Muğla’nın Marmaris ilçesindeki bir otelde 6-8 Ekim tarihlerinde, 3. Anadolu Buluşması Yerel Medya Çalıştayı gerçekleştirildi. Farklı gazetecilerin konuşmacı olarak katıldığı çalıştayda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da bir konuşma yaptı. Anadolu Buluşması Yerel Medya Çalıştayının geleneksel hale geldiğini söyleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, aykırı fikirlere ihtiyaç duyulduğunun altını çizerek “İnsanların düşünceleri nedeniyle tutuklanıp, gözaltına alınmaları 21'inc yüzyıl Türkiye’sine yakışmıyor. Aslında bizim aykırı fikirlere ihtiyacımız var. Korkmamak, çekinmemek gerekir. Farklı düşündü diye hapse atılan, gözaltına alınan gazetecileri görüyoruz. Gazi Mustafa Kemal elinde gazetesi ile 'Basın milletin müşterek sesidir' diyor. Acaba basın bugün bu konumda mı? Bütün medya mensuplarının bunu sorgulaması lazım. Sağlıklı eleştiriye siyasetçi ihtiyaç duyar. Siyasetçi yoğun ortamda yaptığı hataları fark edemeyebilir" dedi.

Demokrasinin ana aktörlerinin yasama, yargı ve yürütme olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Gelişmiş demokrasilerde dördüncü ayak medyadır. Yasama, yargı ve yürütmenin bizdeki halini biliyorsunuz. Medyanın içinde bulunduğu pozisyon da iç açıcı değil. Farklı siyasi görüşlerimiz olsa da ortaklaşmalıyız. Demokrasi, insan hakları, adalet konularında ortaklaşmalıyız. Yolsuzluk yapanlar el üstünde taşınırken, yolsuzluktan söz edenlere 'Başka konu mu bulamadın' deniliyor. Hepimizin sorumluluğu var. Medyanınki benden de fazla. Ortaklaştığımız konuları büyütürsek, siyaset kurumunun yanlışlarını ortaya çıkarırsak, siyasetçinin akıllı adımlar atmasını sağlamış oluruz. Demokrasilerde bu görev medyaya düşüyor. Medya yasama, yürütme ve yargıyı da denetleyen, haksızlıkları geniş kitlelere duyuran bir organdır" diye konuştu.

'GÜNLÜK GAZETELERDEN TASARRUF'

Anayasada 'Basın hürdür, sansür edilemez' ifadesinin bulunduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, basımevi kurmanın izin alma ve mali teminat alma şartına bağlanamayacağına dikkat çekti. Anayasanın bu güvenceyi verdiğini ifade eden Kemal Kılıçdaroğlu “Özgürlükleri sınırlayacak tedbirleri devlet kapatır. Anayasa, 'Devlet özgürlük alanlarını büyütmek zorundadır' diyor. Haksızlığa uğradığımızda bu maddeyi dillendirmiyoruz" diye konuştu.

Yerel medyanın ekonomik sorunlarla karşılaştığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Sizinle ilgili tasarruf genelgesi çıkardılar. Buna göre kamu kurum ve kuruluşlarına, basını izlemeyle ilgili birimleri, kütüphane dokümantasyon merkezleri hariç günlük gazete alınmayacak, yayınlara abone olunamayacak. Bula bula bu tasarrufu mu buldunuz? Tam tersine belediye başkanı o gazeteyi alıp görmeli, benimle ilgili bir eleştiri var mı, diye bakmalı. Bunun neresi tasarruf? Medyaya düşman olan bir siyasal iktidarı desteklemeyin. Sonunda çekilen sizin ipiniz oluyor. Medyaya düşmanlık olur mu? Medya özgürce yayın yapar. Siz ne kadar kapanırsanız baskıcı yönetim o kadar güçlenir."

'MEDYA İLE HALK ARASINDA GÜVEN EROZYONU'

Gazetecilerin basın ilan kurumu ve radyo televizyon üs kurulu gibi kurumlarda görev almaları gerektiğini dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu, basın ilan kurumunun siyasallıktan kurtulması gerektiğini öne sürdü. Siyasi baskının azalması için gazetecilerin mücadelesini vermesini isteyen Kılıçdaroğlu, “Radyo Televizyon Üst Kurulu bakıyor, iktidarı eleştiriyorsa burnundan getiriyor. Öbür tarafa her destek var. İstedikleri yalan haberi de üretebilirler. Hayatımda bu kadar bölünen, bu kadar ayrışan, düşmanlaşan bir medya yapısı hiç görmedim. Oysa bir uyumun olması gerekirdi. Tirajlar 300-400 bin deniyor. Hepsi hikaye. Basın İlan Kurumu soyuluyor. Gerçek tirajlara göre yardım edin. Kamuoyu bu sürece saygı duyabilmeli. Medya ile halk arasındaki ilişkide güven erozyonu var" dedi.

