Son dönemlerde Gençlerbirliği’nde ilk kez değişim, bu kadar olumlu bir gelişime yol açtı.

Yönetim, idari işler dışında varlığını ilk defa teknik kadroda yapılan kan değişimimde hissettirdi. Kariyerine 102 yıllık koca çınarda başlama şansını yakalayan Recep Karatepe, 17 lig maçında vasatın altında bir performans gösterdi. Ancak, ipinin çekilmesine, Kasımpaşa alt yapı karmasına evinde yenilerek kupadan elenmesinden 4 gün sonra bu kez ligde 19.sıraya demir atmış Adanaspor’a 2-0 kaybetmesi neden oldu.

Hadi bakalım, takımı işinin ehline teslim edildiğinde bir görelim neler olmuş:

Hüseyin Eroğlu’yla; son 2-3 hafta hariç hemen hemen aynı kadroyla siftah maçında Sakarya deplasmanından bir puan alınmış, 8 haftadır yenilgiyi unutmuş, 6 galibiyet elde edilmiş ve topladığı 20 puanla ligde 13’üncülükten 3’üncülüğüne (Her ne kadar puantajda 4.sırada gösteriliyorsa da Gençler, Erzurum’a 2’li averajda üstünlük sağladığı için puan eşitliği sezon sonuna kadar sürdüğünde öncelik 2’li averajın olur) kadar yükselmiş…

Elde edilen galibiyetlerde rakipler de öyle sıradan takımlar da değil…   İç sahada; lider Kocaeli, transfer rekortmeni Iğdır FK, Pendik ve deplasmanda ise Bolu, zirve mücadelesindeki zorlu rakibi Erzurum.

Yapılan transferler de yönetimin yüzünü kara çıkarmadı. Uzun süredir gole hasret Rumen Popa dışında Hanousek, ayağının tozuyla formayı sırtına geçirerek 40 yıllık Gençlerli gibi 6 süper maç oynadı. Portekizli kanat Joca ve genç santrafor Leo, ikinci maçlarında golle tanışarak, takımın skorerleri Metehan, Amilton ve Nalepa’ya destek vereceklerini gösterdiler. Etebo’nun uzun süreli sakatlığı yüzünden son anda alınan Âdem Eren Kabak, uyum sorunu çabuk atlatarak çok yararlı iki maç oynadı.

Ara transferde 5’te 4 isabet müthiş bir oran. Santrafor Popa, Eroğlu hocasının 2 maçta ilk 11’de şans vermesini şimdilik değerlendiremedi. Eğer o da gol orucunu bozarak katkı sağlarsa nokta transferlerde sağlanan tam isabet, Gençlerbirliği’nin yeni hedefine ulaşmada işini çok kolaylaştıracak.

Doğrusu yeni yönetim bu süreçte işini doğru yaptı. Bir de maaş (sadece futbolcu değil tüm çalışanların) ödemelerinde sorun çıkartmadan Hüseyin Eroğlu ve ekibinin işini kolaylaştırsa, bir artı puan daha kazanır.

Hüseyin hoca doğrusu ehil olduğu kadar çok da mütevazi davranıyor, olayın ekip işi olduğunu, futbolcularının hakkını vermesi, kulüp emekçilerine davranışlarıyla da bunu gösteriyor. Takımının sürekli hem fiziksel hem mental hem de puan anlamında ileriye doğru çıkışta olduğunun altını çiziyor ama  futbolda dünün olmadığını ve henüz bir şey başarmadıklarını vurguluyor. Ancak başarılacak çok hedefler olduğunu da işaret ediyor.

Şimdi tek olay küskün taraftarları yeniden tribünlere çekmek. Pendik maçında bunun ilk kıvılcımı parladı, sahada 4 bin – 4 bin 500 civarında taraftar takımı destekledi. Koca Çınar’ın şanlı tarihine bir baktığımızda; 1995 yılında Afrikalı Kona-Kushe- Moshoeu’lu kadrosuyla ve Ersun Yanal yönetiminde 2003’de lig 3’üncülüğünü kazanan, bir sezon sonra Blackburn Rovers, Sporting Lizbon ve Parma’yı eleyip, kupanın sahibi olan Valencia’ya da tek yenilgi tattırarak UEFA tarafından yılın sürpriz takımı olarak tanıtılan Gençlerbirliği’nin, 19 Mayıs stadını tıklım tıklım doldurduğuna çok tanıklık ettim. İnanın başarı geldikçe, küskünler de tribünleri doldurur, bugün 4 bin 500 kişi, yarın 20 bin 500 kişi olurlar.

Eroğlu ve ekibini çok zorlu bir görev bekliyor. Yakalanan başarıyı sündürülebilir hale getirerek, 2. olup kestirmeden süper lige çıkmak ya da 3.bitirip bir maç fazladan oynayarak yine hedefine ulaşmak. Bu zorlu görev başarıldığında ise Gençlerbirliği ekstradan Başkent’in süper ligde temsil edilememe ayıbını da temizlemiş olacak.