Gazeteleri taradım sabah sabah.Hepsinde bilindik teraneler.

 Neler neleeer…

Fıkra dağarcığımdan da pek bir şey çıkmadı.Biraz Google’da gezindim.Güne-gündeme ilişkin bir şey bulamadım…

*

Şiire yaslanayım istedim, bir seçme yapamadım.Hepsi daldan dala,haldan hallerden hallara…

*

 Ahmet Haşim geldi aklıma:“Melali anlamayan nesle âşina değiliz’’demiş mesela…

*

Gülten Akın (Şiir Anne’miz) ise :“Ah, kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya/Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar” diyor “İlk Yaz’’ında.

*

 Yahya Kemal ise:“Günler kısaldı /Kanlıca’nın ihtiyarları/Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları” demişti vakt-i zamanında…

*

“Güz gülleri gibiyiz” ünlendi; ama ben kasımpatıları severim.

 Yanarım “bir yaz yağmuru gibi geçip giden aşklara…”

 *

Şair “ Kış geldi firak açmadadır sineme yare/Vuslat yine mi kaldı âh güzel başka bahare” diyor…

*

Ve, elbet :“Her şey araya giriyor, aradan çıkıyor./Arada çocuklar doğuyor, büyüyor, yürüyor./Arada evler, evlenmeler, ölümler duruyor./Arada yaz kış bahar, dünya dönüyor” diyen Necatigil çıkıyor karşıma…

*

“Hayat bazen tatlıdır/Sevenler kanatlıdır/ Bir gün acı bir rüzgâr kırar aşk dallarını/Bazen bir nefes söyler sevda masallarını…”

*

Ve başlarım hep o şarkıya:“ Elbet bir gün kavuşacağız/Bu böyle yarım kalmayacak/İkimizin de saçları ak,/Öyle durup bakışacağız…”

*

 İki dörtlükle bitireyim yazımı: Derdin iyisi öldürmez. Sözün acısı güldürmez. Bir söyle binini işit.Hepsi başka başka çeşit…

 *

Uzun söz bıktırır beni. Kısası bilmece gibi. Ortası bir karar olsa Nesi dar nesi bol gelir?.

BUGÜN DE BÖYLE GEÇTİ…