Son zamanlarda Ankaragücü’nün başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmedi…

Sorun üzerine sorun yaşanıyor. Tam birisi giderilirken başkası devreye giriyor. Gerçek şu ki Başkent ekibi gerçekten buna çok güçlü bir direnç gösterebildi.

Başkanı, Ç.Rize maçında uzatmaların da son anında yenilen gol sonucu hakemi yumruklayınca hem 5 maç seyircisiz oynama cezası aldırdı hem de takımını  başsız bıraktı.

Başkanın en gerekli olduğu zamanda kulübünü yalnız bırakmasının yarattığı handikaplar özellikle teknik heyetin önünü rahatça görebilme, gerçekçi hedefini belirleyebilme adına dört gözle beklediği transfer döneminde gösterdi. Çünkü Faruk Koca, kaynak yaratma konusunda inanılmaz bir yeteneğe sahipti üstelik başkanlar düzeyinde de oldukça etkin bir yere sahipti. İnanıyorum ki o istenmeyen olay gerçekleşmeseydi, Ankaragücü’nün ihtiyacı olan transferler çoktan sahada yerlerini almış ve hatta uyum sorununu da atlatmış olacaklardı.

Bu sezon Süper Ligin üst düzey kadrosuna sahip 2 takımdan biri olan Fenerbahçe deplasmanındaki yenilgisinden sonra yaptığım yorumda, artık işin tehlike bölgesini tamamen kafasından silebileceği maçlara konsantrasyonuna kaldığının altını çizmiştim. Bunun da startı Sivas maçıyla verilecekti…

Ceza maçları da nihayet bu maçla sonlanacaktı. Allah’tan cezalar fazla hasar bırakmadı. Bir tek Trabzon karşısında şanssız bir yenilgi aldı. Hatay ile berabere kaldı. Kasımpaşa ve Karagümrük galibiyetleri ile ayakta kalmasını bildi. Sivas karşısında da hedef, kendi evinde bu kadar olumsuzluklar karşısında bulundukları yer açısından 6 puan değerindeki bu maçtan sonra belirlenecekti. Öncelikle de düşme bölgesiyle aradaki 5 puan farkının artırılmsayla gözler yukarıya doğru çevrile bilinecekti.

Bu düşünceler içinde çıkılan Sivas mücadelesinde arzulanan sonuç maalesef çıkmadı. Her ne kadar bunda Eryaman stadının tarlayı andıran zemini suçlu olarak gösterildiyse de sergilenen futbol ile çıkması da beklenemezdi. Takımın özellikle rakibin de çekingenliği yüzünde baskılı gözükmesine rağmen bunun skora yansıtabilmesi için de pozisyon üretmesi gerekirdi. O kadar zorlamamıza rağmen koca 90+4 dakikada ayıp olmasın diye 2 pozisyoncuk bulabildik. İlki 45.dakikada Pedrinho’ya yakışmayacak vuruşla dağlara taşlara gönderdiği diğeri de 78’de yeni transfer Saponara’nın mükemmel pasında topa dokunamayan Bajıc’indi… Transfer denince de Serie A deneyimli İtalyan futbolcu Riccardo Saponara’nın oyunda kaldığı 32+4 dakikalık sürede iyi bir intiba bıraktığını da rahatlıkla söyleyebiliriz. Yani bizim gibi yaşını almışların dediği gibi “kumaş”ı iyi… 24 Erzicanspor kupa maçının zamanlaması da bu futbolcunun ekibe uyumu konusunda iyi oldu.

Bu arada Sivas maçında yaptığı kritik kurtarışlarla bir puan alınmasında büyük katkısı olan kaleci Bahadır’ı da unutmamak gerekir. Bu puan da fazla küçümsenmemeli… Düşme hattındakilerin de puan kaybetmeleri sonucu 5 puanlık fark korunduğu gibi Sivas’ında başını alıp gitmesi engellendi.

Bence Ankaragücü’nün bu görüntüsüyle ligde Avrupa hedefine ulaşması, aynı amaçta olup ara transferde gücüne güç katanlar yüzünden zor görünüyor… Sarı-lacivertlilerin yapacağı en doğru iş, daha açık deyimiyle kötü rüya görmemek için ligde kendini sağlama almak olmalıdır.

Avrupa’ya gitmek için de “Kupa Bey”i olarak Ziraat Türkiye Kupasında salı günü yapacağı Son 16 turu maçlarında kendini hazırlamalı… Eşleştiği rakibe bakıldığında da en azından çeyrek finale çıkmada zorlanmayacak gibi… Her ne kadar 2. Lig kırmızı grupta zirve mücadelesi veren 24 Erzincanspor’un, 5.turda Adana Demirspor’u penaltı atışları sonucunda elemesiyle adından söz ettirdiyse de 5 kez final oynayan ve kupayı 2 kez müzesine götüren Ankaragücü karşısında fazla şansı olmayacağı görüşündeyim… İnşallah yanılmam.