Nursel DİLEK MANAVBAŞI
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Genel Başkan Yardımcısı ve Dışişleri eski Bakanı Şükrü Sina Gürel ile birlikte parti genel merkezinde gündemdeki gelişmelere ilişkin basın toplantısı düzenledi. Parti genel merkezinde yapılan toplantıda konuşan eski Dışişleri Bakanı Gürel, Filistin-İsrail savaşına ilişkin savaşın yayılma olasılığı üzerinde durdu. Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Sina Gürel, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına ilişkin “Filistin sorunu bir insanlık sorunu haline gelmiştir; ama Türkiye’nin bir milli sorunu değildir. Bizim önümüzde acil milli sorunlar vardır. Bu hükümetin dikkatini bunlara çevirmesi gerekir. Ayrıca tabii ki bu savaşın, çatışmanın yayılma olasılığı da vardır. Dolayısıyla Türkiye’yi yönetenlerin bu konuda da şimdiden tedbirli olması gerekir” dedi. İsrail’in başlıca amacının etnik temizlik yapa yapa Filistinlileri topraklarından çıkarmak olduğunu kaydeden Gürel, “Şimdi iki milyondan fazla Filistinli’yi ya buradan bir şekilde dışarıya çıkartmak isteyecekler ya da büyük bir katliama girişecekler. Bu arada buradan barış içinde bunların çıkartılmasının önündeki engel bir yandan Ürdün’ün bir yandan da başta Mısır’ın bu konuda hevesli olmaması. Ben daha kötü şeyler olur diye bekliyorum. Umarım olmaz” şeklinde konuştu.

“İSRAİL SAVAŞI ORTA ÇAĞ’A GERİ DÖNÜŞTÜR”

Dışişleri eski bakanı Gürel, İsrail’in hiçbir uluslararası hukuk kuralı tanımadığını, hiçbir savaş hukuku dahi gözetmediğine dikkat çekti. ‘İki milyon küsur insanı bir bölgeye hapsedip, onları aç susuz bırakarak katletmeye başlayan bir İsrail’le karşı karşıyayız.’ diyen Gürel, bunun Orta Çağ’daki kuşatma yöntemi olduğunu ifade etti: “Anlaşılan yeniden Orta Çağ’a dönüyoruz. Ve bu arada tabi onları kayıtsız, koşulsuz destekleyen ve hiçbir şekilde biraz durup düşünmeyi tavsiye bile etmeyen, bırakın ateşkesi, Batılı birtakım devletlerle Batı uygarlığının yalnız ayağına değil beynine ve kalbine sıkıyorlar. Bunu niye böyle söylüyorum? Çünkü bizim bildiğimiz Batı uygarlığının temelinde yaratıcı düşünce, bu düşüncenin özgürce ifade edilmesi temel bir gerekliliktir. Bu tabi Ukrayna savaşıyla beraber de başladı. Yalnız Rus vatandaşlarını, Rus devletiyle daha bağlantılı vatandaşlarını değil Rusların aynı zamanda edebiyatını, müziğini reddetmeye kadar gitti. Batı’da Dostoyevski, Tolstoy edebiyat müfredatından çıkartıldı.  Rusça olan her kitap kütüphanelerden atılmaya başladı. Bu aslında Hitler’in kitap yakma eyleminden farklı bir şey değildir. Kayıtsız, koşulsuz neredeyse soykırıma varmak üzere olan bu İsrail saldırganlığını destekleyen Batılılar, aynı zamanda da kendi ülkelerinde buna karşı birtakım
eylemleri, buna karşı düşünce ifade edilmesini kısıtlıyorlar. Bu Batı uygarlığının temellerine dinamit koymaktır ve Orta Çağ’a geri dönüştür.”

İSRAİL DAHA ÖNCEDE HASTANE BOMBALADI

Gazze’de İsrail’in bombaladığı el- Ehli Baptist hastanesine yönelik saldırıyı değerlendiren Gürel, İsrail’in tavrında bir değişiklik olmadığını daha önce de hastane
bombaladığını öne sürdü. Bu saldırının uluslararası kamuoyunda başka türlü bir etki yarattığını dile getirdi: “Fütursuzca sivil insanları hedef gözetmeden, bombalaması ve bir soykırıma varan neredeyse bir hareket içerisinde olması aslında hastane bombalamasıyla bir nitelik değişikliği kazanmamıştır. Ama bu uluslararası kamuoyunda başka türlü bir etki yaratmıştır. İsrail’in bu tutumu aslında yeni de değildir. İsrail zaten kendisini uluslararası hukukun üzerinde görerek ve böyle davranarak sürekli bir etnik temizlikle genişleyerek Filistin topraklarında bugüne gelmiştir. İsrail’in kendisinin üzerine saydığı uluslararası kurumlar arasında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de vardır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1967 sınırlarına dönülmesine ilişkin açık kararları var. Hiçbir şekilde Filistinlilerin toprakları üzerinde yerleşim yerleri kurmaya girişmesinin önünde engel olan kararları vardı. Ama bunlar hiçe sayılmaktadır.  İsrail, başta ABD olmak üzere Batı’nın desteği olmasa bütün bunları yapabilecek durumda değildir.”

Editör: Sezer Ç.