Jeotermal kaynak potansiyelinde Avrupa’nın birinci, dünyanın dördüncü ülkesi olan Türkiye, tamamıyla yerli ve yenilenebilir olan bu kaynaktan daha fazla yararlanmak istiyor.
17 Ekim Dünya Jeotermal Günü nedeniyle değerlendirmelerde bulunan Kındap, bu potansiyele rağmen elektrik enerjisi, seracılık uygulamaları, konut ısıtması ve termal turizm başlıklarında sadece 7 bin MW seviyesinde bir kullanım olduğunu kaydetti. Kındap, “Bu dev potansiyele rağmen elektrik enerjisi, seracılık uygulamaları, konut ısıtması ve termal turizm başlıklarında sadece 7 bin MW seviyesinde bir kullanımımız var. Bu seviye potansiyelimizin yaklaşık yüzde 11’ine karşılık geliyor. Türk jeotermal enerji sektörü olarak ülkemizin bu sonsuz varlıktan çok daha fazla yararlanması ve değer yaratması için çalışıyoruz” dedi.
2025’te anahtar jeotermalde
Kındap, Türkiye’nin ‘2053 Net Sıfır’ vizyonunun gerçekleşmesine katkı sağlayacak en temel enerji kaynakları arasında jeotermalin önemli bir yeri olduğunu da belirtti. Kındap, şöyle devam etti:
“Jeotermal, çok farklı kullanım alanlarında değer yaratma özelliği ile diğer yenilenebilir kaynaklara göre belirgin farklılıklar gösteriyor. Türkiye’nin ucuz, sağlıklı ve erişilebilir gıda üretiminde jeotermal kaynaklar hayati işlev yükleniyor. Bu kapsamda Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından Türkiye genelinde 42 ilde belirlenen 61 Organize Tarım Bölgesi (OTB) kurulması kararını destekliyoruz. Bu bölgelerin jeotermal kaynaklarla entegre olması büyük önem taşıyor. Dünyanın en bereketli topraklarına ve iklimine sahip ülkemizin, tarımsal üretimi ve ihracatı potansiyelinin çok altında. Bu potansiyeli görünür kılmanın anahtarı da jeotermal kaynaklarımızda. Nevşehir’in Kozaklı ilçesinde, Afyon Sandıklı’da, Ağrı’nın 1925 metre rakımlı ilçesi Diyadin’de eksi 35 derecede domates üretilebiliyor ve bu üretim Antalya’da üretilen domatesten daha rekabetçi fiyata sahip. Bu örneklerdeki verimlilik ve rekolte seviyesi ise dünyada söz sahibi olan ülkeler ile rahatlıkla yarışabilecek seviyede.”