Türkiye’de çocuklarda internet kullanımı, 2021 yılında yüzde 82,7 iken 2024 yılında yüzde 91,3 oldu. Sosyal medya kullanımı ise yüzde 66,1’lere ulaştı. Hem ülkemizde hem de dünya genelinde çocukların sosyal medya kullanımına yönelik endişeler devam etse de bu duruma farklı bir bakış açısı sunan Eğitimci/Araştırmacı Yazar Özlem Akşit, “Çocuklarının elinden telefonu, önlerinden bilgisayarı alan, engelleyen korumacı anne babalar bu konuyu bir daha değerlendirmeliler. Çocuklarımıza bu alanda üst düzey yetenekler kazandırıp, teknolojiye hakim ve kontrol edebilen disiplin sahibi, prensipli bireyler olmayı öğretmeliyiz. Hızla evrimleşen dünya teknolojisini kendi avantajımıza çevirmeliyiz” dedi. Günümüz dünyasında dijitalleşmenin kaçınılmaz olduğunu belirten Akşit, “Bu yarışa katılmayanlar silinip gitmek zorunda kalıyor. Ya sistemin önemli, öne çıkan bir ismi olacaksınız ya da edilgen bir tüketici kitlesi olmaya boyun eğeceksiniz. Karar verelim: Efendi mi olacağız köle mi?” görüşlerine yer verdi.

·         Günümüzde herkes tarafından çokça dile getirilen “vahşi kapitalizm”den ne anlamalıyız?

Amerikalı toplum kuramcısı George Ritzer “Toplumun Mcdonaldlaştırılması” adlı kitabında, Mcdonald’s teriminin basit, işlevsel, modüler yiyecekler, parlak renklerle düzenlenmiş ışıltılı mekanlar tek örnek giysili genç çalışanlar mama sandalyesine kadar her ayrıntının düşünüldüğü tertemiz fastfood dünyasının ötesinde aslında “Toplama kampı” modelinden ilham alınarak bütün dünyayı “Batı akılcılığının demir kafesi” içine hapseden toplumsal, ekonomik ve kültürel bir sistem olduğunun altını çiziyor. Bu kavram sadece bir hamburger tüketim çılgınlığı ile de başlamadı üstelik. Kapitalizmin dünyaya kendini kabul ettirdiği ilk günden beri sistemin toplumları sarsan gücü insanı zamanı mekanı ihtiyaç ve istekleri yönetmeyi sürdürüyor. Kapitalizmin “vahşiliği” de burada devreye giriyor. Teknoloji bir ürünü bir markayı yaratıyor, hızlı şekilde ortaya çıkan başka bir ürün onu neredeyse gömüyor ve öne çıkıyor. Tüketicilere bir ürün tavsiye edilmiyor, bu ürün ona dayatılıyor. Evimize giren ilk televizyon ve telefondan beri bu böyle ve mutfak araçları yiyecek endüstrisi de dahil dalga dalga her alana hakim durumda.

Son Sayfa Röp (3)-5

·         Sosyal medya platformları bu sisteme ne şekilde hizmet ediyor?

Instagram, Youtube, Tik tok ve Facebook gibi internet paylaşım siteleri ürünlerin online sistem üzerinden izlenme, tanıtım ve tüketimi konusunda en önemli güç halinde ezici varlıklarını gösteriyorlar. Bu geçici bir trende de benzemiyor sürekli bireyi içine alan ve ister istemez bu dev akışın içinde sizi bir yere konumlandıran bir gidişat. Öyle ki bir fenomen çıkıyor yüzlerce çikolata içinde bir “Dubai çikolatası” uyduruyor ve milyon takibe ulaşınca neredeyse tüm firmalar topluluklar bunun peşinden gidiyor. Buna da mecburlar çünkü satış rekorları kırıyor. Arz ve talebe göre ayakta kalma tutunma ve kendi gücünü ispatlama mecburiyeti doğuyor. Bu yarışa katılmayanlar silinip gitmek zorunda kalıyor; çünkü insanlar baş döndürücü şekilde hızla yeni ve daha yeni olanı takip ediyorlar. Ya sistemin önemli öne çıkan bir ismi olacaksınız ya da gücü elinde tutanların ürettiklerini tüketen sessiz, edilgen bir tüketici kitlesi olmaya boyun eğeceksiniz.

