Türkiye’nin önde gelen yatırım bankacılarından Nafiz Kerim Kotan, Türkiye’nin Mehmet Şimşek ile dünyaya olumlu bir tablo çizdiğine de vurgu yaparak, hukuk devleti kriterleri açısından Türkiye’den çok daha kötü durumdaki Rusya’nın, senede 160 milyar dolar yabancı sermaye çektiğine vurgu yaptı,

Üyelerinin yüzde 60’ı dış ticaret ve yabancı yatırımcılarla işbirliği içinde olan Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD), üyelerini küresel piyasa oyunculuğuna hazırlıyor. EGİAD firmalar için büyüme, rekabet gücünü artırma ve uluslararası pazarlara açılmak açısından stratejik fırsatlar sunan, birleşmeler, ortaklıklar ve devralmalar olarak bilinen İngilizcedeki kısa adıyla M&A sürecine sokmaya başladı.

Bu kapsamda “M&A’de Yabancı Yatırımcıların Beklentileri: Gerçekler, Yanılgılar ve Fırsatlar” başlıklı düzenlenen seminere Türkiye’nin önde gelen yatırım bankacılarından Nafiz Kerim Kotan’ın konuşmacı olarak yer aldı. Kotan, Türkiye’de Koç, Sabancı, Doğan, İbrahim Çeçen, Şişecam, İnci, Oyak, Nurol, Eczacıbaşı, Ciner, Zorlu, Demirören, Limak, Yıldız, Çalık, Akfen ve Türk Telekom gibi büyük holdinglere; yurt dışı şirket satın almaları, ortaklıklar, birleşmeler, halka arzlar ve borç finansmanı alanlarında stratejik danışmanlık hizmeti ile tanınıyor. Kotan, aynı zamanda KKR, Bridgepoint, Bain, CVC, Advent, Lukoil, Air Liquide, GlaxoSmithKline ve Royal Group of UAE gibi dünya çapında tanınan finansal ve stratejik yatırımcılara da Türkiye'deki şirket devralmaları ve ortaklık süreçlerinde rehberlik etti.

Seminerde, Türkiye’de M&A ve doğrudan yabancı yatırımların 2025-2026 dönemi görünümü, ABD'deki ekonomik politikaların etkileri ve olası küresel dalgalanmalara dair öngörülerini paylaştı.

EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı M. Kaan Özhelvacı M&A süreçlerinin Türk şirketleri için küresel pazarda büyüme ve rekabet avantajı kazanma noktasında nasıl önemli fırsatlar sunduğuna değinerek, “Firmalar için büyüme, rekabet gücünü artırma ve uluslararası pazarlara açılma açısından stratejik fırsatlar sunan birleşmeler, ortaklıklar ve devralmalar; yani M&A, yalnızca finansal büyüklük değil, aynı zamanda kültürel ve vizyoner bir dönüşüm başlatır. Bu süreçler, şirketlerin sadece büyümelerini değil, aynı zamanda doğru strateji ve vizyonla güçlenmelerini sağlar” dedi. Özhelvacı, genç iş insanlarının M&A süreçlerine katılımının, sadece finansal değil, aynı zamanda yönetsel ve vizyoner gelişim için fırsatlar sunduğunu vurgulayarak, “Bu süreçler, kurumsallaşma yolculuklarını hızlandırarak, işlerimizi uluslararası boyuta taşıyabilir. Ayrıca, yatırımcıların ve potansiyel ortakların beklentilerini anlama becerisi, bir girişimci için paha biçilemez bir avantajdır” dedi.

Kotan: Hukuk yönü kötü Rusya 160 milyar dolar sermaye çekiyor

Nafiz Kerim Kotan ise, seminerde 30 yıl boyunca 70 şirketin el değiştirmesine danışmanlık yaparak Türkiye’ye 18 milyar dolar yabancı yatırımın gelmesine aracılık ettiğini belirtti. Nafiz Kerim Kotan, ekonomik öngörülümün önemine dikkat çekerek, “Son on yıldır Türkiye’de olumsuz anlamda yaşanmayan hiçbir şey kalmadı. Dolayısıyla son dönemde yaşananların, şirket satın alma anlamında yabancıların Türkiye’ye mevcut ilgisini azaltmayacağını düşünüyorum. Çünkü zaten yabancı yatırımcı Türkiye’ye gelirken en az 20 yıllık bir plan çerçevesinde düşünüyor. Hukuk devleti kriterleri açısından Türkiye’den çok daha kötü durumdaki Rusya, senede 160 milyar dolar yabancı sermaye çekiyor. Çünkü yabancı yatırımcının asıl baktığı husus, ülkenin makroekonomik öngörülebilirliği. Dolayısıyla biz Türkiye olarak risk primimizi mümkün olan en düşük seviyede tutmalıyız. Rezerv seviyesindeki ani değişimler, makroekonomik öngörülebilirliği olumsuz etkiliyor” dedi.

Şimşek dünyaya olumlu tablo çiziyor

Kotan, Türkiye’nin Mehmet Şimşek ile dünyaya olumlu bir tablo çizdiğine de vurgu yaptığı konuşmasında, “İhracatçı kur politikasından zarar görse de makroekonomik görünümde bir iyileşme var. Ancak yatırımcı, bu makroekonomik iyileşmede bir tutarlılık, sürdürülebilirlik ve güvenilirlik görmek istiyor. Türkiye ‘ben yeni bir sayfa açıyorum’ diyor, ama yabancı yatırımcı ‘Ben eski defterleri hatırlıyorum, sen önce onları temizle’ diyor. İyileşen görünüme rağmen yabancı yatırımcının hemen gelmemesinin belli başlı sebepleri var. Birincisi jeopolitik risk algısı; bizim avantaj gibi gördüğümüz jeopolitik avantajlar, yabancı yatırımcı tarafından risk olarak algılanabiliyor. İkincisi, güven zamanlaması; yapısal dönüşüm mesajlarının piyasa tarafından hemen değerlenmesini bekliyoruz, ama yabancı yatırımcının bir hafızası var ve son beş yılı hatırlıyor. Üçüncüsü ise istikrarlı politikaya olan inanç beklentisi” değerlendirmesi yaptı.

Muhabir: Cemil Cahit SARAÇOĞLU