Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congressium'da Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günleri'nde konuştu. Erdoğan, Akif'in ideallerini kendi ideali, kavgasını kendi kavgası olarak gören, Asım'ın nesli olduğuna yürekten inandığını ifade ederek, "Tüm genç kardeşlerime, tüm genç yüreklere, buradan selamlarımı gönderiyorum. AK Parti Genel Merkez Gençlik Kollarımıza, Eyüp Kadir başkan ve ekibine, bu salona teşrif eden siz genç kardeşlerime programımıza destek veren yazarlarımıza, şairlerimize, edebiyatçılarımıza teşekkür ediyorum. Bugün gerçekten çok önemli bir anma programı vesilesiyle bir aradayız. Ülkemizin bekası, milletimizin istikbali uğrunda can veren kahraman şehitlerimize Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Çanakkale'den İstiklal Harbine, Kıbrıs Barış Harekatı'ndan 15 Temmuz'a, terörle mücadeleden yurt dışı operasyonlarımıza kadar zalime ve haine karşı yürütülen hak mücadelesinde adlarını tarihe şanla yazdıran tüm kahramanlarımızı şükranla yad ediyorum" dedi.
'KALEMİ İLE MEHMET AKİF DOĞRULUK TİMSALİYDİ'
Erdoğan, Mehmet Akif'in cenazesinin gençler tarafından taşındığını ifade ederek, şunları söyledi:
"Naaşını kabrine kendi elleriyle bizzat gençler koydu. Akif'in 63 yıllık çileli hayatının çoğu sürgünle, zorlukla, mücadeleyle geçti. Merhum Akif yaşantısıyla, duruşuyla, dirayetli kişiliği, derin ilmi ve örnek ahlakıyla 'İstiklal Şairi' sıfatını ziyadesiyle hak eden bir abidevi bir karakterdir. İnandığı gibi yaşamaktan, yaşadığı gibi yazmaktan hiç vazgeçmedi. Akif hayatını şiirine, şiirini de hayatına nakşetmiş büyük bir ustadır. Akif'te olmayan hiçbir duygu onun eserlerine girmemiş, gönül ilmiğinden geçirmediği hiçbir sözü söylememiştir. Kavli ve kalemi ile Mehmet Akif doğruluk ve cesaret timsaliydi. İnandığı değerler uğruna bedel ödemekten asla çekinmedi. Milletin hissiyatıyla birlikte hayallerine de tercüman olmuştu. Merhum Akif varlık yokluk mücadelemizin ruhi ve fikri cephesini inşa eden en önemli münevverlerimizdendir. Yalnızca kalemi ve mısraları ile değil, maddi ve manevi tüm varlığıyla da milletimizin yanında yer almıştır. Balıkesir'den Ankara'ya, Konya'dan Kastamonu'ya pek çok yerde, verdiği hutbeler ve yaptığı konuşmalarla ile milletimizi kıyama çağırmıştır."
'ONU İYİ TANIMADAN HANGİ UÇURUMLARIN KIYISINDAN DÖNDÜĞÜMÜZÜ ANLAYAMAYIZ'
Erdoğan, konuşmasında gençlere seslenerek, "Mehmet Akif'i anmanın yanında anlamaya da çalışan siz gençlerimizi canı gönülden tebrik ediyorum. Mehmet Akif Anma Günleri kapsamında tertiplenecek etkinliklerin milli şairimizin mirasının daha iyi anlaşılmasına vesile olacağına inanıyorum. Akif bir şair olmanın yanında kendi döneminin bütün sosyal meselelerine kafa yormuş, tembellikle, yoksulluk ve yoksunlukla, ümitsizlikle sonuna kadar mücadele etmiş bir fikir ve dava adamıdır. Onu iyi tanımadan, hangi badireleri atlattığımızı, hangi uçurumların kıyısından döndüğümüzü anlayamayız, kavrayamayız. İdrak edemeyiz. Onun hayatını ve yazdıklarını kısa olarak görüp hissemizi çıkarmak gibi bir mesuliyetimiz var. Şiirlerini, nesirlerini çevirilerini okumak yanında; ona dair Süleyman Nazif'in, Mithat Cemal'in, Sezai Karakoç ve Nurettin Topçu'nun biyografi ve monografilerini de tetkik etmeliyiz" diye konuştu.