“BİLİNÇLİ BİR ÖZGÜRLÜK KAZANILMALI”

·         Özellikler çocuk ve gençleri, teknoloji ve dijital kullanımından soyutlamak mümkün görülmüyor. Doğru teknoloji kullanmanın kriterleri ne olmalı?

Çocuklarının elinden telefonu, önlerinden bilgisayarı alan, engelleyen korumacı anne babalar bu konuyu bir daha değerlendirmeliler. Çocuklarımıza bu alanda üst düzey yetenekler kazandırıp, teknolojiye hakim ve kontrol edebilen disiplin sahibi, prensipli bireyler olmayı öğretmeliyiz. Bu konudaki özgürlük tanımının iyi bir şekilde irdelenmesi gerekiyor. Özgürlük, her istediğini yapmak ya da sınır tanımamak değildir. Sınırlarımızı çizerken bilinçli hareket etmektir. Yani bilinçli bir özgürlük kazanmaktır. Çocuklarımıza bu bilinci kazandıramazsak onları yetenekleri konusunda değil, sizin istediğiniz sınırlarda hareket eden bir robot durumuna sokarsınız. Özgün düşünebilip yenilik yaratamayan, maalesef hızla evrimleşen dünya teknolojisinin instagramlardaki takipçisi, tüketici kölesi olarak tutarsınız.

Son Sayfa Röp (3)-6

·         Ülke olarak dijital çağın neresinde duruyoruz? Bu bağlamda Türkiye gençliğinin dijital konumunu nasıl tanımlıyorsunuz?

Batıdan Uzak Asya’ya küresel üst akıl sahipleri eğitim sistemlerini ince ayarlarla titiz analizlerle nesilleri bu teknolojinin öncüsü olabilecek karakterde yetiştirme kararlılığında ilerliyorlar. Kendi toplumlarında var olacak bireylere nitelik kazandırırken, örneğin Kanada gibi ülkeler nitelikli beyinleri tercih edip ömür boyu vatandaşlık hakları verecekleri insanları özenle seçiyorlar. Bu insanlara da üst düzey konfor sağlayıp sonuna dek beyin gücünden yararlanıyorlar. Küresel üst akıl toplumları üçe ayıralı neredeyse iki yüzyıl oldu. Developed (Gelişmiş) yani tüketimin efendisi ülkeler, developing (Gelişmekte) yani hem kısmen üretici çokça tüketici ülkeler ve underdeveloped (Gelişmenin aşağısında) kalan ülkeler... Yani toprak, kaynak ve imkanlarının nüfuz altında tutulduğu güçsüz toplumlar. Bu sınıflamada yerimizi sorgulamak istemiyorum, bu konuda çok tartışmalar olacaktır. Ben şu soruyu fazlasıyla önemsiyorum: İnstagram, Youtube, Tiktok gibi kanalları fazlasıyla kullanan ülkemizdeki yeni kuşakların “Dijital kişilik profili” ne olmalı ve ne olmak zorunda? Gençler için internet; takipçi kazanmak için bir amaç değil, düşünsel deneyimler kazanabilecek, kişisel gelişimlerine katkı sağlayabilecek, dijital ortamları kendilerine bir avantaja çevirebilecek mecralar haline getirilmeli.

 “YENİ NESİL İŞ KOLLARINA KARŞI ÖNYARGILAR KIRILMALI”

·         Bununla birlikte tüketimin seyri de online ticaret ile yeniden tanımlandı ve gençlere istihdam olabilecek yeni alanlar açıldı. Gençleri bu alana yönlendirmek için ailelere yönelik tavsiyeleriniz ne olur?

