DEVA Partisi İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Elif Esen, artan yoksulluk nedeniyle okula devam edemeyen çocukları Meclis gündemine taşıdı. TÜİK’in 2019 yılı için hazırladığı rapora göre 720 bin, DİSK’in hazırladığı rapora göre ise 2 milyon çocuk işçinin olduğunu belirten Esen, bu soruna yönelik çözüm önerilerini açıkladı. Açlık sınırının, ülkede çoğunluğun aldığı ortalama gelirin, asgari ücretin altında kalması sonucu dar gelirli ailelerin çocuklarının çalışmak zorunda kaldığına dikkat çeken Esen, TÜİK 2019 Çocuk İşgücü Araştırması Raporu’na göre bir ekonomik faaliyette çalışan 5-17 yaş grubundaki çocuk sayısının 720 bin olduğunu ancak aynı çocuk işçi sayının DİSK’in hazırladığı raporda 2 milyon olduğunu belirtti. TÜİK’in makyajlı verileri doğru çözüm ve politikalar geliştirilmesinin önünde adeta bir duvar gibi duruyor, geçit vermiyor.’’ dedi.
İktidar temsilcilerinin devletten sosyal yardım alan aile sayısının artmasını başarı olarak değerlendirmesine tepki gösteren Esen, “Bir iktidar vatandaşlarını yoksullaştırdığı için övünür mü? Çocukların okuyamaması, pazar arabalarının dolmaması, taneyle sebze meyve alacak duruma gelinmesi, mutfakta et yerine dert kaynaması ile nasıl övünebilir? Peki bu zorluklar ve masraflar sebebiyle okuluna devam edemeyen, kayıt yaptıramayan çocuklar eğitim dışı kaldığında, çocuk işçi olduğunda, akranları okullardayken evlendirilip çocuk anne olduğunda hiç vicdanı sızlamaz mı sorumlu yöneticilerin?” ifadelerini kullandı.
Esen sözlerine şöyle devam etti: “Ünlü yazar Victor Hugo diyor ki; ‘Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz, biz ise ortadan kaldırılmış yoksulluk!’ İşte bugünün Türkiye’sinde biz de DEVA Partisi olarak aynısını iktidara söylüyoruz. Yoksunluk duygusunun başlıca sebebi yoksulluktur. En çok da ailedeki işsizlik durumu arttıkça çocukların yoksunluk algısı artmaktadır. Temel ihtiyaçları karşılanamayan çocuklar ailelerinin içinde bulunduğu çıkmazlarda, yaşlarından büyük problemlerin çözümlerine ortak olmak zorunda kalmaktadır. Yoksunluklar içinde büyüyen bir çocuk gelecek yaşamında da bu duygunun gölgesinde kalmaya devam etmektedir. Çocukluk hayalleri, sosyal yaşamı, eğitimi ve gelecekteki mesleği, ekonomik durumu dolayısıyla yetişmiş bir birey olduğunda mutluluk düzeyi bu gölge etkisinde şekillenecektir. Ailelerde gelir düzeyindeki uçurum eğitim seviyelerinde net bir şekilde kendini göstermektedir. TÜİK Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’na (2020) göre; Eğitim imkanına erişemeyen okur-yazar olmayanların yüzde 26,7’si yoksulken bu oran yükseköğretim mezunlarında yüzde 3,2’ye gerilemektedir.”
‘Örgün eğitim dışında kalan 856 bin öğrencinin 556 bini kız çocuğu’
2021-2022 eğitim öğretim yılı okullaşma istatistiklerine göre yaklaşık rakamlarla ilkokulda 200 bin, ortaokulda 300 bin, lisede 400 bin kız çocuğu eğitimin dışındadır. TÜİK 2022 verilerine göre ise bu sayılar 15-19 yaş aralığında daha da artmakta ve örgün eğitim dışında kalan 856 bin öğrencinin 556 binini kız çocukları oluşturmaktadır. Görülüyor ki yaş ilerledikçe çocuklar ve daha da fazla kız çocukları eğitimden düşüyor.
Açık öğretimde okuyan kız çocuğu sayısını ise 636 bin 270 olarak belirten istatistikler, toplamda 1,5 milyonu aşkın kız çocuğunun eğitim sisteminin dışında bırakıldığını göstermektedir.”
2002-2022 döneminde 19 bin 708 köy okulunun kapatıldığına dikkat çeken Esen, köylerde yaşayan çocukların taşımalı eğitime mecbur bırakıldığını dile getirdi. Bunun sonucu olarak da kızlar başta olmak üzere pek çok çocuk okula devam edememiştir.”
'Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, çocuk evliliklerine dair sağlıklı veriler sunmuyor'
“Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, 16-17 yaş grubunda evlenen kız çocuk sayısının 11 bine gerilediğini bildirerek çocuk gelin sayısında son yıllarda kademeli bir düşüş olduğuna dikkat çekmektedir. Ancak bu verinin çocuk yaşta evliliklere yönelik bizlere sağlıklı bilgiler sunmadığı görülmektedir.
2020 yılında 15-17 yaş arasında 8 bin 154 çocuğun doğum yaptığını belirten Esen, bu evlilikler sonucu çocuk anne doğumlarının toplam doğumlar içindeki oranı nedir diye sordu: “Çocuk yaş evlilikleri daha çok çocuk gelinler olarak ele alsak da bu yaşlarda evlendirilen erkek çocukların sayısı da oldukça yüksektir. Ancak erkek çocukları bekleyen daha büyük bir risk vardır, o da çocuk işçiliği. Yoksul aileler hayatta kalma mücadelelerinde çocukluklarını feda etmek zorunda kalmaktadırlar. Uzun çalışma koşulları ve ağır iş yükü altında çalışan işçi çocuk için eğitimden uzak kalmasının yanı sıra çeşitli beslenme ve sağlık problemleri de görülmektedir.’’