Birlik ve Dayanışma Sendikası, “Sağlık’ta Dönüşüm”ün hastalar ve sağlık çalışanları açısından doğurduğu sonuçları bir basın açıklamasıyla değerlendirdi. Sendika’nın Genel Başkanı Dr. Derya Mengücük, tüm yetkilileri sağlık emekçilerinin maruz kaldığı şiddete çözüm bulmaya davet etti.

DR. MENGÜCÜK: SÖZDE KALAN ÖNLEMLER YETERLİ DEĞİL

Dr. Mengücük, sağlık kurumlarının sessiz ve güvenli olması gerektiğini söyleyerek, “Sağlıkta Dönüşüm”ü eleştirdi. Sağlık çalışanlarının sağlık sistemindeki zorluk, aksama, gecikme ve yetersizliklerin sorumlusu olarak görüldüğünü belirterek, şöyle konuştu: “Hasta çok, hekim az, sağlık çalışanı istihdamı yetersiz olunca, çözümü ek randevu vermek, randevusuz baktırmak sanan bir sağlık yönetimi ile hekim ve sağlık çalışanları tıbben, hukuken ve insani olarak uygun olmayan bir iş yükü ve sorumluluk ile karşı karşıya bırakılıyor. Gerçeklerden uzak sağlık reklamları ile hayali bir sağlık sistemi ile övünülürken sistemin (sistemsizliğin) tüm sorunlarının sebebi, ‘günah keçileri’ haline gelen sağlık çalışanları olarak görülüyor.”

Sağlık emekçilerinin sağlık sistemindeki sorunlar ve sağlık alanındaki yatırımlar nedeniyle mağdur olduğuna dikkat çekti. Gerçek sorumlunun emekçiler olmadığını belirten Mengücük, hekimler ve emekçilerin bütün sorunlara karşın sorumluluklarını yerine getirmeye çalıştığını dile getirdi. Son haftalarda şiddete maruz kalan sağlık emekçilerine dair “Hekimler, sağlık emekçileri 'hayat kurtaran’dan ‘şiddet kurbanı’na dönüştürüldü.” dedi. Can güvenliği tehdidi ve tehlikesinin sürdüğüne işaret ederek, sağlık alanındaki hiçbir reformun çözüm olamayacağını vurguladı. Aşırı iş yükü, ekonomik zorluklar, mobbing ve idari şiddetin sağlık çalışanlarını ”tükettiğini” kaydetti. Genç hekimlerin çalışmak için yurt dışına gitmesinden söz eden Mengücük, Sağlık Bakanlığı ile bütün idari ve siyasi yetkililerden sağlıkta şiddetin ortadan kaldırılması için etkin ve gerçek yaptırımlar uygulamasını talep etti. “Etkin ve gerçek yaptırımlar yerine sözde kalan önlemler yeterli olmuyor. Beyaz kod istatistiklerini hesaplamak ki bildirilmemiş olaylar nedeniyle gerçek sayıları yansıtmıyor, çözüm sunmuyor.” diyen Mengücük, birçok ülkenin Ceza Kanunu’nda “Sağlık kurumlarında sebep olunan her türlü sözel, fiziksel şiddet fiili üç katı ve para cezasına çevrilemez halde cezalandırılır” şeklinde bir hükmün bulunduğuna değindi. Söz konusu hükmün caydırıcı olduğunu söyleyerek yetkililere şöyle seslendi:

“Artırılmış güvenlik önlemleri, sağlık kurumlarına silah, bıçak gibi aletlerin sokulmasının engellenmesi, her türlü şiddet olayının zorunlu idari bildirimi gibi tedbirlerin uygulanması zor değildir.  Sağlık Bakanlığı, bu konuda açık ve net tutumunu belirlemeli ve ödün vermeden uygulamalıdır. Kendi çalışanlarını ‘insanlığı’ arama, bulmaya yönlendirmek yerine ‘şiddet ve sağlık’ kelimelerinin yan yana olmasının insanlık dışı olduğunu kabul etmeli, çalışanlarının can güvenliğini sağlama görevini yapmalıdır. Bilim ve tıbbi normları esas alan, insana ve hastaya değer veren, toplum sağlığını önemseyen bir sağlık sistemi anlayışı ve isteği olsaydı, bu boyutlara ulaşan şiddet sorununun çözümü için bizlerin talebi ve tepkisine gerek kalmadan müdahale edilirdi.”

Editör: Ezgi Bardakçı