Müthiş bir ilk yarı yaşayıp, ilk 10 dakikadan sonra Hollanda’yı adeta kaderine razı bir duruma sokan millilerimizin kupaya göz yaşları içinde veda etmesinin tek bir nedeni vardı.

O da Montella’nın 57 ve 75.dakikalar arasında yaşadığı akıl tutulması.

Oysa ne badireler atlatıp ne zorluklara göğüs gererek çeyrek finale kadar yükselmiştik… Bizim Çocuklar ile İtalyan Hoca, her maç üzerine koya koya bu zorlu potada pişerek turnuvaya tribünlerin hâkimi olarak değil yeşil zeminde de bileklerinin gücüyle damgalarını vurdular.

Grupta yenildiğimiz Portekiz ile aynı puanda averajla 2’nci olarak son 16’ya katılıp, otoritelerin gizli favorisi Avusturya’yı sırtımızdaki özel maçta aldığımız yarım düzinelik yenilgi kamburuna rağmen turnuva dışına itmeyi başararak tahminleri alt üst ettik.

Turnuvada çok mağdur edildik, önümüze çok engeller çıkarıldı…

Bir Rumen hakem verdiler Çekya maçına, adam tam bir kartkolik çıktı… Kovacs kartlarını adeta sadistçe kullandı… Maç boyunca 9 faul yapmamıza karşın tam 11 kez bize sarı kart gösterdi. Çekyalılar da 2 kırmızı ve 6 sarı kart gördüler. Bu hakemin kart severliği yüzünden Hakan ve Samet Avusturya maçında, Orkun ve İsmail de Hollanda maçında cezalı duruma düştüler.

Yetmedi… Avusturya maçında gerek attığı 2 gol gerekse savunmada yaptığı kritik müdahalelerle yıldızlaşan Merih Demiral, sevicini bozkurt sembolünü kullanarak yaptığı için olayı siyasi duruma çekerek 2 maçtan men cezası verdiler. UEFA başka sporcuların yaptıkları siyasi sevinç gösterilerini görmezden gelip ülkemize karşı uyguladıkları çifte standart kararlarına bir yenisini daha eklediler. Aynı UEFA, İngiliz Bellingham’ın attığı golden sonra rakip taraftarlara karşı edepsiz hareketine ise para cezası vererek ne kadar adil (!) olduklarını apaçık göstermekten utanmadılar. Bu arada maçın hakemi Fransız Turpin ve VAR’ın Mert Müldür’e yapılan kırmızı kartlık pozisyonu es geçme ayıbı da turnuvanın tarihine kara bir leke olarak kazınmasını da  unutmamak gerekir.

Tüm çirkin oyunlarına karşın çıktığımız Hollanda karşısında ilk 10 dakika dışında muhteşem bir ilk yarı çıkarıp gerekli yerlere hak ettikleri yanıtları sergilediğimiz futbolla verdik.

Arda’nın hanesine eklediği muhteşem bir asistini, eleştirilerden en çok nasibini alan Samet aynı kalitede bir vuruşla ağlara gönderdikten sonra da üstün oyunu sürdürmemiz, doğrusu en karamsar futbolseverleri bile “biz bu maçı alır, yarı finalde İngilizlerle de kozumuzu paylaşırız” düşüncesine itti. Ta ki Montella’nın akıl tutulması yaşadığı anlara kadar.

2.yarıya kurt hoca Koeman’ın baskıyı artırmak için eski Beşiktaşlı forvet oyuncusu Weghorst’u oyuna alması da Montella’yı uyandırmadı. 56’da Arda’nın 25 metreden kullandığı frikik atışında direkten dönen top maçın dönüm noktası oldu. Hollanda baskıyı daha da artırdı. Hemen hemen her maçta gerekli gereksiz oyuncu değişikliği yaparak maça müdahale eden İtalyan Hoca, 73’de gelen golün hemen ardından yine meslektaşının Ake ve Rejinders’ı oyundan çekerek 2 taze kuvvetle sol kanadını güçlendirmesine de seyirci kaldı. 6 dakika içinde yenen 2 golden sonra oyuna ilk müdahalelerini yaparak, akıl tutulmasından kurtuldu kurtulmasına ama “Atı alan Berlin’den çıkıp Dortmund’a doğru yola çıkmaya hazırlanmaya başlamıştı” bile…

Montella,77’de Kenan ve Salih’i çıkartıp Kerem ve Okay’ oyuna soktu. Ama iş işten geçmişti. Bu değişikliği ilk golün hemen ardından yapsaydı bile takımın kendisine gelmesi sağlanabilirdi. 82’de Samet’in sakatlanmasından sonra Cenk Tosun’un oyuna girmesi ve Mert Müldür ile Zeki Çelik değişikliği doğrusu cesur ama geç kalınmış bir karardı. Semih Kılıçsoy’un alınması da herkesi şaşırttı. Bu futbolcunun vuruşu 90+2’de kaleci tarafından engellenmeyip beraberliği sağlasaydı, Montella yine şapkadan tavşan çıkaran teknik adam mertebesine çıkarılırdı. Keşke olsaydı da biz de avuçlarımız patlayıncaya kadar alkışlasaydık.

Ne yazık ki olmadı… Bizim çocuklar, maalesef Montella’nın oyuna müdahalelerde geç kalmasının kurbanı oldu.

Turnuvanın en genç 2’nci takımı olan Millilerimiz, sergiledikleri oyun, aldıkları sonuçlar, attıkları goller, elde ettikleri başarılar, kırdıkları rekorlar ile en renkli takımı da oldular… Ayrıca elendiğimiz takımın teknik direktörünün bile saygısını kazandılar. Arda, 2 asist ve bir golle EURO 2024’un en başarılı genç futbolcusu adaylığında ilk sırada… Savunma oyuncularımız kaydettiğimiz 8 golün 4’nü atarak turnuva tarihine geçtiler. Bu arada rakipten yediğimiz 8 golün ikisini de kendi kalemize attık. Başarılı sol bekimiz Ferdi Kadıoğlu’nun, şampiyonanın 11’indeki yeri garanti gibi. Sakatlıklara, cezalılara ve de ayak oyunlarına rağmen tüm futbolcularımız, takım ruhunu sahaya yansıttıkları ve en önemlisi de gelecek için verdikleri güzel sinyallerle Türk milletinin gönlünde taht kurdular.