Zehra ŞAHİNDOKUYUCU

Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Nurten Saydan, TEİS Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, bazı ilaç firmalarının eczacılar üzerinden SGK'ye yapmayı taahhüt ettiği kamu kurum iskontolarını uygulamaması nedeniyle yaşanan sorunlara dikkat çekti. Saydan, söz konusu  iskontoların Sağlık Uygulama Tebliği ve SGK kapsamındaki hak sahiplerinin reçetelerinin karşılanmasına ilişkin protokoller çerçevesinde düzenlendiğine ve yasal bir tahahhüt olduğunu belirterek, "Eczacılar da vatandaşlar da bazı ilaç firmalarınca uygulanmayan kamu kurum iskontoları altında eziliyor. Eczaneler bu sebeple haksız yere zarara uğratılıyor, ilaca ulaşamayan vatandaşlar da mağdur oluyor" diye konuştu. Saydan konuya işkin şunları söyledi: “Sosyal Güvenlik Kurumu ile anlaşmalı Eczanelerimiz, ilaç firmalarının eczacılar üzerinden SGK’ya yapmayı taahhüt edip uygulamadığı Kamu Kurum İskontoları nedeniyle SGK reçetelerini karşılarken mağdur ediliyor. Söz konusu iskontolar, Sağlık Uygulama Tebliği ve Sosyal Güvenlik Kurumu Kapsamındaki hak sahiplerinin reçetelerinin karşılanmasına ilişkin protokoller çerçevesinde düzenlenmiş olmasına rağmen, ilaç firmalarınca uygulanmayarak eczanelerimiz haksız yere zarara uğratılmakta, ilaca ulaşamayan vatandaşlarımız da mağdur olmaktadır. İlaç firmalarının bu iskontoları uygulamamaları veya her ilaç için kendilerince kurgulanmış sistemler üzerinden ayrı ayrı kayıt ve bildirim talep ederek en erken bir ay sonra geri ödeme yapmaları büyük bir hak kaybı ve mağduriyet yaratarak eczacıların ciddi anlamda zarara uğramasına sebep oluyor. Eczacılarla hiç ilgisi olmayan, aslında eczacıları hiç ilgilendirmeyen bu iskontolar ilaç hizmetimizi aksatır hale gelmiştir. Şöyle ki; bedeli SGK tarafından uygulanan iskontolarla ödenen ilaçlar, yasal mevzuata uymayan ilaç firmalarınca eczanelere “iskontosuz” fatura edilmekte, eczacılar birçok ilaçta “zarar ederek” ilaç tedarikinde zorlanmaktadır. Bu sürdürülebilir bir uygulama değildir! Ülkemizin en büyük kamu kurumlarından olan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun buna engel olup yasal yaptırım uygulamamasına 30.000 eczane eczacısı olarak bir anlam veremiyoruz.”

Eczacıların iskonto sıkıntısından dolayı büyük mağduriyetler yaşadığını aktaran Saydan şu ifadelerde bulundu: “İlaç firmaları, Sosyal Güvenlik Kurumu İlaç Geri Ödeme Yönetmeliği'ne göre yasal taahhütlerini yerine getirmek zorundalar. Bu taahhütler, ilaçların Kamu Kurum İskontolarını firmaların eksiksiz ve hemen uygulamasını içermektedir. Ancak, bazı firmalar bu yükümlülüğü görmezden gelerek bazı ilaçlarda eczacıları depolara kutu başı astronomik farklar ödemek zorunda bırakmakta, bu durum eczacılara ciddi bir ekonomik yük getirdiği gibi daha sonra fatura karşılığı yapılacak geri ödemeyle de eczacılar sanki bu iskonto farkı yüzünden kar elde etmiş gibi vergi ödemek zorunda kalarak katmerli bir şekilde zarara uğratılmaktadır. Eczacılara sunulan bu kaybet-kaybet uygulaması tek sermayesi emeğinin birikimi rafındaki ilacı olan eczacılar için uygulanabilir olmadığı gibi sürdürülebilir de değildir. Hastaları mağdur olmasın diye birkaç aydır kendi cebinden ödeme yaparak ilaç tedarik eden eczanelerin bu yükü taşıması ve hastalara ilacı ulaştırabilmesi artık imkânsız bir hal almış durumdadır. Özellikle pahalı ilaçları kullanan ve hayati hastalığı olan hastalarımızın ilaçsız kalmaması için ekonomik gerçekliğe aykırı bu uygulamanın derhal sonlandırılması gerekmektedir.”

