Bir grup gazeteci ile bir araya gelen Yılmaz, Türkiye’de madencilik sektörünün kamuoyunda çevre şartlarını ‘rant uğruna’ talan ettikleri yönündeki iddiaların madencilik sektöründeki işletmeleri de rahatsız ettiğini dile getirdi. Bu iddiaların önüne geçilmesi için dernek olarak yabancı denetim kuruluşlarınca işletmelerin çalıştıkları bölgelerde denetlenmesi önerisini dile getirdiklerini kaydeden Yılmaz “Yerli ve yabancı uzmanlar karışık bir ekip olması gerekiyor. Bu işin önderliğini dünyada ABD, Kanada, Avustralya yapıyor, şimdilerde Çin ve Rusya’da oyunun içinde. Bu ülkelerle uluslararası heyetler oluşturmak mümkün, sadece bunu yönetim ve finansal açıdan yapılandırmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Denetim firmasının masraflarının karşılanması konusunda da devletin bir fon oluşturabileceğini dile getiren Yılmaz, “Devlet burada bağımsız denetim kuruluşları ile ilgili bir fon oluşturabilir, oraya şirketler gerekli bütçeyi de ayırır, yönetimi tamamen bakanlıklarda olabilir” değerlendirmesi yaptı.

Yılmaz, ‘Denetim nasıl yapılacak’ şekildeki bir soruyu, “Bu bağımsız heyet şimdi diyelim ki geldi bir madene girdi. Olumsuzluğu tespit etti, tarafsız raporunu yayınlayacak ve bakanlık rapora istinaden doğrudan harekete geçecek. Hatta mümkünse o raporlar kamuoyu ile paylaşılacak. Burada eksiklikler var bunları tamamlayın denilecek maden şirketlerine. Bu bağımsız denetim madencilikte standardın oturmasında en önemli faktör olacak. Burada amaç madenciyi zora sokmak değil felaketleri önlemek olacaktır” sözleriyle yanıtladı. 

‘Dışarıya para vermekten helak olacağız’

Bu sektöre Türkiye’nin çok büyük ihtiyacının olduğunu vurgulayan Yılmaz, 2Bizim ülkemizde bir işletmede kaza olunca direk refleksimiz ‘bütün madenleri kapatalım’ oluyor. Refleks ve reaksiyonlarımız çok duygusal. Sektörle ilgili iyi şeyler düşünüp yapmamız lazım yoksa halimiz harap olacak. Dışarıya para vermekten helak olacağız” değerlendirmesi yaparak şöyle devam etti: “Avrupa’daki kömür rezervlerini tüketmiş bitirmişler. Onun için karbonu daha rahat kullanıyorlar. Biz de 20 milyar ton kömür var, bunun yarısı üretilebilir olsa 10 milyar ton eder. İşte bizim bunu çıkarmamız lazım, ama doğayla dost insanlarla barışık bir şekilde bunu yapmalıyız.”

Yeni dönemde TMD olarak bakanlıkla da yaptıkları istişarelere de değinen Yılmaz, “İstişarelerde prensip ne diye tartışıyoruz” dedi. TMD’nin taleplerinin temelinde OVP’de madencilikle ilgili verilmiş 3 maddenin işletilmesi olduğunu ifade eden Yılmaz, “Biri stratejik anlamda madenciliğin ekonomi içerisindeki yerinin belirlenmesi. İkincisi artık madencilik sektörünün tek elden koordine edilmesi lazım. Çevre Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, iş güvenliği kapsamında Çalışma Bakanlığı, Enerji Bakanlığı hepsi bir taraftan çekiyor. Hiçbirinin de birbiri ile koordinasyonu yok. Bakanlık şu an yeni maden kanunu üzerinde çalışıyor. Maden kanunu ile tek elden koordinasyon sağlanabilirse memnun olacağız. Üçüncüsü de denetim mekanizması” ifadelerini kullandı.

Dünya Altın Konseyi yanıldı 

Dünya Altın Konseyi ve dünyadaki bütün analist enstitülerin altının 2024 yılı aralık ayında ons fiyatının 2 bin 700 dolara yaklaşacağını öngördüklerini anlatan Yılmaz, “Biz daha şu anda kasım ayı başındayız altının 2 bin 798 dolarları gördü. Dolayısıyla yıl sonu beklentisi kırılıp geçildi. Normalde 2025 yılı ilk çeyreğinde 3 bini test edeceği tahmin edilirken şimdi yapılan güncellemelerde 2024 yılı sonundan öncede 3 bin doları test edebileceğini 2025 yılında beklenen ortalamaya etki edecek olan hafif gevşemenin ise 2025 yılının ikinci yarısında sonraya kalacağını veya 2026 yılını bulacağını öngörüyorlar” diye konuştu.

Bütün bunların temel sebebinin ise ABD’deki belirsizlik olduğunu kaydeden TMD Başkanı Mehmet Yılmaz, “Çünkü ABD ekonomisindeki her türlü belirsizlik dolarla alınıp satıldığı için altında ons fiyatında dalgalanmalara sebep oluyor. İkinci konu bütün bunların hepsine Türkiye olarak baktığımızda Türkiye’de altına yatırım yapmak çok daha fazla. Ons başına fiyat artıyor. İkincisi doların üstüne basılmış fren kalktığında dolarında arttığını düşündüğünüzde TL tarafındaki gram altın fiyatını hem onstan gelen hem de TL’nin solar karşısındaki muhtemel faiz düşüşlerini düşündüğümüz zaman altının daha da ileriye gideceği artık kuvvetle muhtemel. Türkiye’de altına yatırım yapmak en kötüsü ile para kaybettirmez ama büyük ihtimalle de kazandırır” değerlendirmesi yaptı.

Muhabir: Cemil Cahit SARAÇOĞLU