Varlığı ve ortaya çıkış sebepleri tartışmasız belli olan Kovid kabusu ve toplumların maruz kaldığı kapanma süreci tüm dünyayı yeni bir sürece evriltti. Sonuçları ve yıkımlarıyla neredeyse ekonomiden yaşam konforunun şekline kadar yeni bir yüzyıl başlattı. Online ticaretin yüz yüze ticaretin çok daha üstüne çıktığı bu yeni dünya düzeninde rekabet alanları da farklı bir surete büründü. Şimdi gençler siber dünyanın tüm sınırları aştığı ve zorladığı bu baş döndürücü alanda efendi olabilmek için teknolojinin her alanında daha etkin ve güçlü olabilmek zorundalar. Ama hala bir sorun var. Aileler tam olarak bir şeyin bilincine varamadılar. Teknolojiyi çocuklarını esir alan, okumaktan ve ders çalışmaktan alıkoyan bir eğlence, bir zararlı oyalayıcı olarak görüyorlar. Sınav sistemi dediğimiz hala üstesinden gelemediğimiz bu büyük elemeci eğitim enkazında çocuklarımızın beyinleri; işlerine çok yaramayacak, çoktan seçmeli soru şıklarıyla düşünmeye ve hacimsizliğe zorlanıyor. Mantık, analitik düşünme becerileri yok oluyor. Sınavları kazanıp diploma alsalar bile, girmeye zorlandıkları meslek alanında yer bulamayan, üzerine yıllarca maddi yatırım ve fedakarlıklar yapılmış çocuklarımızın ve verimli düşünce gücü ve yetenekleri köreliyor. Oysa çağ başka bir çağ… Diploması olan donanımsız değil, nitelikli iş gücü olan yaratıcı ve düşünce gücü yüksek beyinler önemli. Bu bağlamda ailelere; online ticaret uzmanlığı, yapay zeka mühendisliği, robotik mühendisliği, yazılım geliştiriciliği, siber güvenlik uzmanlığı, dijital içerik üreticiliği gibi yeni iş kollarının gençler için gelecek vadettiği açık ve net şekilde anlatılmalı. Dijital mecralarda yapılabilecek yeni nesil iş kollarına karşı önyargıları tamamen kırılmalıdır.

“DİJİTAL MEDYA OKURYAZARLIĞI ZORUNLULUK HALİNE GELDİ”

·         Dijital medya okuryazarlığının ailelerde bu bilincin artmasındaki rolü ne?

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin sunduğu avantajlardan en etkili şekilde yararlanabilmek ve bu teknolojileri kullanırken karşı karşıya kalınabilecek riskleri azaltmak için dijital medya okuryazarlığı becerisine sahip olmak gerekiyor. Dijital medya okuryazarlığı konusunda anne ve babaların eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi, medya okuryazarlığı eğitiminin önemli bir ayağını oluşturmaktadır. Günümüzde her yaşta aile bireyinin, dijital teknolojiler ile ilişkilerinde sosyal ve bireysel bir takım problemler, riskler yaşamamaları adına bilinçli bir medya okuryazarı olması bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Dijital okuryazarlık, iletişim teknolojilerinin olumlu özelliklerini geliştirerek, olumsuz taraflarını en aza indirmeyi amaçlar. Dijital medya ortamlarındaki sorunlar ve kullanım riskleri konusunda uzmanlar önemli tartışmalar yürütmekte bu konuda nitelikli bir dijital medya okuryazarlığı, içinde bulunduğumuz çağın olmazsa olmazları arasında önerilmektedir. Bu çerçevede dijital medyanın aile ilişkileri ve çocuk gelişimine etkileri, dijital okuryazar anne ve baba olmanın özellikle çocuk eğitimine sağlayacağı katkılar günümüz çağında göz ardı edilemez.

Kaynak: BAŞKENT GAZETESİ-TOLGA ALCA