Savunmanın SOS verdiğini yazmıştık…

Ankaragücü’nün tek devrelik futbol anlayışının pahalıya mal olacağını belirmiştik…

Bu işten kurtuluşun ancak ocak ayında yapılacak savunma ağırlıklı transferler ile çözümlenebileceğini de işaret etmiştik.

Herkes anladı ki, yönetimin izlediği transfer politikası hatalı… Sorumlular, iki sezondur hem ana ham da ara transferde rekor sayıda transfer yaptığı gibi alıp da beğenmediklerini de gönderdi ama ne yazık ki sorumsuzlukta inat etmekte neden direniyorlar onu bir türlü anlayamadık.

Öyle kısıtlı bir bütçeleri de yok… Oysa, Morutan’a kulüp tarihinin en pahalı bonservisini öderler miydi? Demek ki transfer ekibi bu işte zayıf kalıyor. Ama kimse gıkını çıkarmıyor. Çok merak ediyorum, Başkent ekibinin transfer ekibi, kulüplerinin onca maddi sorunlarına, yönetimsel karışıklığına rağmen Antalyaspor’un bulup getirdiklerini seyrederken hiç olmazsa kafalarını azıcık öne eğdiler mi?

Ben Antalya karşısında en çok Ankaragücü’nün ilk yarıdaki olumlu istatistiklerde koskocaman bir sıfır çekmesine içerledim. Uzatmayla birlikte 48 dakika oynanan ilk yarıda, öyle dağlara-taşlara cinsinden de mi bir vuruş olmaz Allah aşkına… Bu kadar basiretsizlik olur mu? Pes doğrusu.

Sakın kimse suçu Emre Belözoğlu’na atmaya kalkmasın. Eldeki kadro bu… Emre Hocanın 35 dakika zor dayandığı Pedrinho, yedikleri 2 golde de kendisinin hatalı olduğunu söyledi. Acaba Portekizli futbolcu bu davranışıyla itirafçı olmayı seçerek suçunu hafifletmek mi istedi? Birileri ayın yolu seçmeleri için Hayrullah Bilazer’e, Nihad Mujakic’e, Morutan’a, Garry Rodrigues’e bir öneride mi bulunsa?

Ha bir de unutmayalım. Bahadır’ın arkasında 7 haftadır yedek bekleyen kaleci Gikiewicz’i 4 gol yedi diye kimse onu günah keçisi diye ilan etmeye kalkışmasın. 4 golün belki birini ona yazabiliriz ama gerek 2-0’dan sonra çok net pozisyonlarda iki, 2’nci yarıda da üç olmak üzere toplamda 5 golü de önledi. Yoksa ortaya çıkacak olan vahim sonucun altından kimse kalkamazdı

Kafalarda soru işaretlerini yaratan olumsuzlukları sıralamaya kalkarsak, inanız ki sütunlar yetmez.

Bence sorulması gereken asıl soru şu, Ankaragücü’nün iyi olması için 11 Ocak’ı işaret eden Emre Belözoğlu’nun 2 sezondur süren transfer fiyaskosuna acaba dur diyebilecek mi?

FEEKARLIKLAR EFSANESİ HASAN ŞENGEL

Atamızı saygı, minnet ve özlemle andığımız 10 Kasım’da bir acı haber de Hasan Şengel’den geldi. Adı Gençlerbirliği için yaptığı fedakarlıklarla özdeşleşen, kulübün en zor günlerinde başını taşın altına sokan, deplasmana gidebilmek için kapı kapı dolaşan, onun için hapis yatan, “bu kulübe hapis yatan başkan yakışmaz” diyerek, İlhan Cavcav efsanesinin doğuşuna yol açan futbolumuzun çok önemli değeriydi Hasan Başkan… Bu camia seni asla unutmayacak. Nurlar içinde uyu, mekânın cennet olacak inşallah.

Doğrusu merakla bekliyorduk, Boluspor maçındaki 2 puan kaybının telafisi Adana deplasmanında olacak mıydı diye…

Teknik yönetimindeki kan değişikliği biraz tedirginlik yaratıyordu. Çünkü Adanaspor’un başına Gençlerbirliği’ni avucunun içi kadar iyi bilen Mustafa Kaplan getirilmişti. Ama Sinan Kaloğlu da rakibini iyi analiz etmiş, zaaflarını saptamıştı.

Gençlerbirliği; Kayode’nin gününde olması, kaleci Orkun Özdemir’in kurtarışlarıyla yıldızlaştığı maçta hem yenilmezlik serisini 6 maça çıkardı hem de Play-Off’taki yerini biraz daha sağlamlaştırdı.

Adanaspor da iyi hazırlanmıştı. Ancak erken gelen gol onları oyun disiplininden kopardı. Pozisyon da buldular ama karşılarında kalesinde devleşen Orkun Özdemir’i buldular.

Kırmızı-siyahlılar, eğer Yatabare, Kayode, Oltan ve Akabueze ile buldukları çok net pozisyonları değerlendirebilselerdi, maçı daha erken koparacak, hata daha farklı kazanabileceklerdi.

Ancak bu kısıtlı, mütevazi ama inançlı kadro ile transferlerde milyonlar ‘tabi ki euro’ akıtan rakiplere rağmen 12 maçta 22 puan toplamak öyle kolay bir iş değil.