'TERÖRİSTLE AYNI DİLİ KONUŞAN TERÖRİST GİBİ MUAMELE GÖRMEKTEN KAÇAMAZ'
Erdoğan, yaşanılan her hadisenin 'önce milletim ve memleketim' diyenlerle 'önce çıkarım ve ideolojim' diyenler arasındaki farkı biraz daha netleştirdiğine işaret ederek, şunları söyledi:
"Bu dönemlerde Türkiye ortak paydasında buluşmaya daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Önceki gece Meclisimizdeki 4 siyasi parti grubunun bir araya gelerek PKK'yı lanetleyen ortak bildiriye imza atmasını çok önemsiyoruz. Siyaset kurumunu, milli meseleler ve acılar karşısında kendisinden beklenen olgun tavrı açıkça göstermiştir. Siyasi rekabetin yeri geldiğinde birleşmeye engel teşkil etmediği böylece bir kez daha ortaya çıkmıştır. Buradan ortak hareket etmek suretiyle bu zor günlerde milletimize umut aşılayan, 85 milyonun yıkılmaz bir kale olduğunu tüm dünyaya gösteren siyasi partiler ve milletvekillerimize şükranlarımı sunuyorum. 4'lü bildiriye desteğini açıklayan siyasi aktörlere de teşekkür ediyorum. Milletin temsilcisi olmak yerine bölücü örgütün siyasi uzantısı gibi davrananları zaten muhatap almıyoruz. Bunlar bizim gözümüzde kendi özgür iradeleri olmayan siyasi kuklalardır. Kimi Kandil'den, kimi Silivri'den, kimi yer altından, kimi yurt dışından uzaktan kumandayla yönetilen bu şahısların irapta mahalli yoktur. Tabii bunların terörü öven, şiddeti meşrulaştıran beyanatlarını da göz ardı edemeyiz. Şunu çok açık ve net ifade etmek isterim; teröristle aynı dili konuşan terörist gibi muamele görmekten kaçamaz."
'ATATÜRK'ÜN PARTİSİYİZ' DİYEN CHP, BÖLÜCÜLERİN YANINDA YER ALIYOR'
Erdoğan, demokrasinin imkanlarını kullanarak devlete, millete ve milli iradeye pusu kurulmasına asla müsaade etmeyeceklerini belirterek, "Milletvekili dokunulmazlığı zırhına bürünerek teröre destek verenlerle mücadelemizi siyaset ve hukuk zemininde sürdürmekte kararlıyız. Katranı kaynatmakla nasıl şeker olmazsa Kandil güdümlü kuklalardan da asgari düzeyde de olsa insani bir duruş beklenemez. Burada asıl sorgulanması gereken CHP'nin halidir. Sevgili gençler elinizi vicdanınıza koyun ve şu tabloyu lütfen objektif olarak değerlendirin. Milletçe hepimizin yüreği yanıyor. Siyasi partiler görüş ayrılıklarını bir tarafa bırakıp ortaklaşıyor ama 'Atatürk'ün partisiyiz' diyen CHP gidiyor utanmadan, sıkılmadan bölücü örgütün uzantıları yanında konumlanıyor. İçine düştükleri sefalet karşısında çıkıp milletten özür dilemek yerine bir de sağa- sola saldırarak suçlarını bastırmaya çalışıyor. Bunun adı yüzsüzlüktür, utanmazlıktır, gaflet çukurunda debelenmektir. Terörü adıyla ve sanıyla kınayamamanın adı hassasiyet değil korkaklıktır. Daha düne kadar ağızlarını doldura doldura Hamas'a 'terör örgütü' iftirası atanların bugün bölücü terör örgütü PKK'nın adını zikretmemek için 40 dereden su getirmeleri sadece korkaklığın, sadece teslimiyetin değil, kurnazlığında daniskasıdır, riyakarlığın daniskasıdır" dedi.