdaş olanı bu tür çalışmaları topluma kazandırarak ayakta durmanın yollarını aramalılar.  

Bu nedenle bu yapmayı düşündüğüm sergi farklı olacağından görüşmelerim nasıl sonuçlanacak bilmiyorum. Eğer buna cesaret edebilecek bir galeri bulabilirsem burada bulamazsam olanaklar ölçüsünde yurtdışında yapmayı düşünüyorum. Bunun dışında sadece portrelerden oluşan bir sergi ve bir heykel sergisi önceliklerim arasında.

Editör: Ezgi Bardakçı