Sultangazi Belediyesi tarafından 19 dönümlük bir alan üzerine inşa edilen; içerisinde Kitap Kafe, yürüyüş yolu, oyun grubu, spor ve piknik alanları bulunan Fazlı Hayırlıoğlu Parkı'nın açılış töreni Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki'nin katılımıyla gerçekleşti. Açılışa İstanbul Valisi Davut Gül, Sultangazi Kaymakamı Mahmut Kaşıkçı, Sultangazi Belediye Başkanı Av. Abdurrahman Dursun, AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, ilçe protokolü ve çok sayıda vatandaş katıldı.
"PARKLARI SADECE YEŞİL ALAN OLARAK GÖRMEK DOĞRU DEĞİL"
Parkın açılışında konuşan Bakan Özhaseki, "Burada Abdurrahman Bey kardeşim çok güzel bir park yapmış, ellerine sağlık tebrik ediyorum. Cenab-ı Hak nice hizmet ömrü versin diye de dua ediyorum. Parkları sadece yeşil alan olarak görmek doğru değil. Çünkü bir taraftan da bu yeşil alanlar bizim nihayetinde bu dünyada evlatlarımız için bırakacağımız birer oksijen deposu olacaktır. Çünkü sanayi devrimiyle beraber denge biraz bozuldu. Aslında Cenab-ı Hak bu dünyayı bir denge üzerine yaratmış. Ne fazladan bir şey var, ne de eksik olan bir şey var. Böyle bir ortamda insanoğlu sanayi devrimiyle birlikte büyükşehirlere dolup, fazla üretip, fazla tüketmeye başladığında, dünyayı kirletmeye başladığında dengeler bozuluyor. O yüzdendir ki bir taraflarda seller geliyor, bir taraflarda kuraklık başlıyor ve başka türlü iklimin de bize karşı, insanoğluna karşı acımasızca tavrı devam ediyor. Dengede tutabilmek, dünyayı kirletmemek ve Cenab-ı Hakk'ın yarattığı gibi devam ettirebilmek bizim insanoğlu için birinci vazifemiz olsa gerek. O yüzden yeşil alanları bolca yapmaya çalışıyoruz. Bakanlık olarak da şu anda Türkiye'de 100 milyon metrekare hedefimiz var. 81 milyon metrekare yeşil alanı da yapmaya devam ediyoruz. İstanbul'da da neredeyse 50 yerde millet bahçesi projemiz var. Bunlar bittiği zaman İstanbul bir başka güzel olacak diye düşünüyoruz" dedi.
"CENNET GİBİ BİR VATANA SAHİBİZ"
Sözlerine devam eden Bakan Özhaseki, "Üzerinde yaşadığımız bu güzel ülke dünyanın en eski yerleşim yeri olarak biliniyor. İnsanoğlunun topluca yaşadığı en eski merkez olarak bir Mezopotamya, iki Anadolu coğrafyası diye tarif ediliyor. Cennet gibi bir vatana sahibiz. Biz bu memlekette dört mevsimi yaşıyoruz. Gerçekten her bir köşesi insanları kıskandıracak kadar dünyanın dört bir tarafındaki milletlerin gözünün düşeceği kadar güzel. Fakat iki tane de dezavantajımız var. İkisi de yerin altında. Birisi bu topraklarda bir türlü terör örgütleri bitmek bilmez. İkincisi de ne yazık ki depremsellik. Bu toprakların bu dezavantajı ne yazık ki onlarca yıldır, yüzlerce yıldır devam ediyor. Şimdi son birkaç yılda yaşadıklarımıza bakar mısınız? Bir taraftan PKK gibi bir terör örgütü ki 40-50 yıldır güya bir hak arama mücadelesi gibi başlattıkları olayda en sonunda birkaç yıl önce biz öz yönetim ilan ettik, federasyon istiyoruz diyerek paçavralarını bayrak diye çekip orada bölücülüğe başladılar. Çukur eylemleri neticesinde binlerce kardeşimizin orada evlerini yıktılar, yaktılar ve tahrip ettiler. Arkasından FETÖ gibi bir örgüt din tarafından yaklaşıp masum dindar güzel insanları kandırarak, çocuklarını eğitme gibi bir bahaneyle her bir köşeye sızmaya çalıştılar. DHKP-C diye bir bölücü örgüt daha var. IŞİD diye bela bir örgüt daha var. Bütün bunların her birisine dikkat ederseniz besleyenleri aynı, bunları destekleyenler aynı, istekleri de aynı" diye konuştu.
