Bir takıma ara transfer bu kadar mı yarar!

Gerçekten inanılmaz… Oysa ne hayaller kurulmuş ne vaatler verilmişti… Ara transfer dönemi gelecek, dertler bitecek… Yapılacak 5-6 transfer ile ligde Avrupa kapıları açılacak, kupa da ekstrası olacaktı.

Gerçekler, gerçekten acıdır hem de yürek yaralayıcı cisten. Ankaragücü süper ligdeki son galibiyetini 24 Ocak 2024’te F.Karagümrük maçında elde etmişti. Kadroda bir tek yeni transfer yoktu.

Yeni transferlerin ilk endam ettikleri Sivas maçıydı. Yani tarihi transfer fiyaskonun ilki İtalyan Riccardo Saponara, sarı-lacivertli formayı 58.dakikasında sırtına giydi. O günde bu yana geçen 6 haftada 2’si ilk 11’de olmak üzere 4 maçta 170 dakika sahada kaldı… Katkısı ise kocaman bir 0…

Sağbek mevkisinin emanet edileceği Kazım Karataş, 3’ü ilk 11’de olmak üzere 5 maçta 291 dakika görev yaptı… Bırakın katkıyı, zararı bir hayli fazla oldu. Aynı mevki için alınan 2.isim Abdürrahim Dursun ise hayalet transfer olarak tarihe geçmek üzere… Ne ligde ne de kupada esamesi okunmadı. Zaten o yüzden bu mevkide stoper Nihad Mujakic oynuyor. Forvet Alexis Flips 2 maçta oynadığı 90 dakikada yine 0 katkı sağladı. File bekçilerinde başlatılan yerli ve millilik hareketi sonucu Polonyalı Rafal alacakları ödenerek gönderildi yerine Ertaç Özbir alındı. Fenerbahçe kupa maçında forma giyen Ertaç, Başkent ekibinin ligdeki en hayati maçı olan İstanbul karşısında 38.dakikada kırmızı kart görerek arkadaşlarını yalnız bıraktı.

Shanghai’den alınan Kamerunlu Bassogog, 3’ü ilk 11’de olmak üzere 4 maçta 194 dakika süre alarak, attığı 2 golle takımına katkı veren tek isim oldu.

Yapılan 7 transferin takıma katılmasından önce oynanan 23 haftalık süreçte Ankaragücü, 6 galibiyet- 10 beraberlik ve 7 yenilgi ile topladığı 28 puanla 11.sırada yer alırken düşme hattıyla arasında 5 puan fark vardı.

Büyük umutlarla alınan futbolcuların katılmalarından sonraki 6 haftada gelinen noktada ise Başkent ekibi 29 hafta sonunda puanını sadece 2 artırarak 30’a yükseltmiş, tehlike hattındaki takımlarla fark sıfırlanmış, 17.sıradaki Hatay’ı ancak averajla geçebilme durumuna gelinmiş… Üstelik attığı 4 gole karşılık 10 gol yenilmiş, averajı da +2’den eksi 4’e düşmüş. Yani bırakın ilerlemeyi takım gittikçe gerileyerek ateş hattının tam içine düşmüş.

Peki bu durumun sorumluları kim veya kimler?

Baş sorumlu; bir anlık kendini kaybetmesi sonucunda hakeme attığı yumrukla, Ankaragücü’nün tüm ayarlarını bozan eski Başkan Faruk Koca’dan başkası değildir. Kendini yaktığı gibi çok sevdiğini bildiğimiz kulübünü de ateşe atan Koca, ancak son 9 haftası kalan ligde takımını düşmekten kurtarmakla affettirebilir.

 Hayal kırıklığı yaratan bir diğer sorumlu ise Teknik Direktör Emre Belözoğlu oldu…. Doğrusu, Fenerbahçe’nin Fetö müdahalesiyle içine düştüğü çıkmazdan takımın kaptanı unvanıyla çok dirayetli davranarak arkadaşlarının ve özellikle yabancı futbolcuların en az etkilenmesini sağlayan bir ismin olarak beni bayağı umutlandırmıştı. Sanki Ankaragücü’nü içine düştüğü travmadan çıkartacak en iyi kişinin Emre Belözoğlu olduğuna kendimi inandırmıştım. Ancak kaptan Emre ile teknik direktör Emre arasında dağlar kadar fark olduğunu görüce de keşke Faruk Koca ile birlikte o da gitseydi moduna girdim. Peki beni bu kanıya vardıran nedenler neydi? Birincisi, çalıştırdığı takımdaki oyuncuların kendisine rağmen bu kadar kötü oynamalarını aklının ucundan bile geçirmemesini sağlayan yüksek özgüveni, İkincisi ise kendisini hep Ankaragücü’nün üstünde görmesi ve kendisini ait olduğu İstanbul’a dönme isteğiydi.

İlkine örnek olarak göstereceğimiz, hayati önem taşıyan İstanbulspor maçını hiç önemsememesiydi. Maç sonu yaptığı “Artık bu takımın hedefi net bir şekilde kümede kalmaktır” şeklindeki açıklaması da kendisinin bile hala bu duruma inanamadığını apaçık gösteriyordu. İnansaydı; F.Bahçe kupa maçının en iyilerini yanında oturtmazdı. Bir de Başkent ekibi için alınacak 3 puanla kötü bir rüya görmesini engelleyecek nitelikteki o maçta Morutan’ı oynatırsa, 3 milyon euroluk sözleşmesinin uzatılmasını sağlayacak sayıya ulaşabilir hesabına girmezdi bile… İkincisi için de artık kümede kalmayı aklına getirmesine rağmen Samsun maçına takımını mental olarak hazırlayacağına Galatasaray- Fenerbahçe çekişmesine müdahil olarak katılmasıydı.

Olmadı be sevgili Emre Hocam… 114 yıllık Başkentin koca çınarına yazık etmek üzeresin…

Şunu bil ki eski takımın Başakşehir ile yapacağın bu haftaki mücadele, Ankaragücü ve senin için köprüden önce son çıkış…