İLAÇ FİRMALARININ HUKUKA AYKIRI UYGULAMALARINA KARŞI SGK’YI HAREKETE GEÇMEYE ÇAĞIRIYORUZ!

Saydan, SGK’ya çağrıda bulunarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Daha önce Sendika olarak defalarca ilettiğimiz bu sorun Kurum tarafından hala düzeltilmediği gibi her geçen gün Kamu Kurum İskontosu (KKİ) ‘nu uygulamayan veya eksik uygulayan firmaların sayısı ne yazık ki artmakta, eczanelerin dolayısıyla da hastaların bu ilaçlara ulaşımında ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Bazı ilaç firmalarının mevzuata aykırı bu tür uygulamaları için bir kez daha Sosyal Güvenlik Kurumu'nu söz konusu firmalara karşı yasal yaptırımlar uygulamaya ve eczanelerimizi ve hastaları mağdur eden bu tip sorunlara karşı acil çözüm bulup uygulamaya davet ediyoruz.”

Firmaların kamu kurum iskontosu uygulamadığı ilaçların listesini paylaşarak, içerisinde tüp bebek ilaçlarının da bulunduğunu aktaran Saydan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hastaları mağdur olmasın diye birkaç aydır kendi cebinden ödeme yaparak ilaç tedarik eden eczanelerin bu yükü taşıması ve hastalara ilacı ulaştırabilmesi artık imkansız bir hal almıştır. Özellikle pahalı ilaçları kullanan ve hayati hastalığı olan hastalarımızın ilaçsız kalmaması için ekonomik gerçekliğe aykırı bu uygulamanın derhal sonlandırılması gerekmektedir. İlaç firmalarının hukuka aykırı uygulamalarına karşı SGK'yi harekete geçmeye çağırıyoruz."

 AŞI İLE HASTALIKLARA “DUR” DİYELİM

Aşıların önemine dikkat çeken Saydan, “Günümüzde aşı teknolojisi sayesinde, yüzyıllar boyunca insanlığın kâbusu haline gelen mikropların yol açtığı enfeksiyonların ve bulaşıcı hastalıkların büyük çoğunluğu önlenebiliyor. Ülkemizde aşı üretimi için ilk çalışmalar Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlamıştır. İstanbul’a gönderilen bir İngiltere büyükelçisinin eşi olan Leydi Mary Montagu, 1717-1721 yılları arasında ülkesine yazdığı mektuplarda İstanbul’da çiçek hastalığına karşı “aşı” denilen bir şey yapıldığını hayretle bildirmektedir. Bu mektup ülkemizde aşı uygulamasına ilişkin ulaşılmış en eski belgedir. Çiçek, veba, kolera, difteri, kızıl… Milyonlarca insanın hayatını kaybettiği salgın hastalıklar, aşı sayesinde tarihten silindi ya da kontrol altına alındı. Aşılar, belirli bir hastalığa yakalanmadan önce kişilere ulaşıp onların hastalıklara bağışıklık kazanmalarını sağlamak amacıyla verilir. Vücutta savunma mekanizmasını uyararak, hastalık etkenini tanıyan ve bu etkenle karşılaşıldığında onu yakalayıp yok eden koruyucu maddelerin (antikorlar) oluşmasını sağlarlar. Bu şekilde aşılanan kişi aşılandığı hastalıklara karşı bağışık yani dirençli olur. Oluşan direnç genellikle ömür boyu vücutta kalır ve hastalık etkeni ile karşılaşınca onu etkisiz kılmak için savaşır. Bütün çocuklar doğar doğmaz takvime uygun bir şekilde aşılanmaya başlanmalıdır. Aşılar sadece çocuklar için değildir. Birçok erişkin aşıyla kolaylıkla önlenebilen hastalıklar nedeniyle sakat kalmakta ya da ölmektedir. Bu nedenle her genç, yetişkin ve yaşlı kimse bağışıklamadan yararlanmalıdır. Sadece çocuklar değil bağışık olmayan tüm yetişkinler yaşlarına uygun olarak tetanoz, difteri, grip, pnömokok hastalıklarına karşı aşılanmalıdır. Bazı hastalıklar için risk grubunda kabul edilen erişkinler de sağlık kuruluşlarına başvurarak yapılması gereken aşılar konusunda bilgi edinmeli ve aşılanmalıdır. Hastalıklar açısından riskli ülkelere seyahat edecekler ise bölgenin özelliğine göre gerekli aşıları yaptırmalıdırlar.