"ÇOCUKLARINIZIN ELİNE NİYE SİLAH VERİYORLAR"
Çukur eylemleri olduğunda Güneydoğu'daki evleri yapmakla görevli olduğunu söyleyen Bakan Özhaseki, "O dönemde oraya sıkça gittim. Ömrümde ilk defa Silopi'ye gittim. Sur'a, Nusaybin'e ve Yüksekova'ya gittim. Oradaki insanlarla da hasbihal etmeye çalıştım. Bir gün karşımda onların çoğunlukta olduğu bu bölücü örgütün siyasi uzantısının bulunduğu bir toplantıda her tarafta tedbirler alındığı bir ortamda o muhataplarıma şunları sordum; Şu karşıdaki topraklar Suriye değil mi? Evet. Onlarla din birliğimiz var, dil birliğimiz var. Ülkü birliğimiz de var. Oradaki insanlarla tarihsel bir geçmişimiz de var. Fakat bir de coniler var orada. Onlarla da bir akrabalığınız var mı sizin dedim. On bin kilometre öteden gelmişler, milyarlarca dolar harcıyorlar. Çocuklarınızın eline silah veriyorlar, dağlara gönderiyorlar. Ortalama ömür 3-4 sene. Sonra onlar kurşunları bize sıkıyorlar ve kardeşliğimize kastediyorlar. Bunu niye görmüyorsunuz? Dünden beri sosyal medyada bana Kayserili faşist bakan ne işin var burada diye bağıranlar on bin kilometre öteden gelenlere sorun. Conilerin burada ne işi var? Ben bu memleketin çocuğuyum. Türkmen çocuğuyum, sunniyim ve Kürt kardeşlerime hizmet ediyorum. Bakın size burada evler yapıyorum, yeşil alanlar yapıyorum. Buradaki Dicle Nehri'ni ıslah ediyorum. Sizin burada ameleliğinizi, hizmetkarlığınızı yapıyorum, bundan da şeref duyuyorum. Sabaha kadar bana küfredip de niye geldin Kayserili faşist bakan diyenler, şu conilere sorsunlar. On bin kilometre öteden niye gelmişler? Niye milyarlarca dolar harcıyorlar burada? Çocuklarınızın eline niye silah veriyorlar? Ses yok. Eğer cevap vermek isterseniz dedim, şeref sözü şurada bekleyeceğim, gelin cevabınızda dinleyeceğim. Hiçbirinden ses yok" şeklinde konuştu.
"ŞEHİRLER, DAĞLAR, TAŞLAR GÜVENDE"
İçişleri Bakanlığına karşı düzenlenen saldırı hakkında konuşan Bakan Özhaseki, "Dün İçişleri Bakanlığımıza bir saldırı düzenlediler değil mi? Amaçlarına ulaşamayacaklar. Affedersiniz, geberip gittiler. Arada bir böyle hareket yaparak güya canımızı yakmaya çalışıyorlar. Ama şunu bilin şehirler, dağlar, taşlar güvende. Yurt içinde bunların uzantısı kalmadı. Başka yerlerden sızma yaparak güya canımızı yakmaya çalışıyorlar. Aynı şekilde diğer terör örgütleri de ayağa kalkamayacaklar. Bu memlekette bizler kardeşler olarak Allah'ın izniyle huzur içerisinde yaşayacağız. Bundan hiç kimsenin endişesi olmasın" ifadelerini kullandı.
"TOPRAKLARIMIZIN YÜZDE 66'SI BİRİNCİ DERECEDE DEPREM BÖLGESİNDE"
Türkiye'nin deprem ülkesi olduğunu dile getiren Bakan Özhaseki, "Topraklarımızın yüzde 66'sı birinci derecede deprem bölgesinde. Nüfusumuzun da yüzde 75'i bu bölgelerde yaşıyor. Peki bu şartlar altında bize düşen nedir? Konutlarımızı daha sağlam yapmak. Depreme dayanıklı yapmak" dedi.
DURSUN: PAŞA TORUNLARI MESELESİNİ DE ÇÖZDÜĞÜMÜZÜ İFADE ETMEK İSTİYORUM
Sultangazi Belediye Başkanı Av. Abdurrahman Dursun ise "Geldiğimiz noktada şehrin büyük problemleri var. Burada kıymetli Habipler'den gelen komşularımız var. 30-40 yıllık paşa torunları meselesini de çözdüğümüzü ifade etmek istiyorum. Yaklaşık 40 yıldır süren davayı çok ciddi bir takiple çözümlemiş olduk. İnşallah bundan sonraki süre içerisinde Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın bugüne kadar bize vermiş olduğu büyük destekle orada İnşallah dönüşümün önünü açmış olacağız, o komşularımız da tapularına en kısa sürede kavuşmuş olacaklar. Seçime girerken bu bizim sözümüzdü, sözümüzün yüzde 90'ınını yerine getirmiş olduk. Dava meselesi bitmiş oldu. Bundan sonra İnşallah usulü işlemlerle Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız üzerinden veya Sultangazi Belediyesi'ne devirle tapularına da kavuşmuş olacaklar" diye konuştu.