Televizyonların haber bültenlerinde, gazete sayfalarında ne zaman karşıma ‘’Nurlu ufuklardan’’, ’’Bolluktan, bereketten’’ söz eden birileri çıksa, o ünlü parçanın sözleri gelir aklıma:
‘’Palavra, palavra, palavra…’’
Ünlü Fransız şarkıcı Dalida’nın ‘’paroles’’, bizde de Ajda Pekkan’ın ‘’Palavra Palavra’’ nakaratıyla Türkçe söylediği bir dönem dillerden düşmeyen şarkı…
Fransızların palavraya karşı karınları tok belli ki…
Peki bizdeki durum da öyle mi?
Gerçekliğine inanmadığımız sözler karşısında ‘’Palavra, palavra, hepsi palavra, inanmam sana.’’ diyebiliyor muyuz?
‘’Evet, elbette’’ diyebilmeyi ne çok isterdik.
Ama gerçekler aksini gösteriyor…
Bunun en güzel örneği de seçim vaatleri…
Kürsüdeki atıyor…
Öbürü dinliyor…
Dinlemekle kalsa iyi…
Bir alkış,
Bir coşku…
Söylenenlerin çoğunun palavra olduğunu biliyor aslında…
Biliyor ama yine ‘’dediğim dedik’’ inadıyla mührü basıyor oy pusulasında palavracı denilenin mensup olduğu partinin ambleminin üzerine.
Vaatler boş çıkıp, durumlar söylendiği gibi toz pembe olmayınca da ‘’Tüh be’’ diye kahrediyor…
Ta ki, bir sonraki seçime kadar…
Kandırmanın sonu yok,
Aldanmanın da…
Daha doğrusu var da, bize biraz uzak…
Neyse enseyi fazla karartmayalım…
Ufaktan ufaktan ‘’erken seçim’’ sözleri dolaşıyor yine siyaset kulislerinde…
Er ya da geç…
Ama artık ‘’tüh be’’ demeyelim ne olur…
Şarkı sözlerinde kalsın palavralar…