Aşıların antibiyotik kullanımını da azalttığını ifade eden Saydan, şunları söyledi: “Enfeksiyonların önlenmesini sağlayan aşılar antibiyotik kullanımının da azalmasını neden oluyor. ABD’de konjuge pnömokok aşısının 2000 yılından itibaren uygulanması sonrasında 2004 yılında yapılan çalışmalarda invazif pnömokok enfeksiyonlarında penisiline dirençli tiplerde yüzde 57, çoklu antibiyotik direncinde ise yüzde 59’luk bir azalma olduğu tespit edildi. Pnömokok aşılaması sayesinde toplam hasta, hasta yatışı, menenjit ve sekelleri (sakatlanma) sayısı düşüyor. Antibiyotik kullanımı ve direnç gelişmesi azalıyor. Böylece sağlıklı nesiller yetişiyor ve sağlık için çok daha az harcama gerçekleştiriliyor.”

HPV AŞISI ÖDEME KAPSAMINA ALINMALI

Rahim ağzı kansere karşı etkili olan HPV aşısının ödeme kapsamına alınması gerektiğini belirten Saydan, “Rahim ağzı kanseri dünyada kadınlar arasında en sık görülen kanser türlerinden biri ve her yıl dünyada 500 binden fazla kadının ölümüne sebep oluyor. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünün açıklamasına göre; Rahim ağzı kanseri, dünyada kadınlarda meme kanseri ve kalın bağırsak kanserinden sonra üçüncü sıklıkta görülürken ülkemizde onuncu sıradadır. Uluslararası verilere göre 2018 yılında ülkemizde yaklaşık 2500 kadına serviks kanseri tanısı koyulmuştur ve yine yaklaşık 1250 kadının sadece bu kanserden öldüğü bilinmektedir. Dünyada iki dakikada bir kadın rahim ağzı kanserinden ölmektedir. Rahim ağzı kanseri aşısı olan tek kanser türü olduğu için bu hastalıktan korunmak için mutlaka aşılanmalı. HPV aşısı kansere karşı en etkili mücadele yöntemlerinden biridir” diye konuştu.

Saydan,  bu sorunlarla birlikte piyasada ilaç bulma sorunun da devam ettiğini de vurguladı.

TEİS Başkan Yardımcısı Burak Kaan Seyrekbasan da iskonto sorunuyla ilgili soru üzerine, net bir cezai yaptırım olmadığı için ilaç firmalarının durumdan istifade ettiğini söyleyen Saydan, firmaların sıkıştığında da "Türkiye'den çekilirim" diyerek yasa dışı uygulamayı sürdürdüğünü belirtti.

Seyrekbasan, piyasada ilaç tedarik sıkıntısı olup olmadığına" ilişkin soru üzerine, şunları kaydetti:

"Yaklaşık 1,5 yıldır ilaç tedarikinde sıkıntılar yaşıyoruz. Çocuk antibiyotikleri gibi bazı ilaçlar hala çok sınırlı sayıda bulunabiliyor. Hastalar eczane eczane dolaşmak zorunda kalabiliyor. Hayati önemi haiz bazı ilaçlarda da tedarik sıkıntıları bulunuyor. Örneğin, kronik bağırsak hastalıklarındaki ilaçlarda sıkıntımız had safhada. İlaçlarını bulamadığı için tedavilerini değiştirmek zorunda kalan hastalar var."

Editör: Ezgi Bardakçı