Doğru haberlere erişim yasağının sıklıkla yaşandığını söyleyen CHP’li Kılıçdaroğlu, "Haber doğru. Eleştiriler var. Gidip mahkemeye istediği kararı çıkartıp o habere erişim yasağı getiriliyor. Yargı kararıyla yolsuzlukların üstü örtülüyor. Etik değerlere aykırı yapılanlara karşı mücadele ederek güçlü olursunuz. Parçalanan medya iktidarların işine gelir. Türkiye’de bu dram yaşanıyor" diye konuştu.

'KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMUNA ŞİKAYET ETTİK'

Kamu ilanlarının belli yayın organlarına verildiğini öne süren Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

"Belli gazetelere tam sayfa ilan veriliyor. Bazılarına hiç verilmiyor. Benim, sizin vergilerinizle bu kamu kurumları ayakta. Orada çalışanların da maaşlarını bizler veriyoruz. Kamu bankası nasıl oluyor da belli kanalları ve gazeteleri destekliyor? Bir taraf otomatik olarak cezalandırılıyor. Buna itiraz ediyorum. Biz itirazla kalmadık, Kamu Denetçiliği Kurumu'na başvurduk. Bu kanunun amacı kamu hizmetlerinin işleyişinde bağımsız ve etkin bir şikayet mekanizması oluşturmak suretiyle idarenin her türlü tutum ve davranışlarını insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde incelemektir. Kamu bankaları sadece belli devlet kanallarına ilan veriyor. 'Reytinglere bakılsın' dedik, şikayette bulunduk. 'Bu bizim alanımıza girmiyor' dediler. O zaman sizin alanınız ne? Siz oraya ballı maaşlar almak için mi oturdunuz? Saray bizi eleştirir mi, bizi görevden alırlar mı diye düşünüyorlar. Belli gazetelere ilan verip, diğerlerini hiç görmüyorsa ben de itiraz edeceğim. Siz de edeceksiniz. Ediyorsanız da sesiniz gür çıkmıyor. TRT kamu yayıncılığı yapıyor. Vicdan sahibi olanlara soruyorum; 'TRT tarafsız yayın yapıyor mu' Onu da şikayet ettik. Mahkeme ne zaman sonuçlanır bilmem. Korkunun egemen olduğu bir iklimde düşünceyi ifade özgürlüğü olmaz."

'TEYİT MEKANİZMASI OLUŞTURULMALI'

Büyük kentlerde oluşan yaygın medya gruplarında çalışanların sendikalaşmasından yana olduğunu kaydeden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Sendika olmalı ki haberi yazan patronun baskısında kalmasın. Eğer medya mensubu arkadaşınız, baskı altında haberini değiştirirse ortada ciddi sorun var demektir. Ücretsiz kamu spotları yayınlanıyor. Niye ücretsiz? Kamu spotu yayınlıyorsanız parasını vereceksiniz. Kamu spotu altında reklam yapıp, parasını ödemiyorlar. Ayrıca haberlerin doğruluğu açısından teyit mekanizmasına ihtiyaç var. Medya mensuplarının bir araya gelip, sağlıklı haberi doğrulama merkezi oluşturmasını isterim. Baskı karşısında haberin kaldırılmasına karşı merkezin toplanıp bunu ele alması lazım. Baskı altında kalan gazeteye böyle destek olunur. Haberin doğru olduğunu kamuoyuna duyururlar" ifadelerini kullandı. 

Belediye meclislerinin aldığı kararların yerel gazetelerde ilan edilmesi gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu, "Belde halkı için alınan kararlar yayınlanmalı. Belediye meclisinin hangi kararları aldığını belde halkı medya aracılığıyla denetlemiş olur. Halkın bilgilenmesi ve yerel medyanın korunması açısından bu gerekli" diye konuştu. İletişim Başkanlığı Kurumu'nu da sert sözlerle eleştiren Kılıçdaroğlu, "İletişim Başkanlığı size basın kartı veriyor. Basın kartını verecek olan basın mensupları olmalı. Kimin gazeteci olup olmadığına kamu nasıl karar verecek? Bunu en iyi siz bilirsiniz. Basın kartını kamunun da içinde olduğu ağırlığını medya mensuplarının oluşturduğu bir kurul vermeli" dedi. 

Konuşmasında en sık eleştirilen siyasetçilerden biri olduğunu söyleyen CHP'li Kılıçdaroğlu, "Genel başkanlar içinde en sert eleştirilen benim. Bundan çekinmedim. Hepsine saygı duydum. Ama yalan haber doğru değil. Sırf eleştireceğim diye hakaret doğru değil. Bazen bir cümle tüm eleştirilerin odak noktası olur. Etik değerler olması lazım. Evrensel standartlara uyulması gerekir" diye konuştu. Son olarak medyadan umutlu olduğunu dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu, basının milletin ortak sesi olduğunu söyleyerek sözlerini tamamladı. Çalıştay basın meslek örgütleri başkanlarının konuşmalarıyla devam etti. 

Kaynak: DHA