Muhammed Ali YAHŞİ
Sudan ile ortak kurulan tarım şirketinin Cumhurbaşkanı kararıyla feshini TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada eleştiren CHP Niğde Milletvekili ve TBMM Tarım Orman ve Köy işleri Komisyon Üyesi Ömer Fethi Gürer, Türkiye’nin Sudan’da 10 yıldır sürdürdüğü Tarım Projesinin ve projeyi yürüten şirketin, Cumhurbaşkanının kararıyla tasfiye edilmesini, “Türkiye, kendi çiftçisinden esirgediği desteği yurtdışı arayışlarında çarçur etti, sudan işlerle uğraştı” diye yorumladı.
SUDAN’A NİYE GİDİYORUZ DİYE SORGULADIK
Sudan’la 2007 yılında tarımsal işbirliği konusunu da içeren anlaşmalar imzalandığını anımsatan Gürer, “2014 yılında konu gündeme geldi, 2015 yılında da Sudan'da 12.500 hektar TİGEM'in arazi edineceği, 780.500 hektar da Türk müteşebbislerin tarım alanı edineceği açıklandı. O süreçten bugüne kadar da konuyu defalarca Meclis gündemine getirip, soru önergeleri ile de ülkemizde tarımı geliştirmek varken Sudan'a niye gidiyoruz diye sorguladık o süreçte. Verilen yanıtlar ilginçti. Örneğin, Sayın Bakan Faruk Çelik demişti ki "Örnek çiftlikte tarla bitkileri olarak pamuk, soya, ayçiçeği, susam, buğday, mısır, şeker kamışı, bakla, yonca, bahçe bitkileri, narenciye, muz, mango, hurma, sera üretimi olarak domates, patlıcan, hıyar, biber ve diğer yeşil sebzeler üretilip Sudan ve Türkiye'de pazarlanacağını." belirtti. Bu proje 7 bakan eskitti, nihayet 2018 yılında şirket kuruldu. Şirket kurulduktan sonra belirlenen arazinin iç karışıklıklar nedeniyle işe yaramayacağı ortaya çıkınca ikinci bir arazi daha saptandı, bu arazinin de tarıma elverişli olmadığı 2021 yılında rapor edildi. Enerji harcadık, gittik, Sudan'da çalışmalar yaptık; oradan heyetler geldi, buradan heyetler gitti. Sonra, yönetim kurulu üyelerinin hem yönetim kurulu ücreti aldıkları hem de huzur hakkı aldıkları Sayıştay raporuyla ortaya çıktı. 2021 yılında 419 bin lira olan ödemenin milyonu geçtiği de ortada. Harcamaların tümünü sorduğumuz zaman da yanıt alamıyoruz. Sonunda, bir baktık, Sayın Cumhurbaşkanının kararıyla Sudan'da kurulan şirket tasfiye edildi” değerlendirmesinde bulundu.
ENERJİMİZİ SUDAN(!) İŞLERLE HARCADIK
Türkiye’de tarım sorunluyken, neden Sudan’a gidip, enerjimizin boşa harcandığını ifade eden Gürer, “Türkiye'de tarım sorunlarına bu kadar eğilseydik, GAP bölgesindeki çalışmaları tamamlasaydık, KOP bölgesindeki sulamayla ilgili sorunlar aşsaydık, Türkiye kendi kendine yetebilen bir ülke olarak tarımda sorun yaşamayacaktı” ifadelerini kullandı.
1980'lerde 28 milyon hektar olan tarım arazisinin bugün 23 milyon hektara gerileten anlayışın Türkiye'deki çiftçiye destek sağlayamadığına işaret eden Gürer, 2024 yılı bütçesinden çiftçiye 91 milyar lira destek ayrıldığını, oysa Tarım Kanunu'nun 21'inci maddesine göre çiftçiye millî gelirin yüzde 1'i verildiğinde 411 milyar lira destek verilmesi gerektiğini ifade etti.
Türk çiftçisinden esirgenen desteğin yurtdışında arayışlarla çarçur edildiğine işaret eden Gürer, “Sudan işlerle uğraştık; o yetmedi, bir de Nijer'de tarım yapmaya kalkıldı. Oradan ürün buraya kırk beş günde geliyor, bir konteyner 20 bin dolar. O domates buraya nasıl gelecek, o salatalık buraya nasıl gelecek? Akıl var, fikir var” dedi.
ÖNCE KENDİ TARIM ARAZİLERİNİ İŞLEMEYİ BECER
18 şirketini kiraya veren Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün (TİGEM), Sudan’a gidip tarım yapmaya kalkışmasını yorumlayan Gürer “Önce kendi topraklarındaki tarım arazilerini işlemeyi becer. Nijer daha ilginç. Nijer için de soru soruyorum, Dışişleri Bakanı diyor ki: ‘Sudan'la iş yürümeyecek, Nijer'le ilişkiyi TİGEM yürütecek.’ Arkasından aynı soruyu Tarım ve Orman Bakanına soruyorum, Tarım Bakanı: ‘TİGEM ile ilgili Nijer için böyle bir anlaşması yok” diyor’ ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE HAYVANCILIKTA İTHALAT REKORUNA KOŞUYOR
Gürer Meclisteki konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Türkiye'de hayvancılık ve çiftçiliğin sorunlu olduğu süreçte, Endonezya'da buğday yetişmeyeceğini bilmeden gidip orada buğday yetiştirmeye kalkma aklını ‘Nijer'de tarım yapacağız.’ deyip orada sonuçsuz kalmanın bedelini, Sudan'da sözleşmeyi feshederek ‘Artık bu işten vazgeçtik’ demeyi gündeme taşımak yerine ‘Keşke ülkemizde tarımın sorunları çözüldü; çiftçinin beklentileri gerçekleşti; hayvancılıkta dışa bağımlılığımız azaldı.’ deseydik. Ama bu yıl Türkiye, hayvancılıkta da ithalatta rekora koşuyor. Onun için sudan işler yerine gerçekçi politikalara yönelmeli ve tarımın millî güvenlik kadar önemli olduğu ve stratejik bir alan olduğu unutulmamalı. Bu yönde çalışmalar yapılmalı.”