Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Dilek Oğuz, '19 Nisan Dünya İBS Günü ve 1- 30 Nisan İBS Farkındalık Ayı nedeniyle açıklamalarda bulundu. Çekin, toplumda sık görülen ve yaşam kalitesini de olumsuz etkileyen 'İrritabl Bağırsak Sendromu (İBS)' hakkında bilgi verirken şunları söyledi: 'İrritabl(Hassas) Bağırsak Sendromu (İBS) kendini, karın ağrısı ile birlikte dışkılama şekil ve sıklığında değişiklik olarak gösteren fonksiyonel bir bağırsak hastalığıdır. İBS sık rastlanan, hayat kalitesini olumsuz etkileyen önemli bir sağlık sorunudur. Hassas (huzursuz) bağırsak sendromu olarak da adlandırılmaktadır. İBS hastalarında son üç ayda haftada en az bir gün tekrarlayan karın ağrısı olmaktadır. İBS hastalarının bazılarında ishal, bazılarında kabızlık ön planda olabilir. Bazen de hem ishal hem de kabızlık görülebilir. Gaz ve karın şişkinliği de olabilir. Karın ağrısının temel özelliği dışkılama ile azalması ve uykuda olmamasıdır.'

Oğuz, 'Eğer bir hastada uykudan uyandıran karın ağrısı var ise başka hastalıklar düşünülmelidir. Hastalığın sıklığı ülkemizde ve dünya genelinde yüzde 10-20 civarındadır. Kadınlarda daha sıktır ve hastalık 50 yaşından genç topluluklarda görülmektedir. Hastaların ancak yüzde 15'i tıbbi yardım için başvurmaktadır3 diye konuştu. Sendromu yaşayanların sağlıklı bireylere göre işgücü kaybının 3-4 gün daha fazla olduğunu aktaran Oğuz, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Sağlıklı bireylere göre yıllık işgücü kaybı 3-4 gün daha fazladır. Tekrarlayıcı müzmin bir hastalık olan İBS'de hastaların endişesini artıran, 'kötü başka bir hastalığa dönüşür mü?' sorusudur. İBS'nin sağ kalıma olumsuz bir etkisi yoktur. Başka bir hastalığa ya da kansere dönüşüm olmaz, ancak yaşam kalitesini bozar. Hastalığın nedeni tam aydınlatılamamış olmakla birlikte beyin bağırsak ekseninde iki yönlü düzensiz iletişim olduğu bildirilmiştir. Bu durum, mide bağırsak hareketlerine, bağırsak salgılarına ve hastanın hissine etki ederek şikayetlerin ortaya çıkmasına neden olur.'

Oğuz, genetiğin de önemine değinerek şu ifadelerde bulundu: 'Genetik faktörler, kişilik özellikleri, strese fizyolojik cevaptaki değişiklik, düşük dereceli gastrointestinal inflamasyon, mikrobiyatadaki değişiklikler, geçirilmiş bağırsak enfeksiyon sekelleri de hastalığın gelişmesinde etkili sebeplerdir. 2 yılı aşkın süredir dünyamızı etkisi altına alan Kovid-19 pandemisinde İBS semptomlarında da bir artış ortaya çıkmıştır. Bunun muhtemel nedenlerinden biri yeni tip corona virüsünün mide-bağırsak sistemini etkilemesi, diğeri ise yaşanan yaygın stresin hastalığı tetiklemesi olabilir.' Başka hastalıklarla karıştırıldığını anlatan Oğuz, şöyle devam etti: 'İBS belirtileri; ülseratif kolit, crohn hastalığı gibi inflamatuar bağırsak hastalıkları, çölyak hastalığı ve karbonhidrat emilim bozuklukları ile karışabilir. Belirtilerin varlığı ve şiddeti hastadan hastaya değişkenlik gösterebilmektedir. Dışkılama ile ilişkili tekrarlayan karın ağrısı; Ağrı sıklıkla kramp tarzındadır, duygusal stres ve yemekler ağrıyı şiddetlendirebilir, hafif düzeyde veya şiddetli olabilir. Karında şişkinlik, gaz, geğirme. Değişen bağırsak alışkanlıkları; ishal, kabızlık, bazı hastalarda birbirini takip eden ishal ve kabızlık dönemleri. dışkıda mukus varlığı hastalığın belirtileri arasında yer almaktadır. İBS tanısında önemli olan hastanın öyküsü ve fizik muayene bulgularıdır. İBS'ye özgü tetkik olmadığı için tanıda temel laboratuvar testleri dışında tetkik yapmaya gerek yoktur. Bu testlerin normal olması olası diğer hastalıkların dışlanmasını sağlar. Başka hastalığı düşündürecek bulgu yok ise ve hasta 45 yaşından küçük ise kolonoskopi yapılması önerilmez.'

Editör: Haber Merkezi