Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Bursa 8’inci Olağan Kongresi ile Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın (BTSO) Ekonomiye Değer Katanlar Ödül Töreni'ne katılmak üzere Bursa'ya geldi. Helikopterle Fethiye Spor Kompleksi'ne gelen Erdoğan, kongrenin gerçekleştirileceği TOFAŞ Spor Salonu’na otobüsle gitti. Bursalıları selamlayan Erdoğan, çocuklara oyuncak Togg ile bebek hediye etti.
'GELMEYENE GİDECEĞİZ, ARAMAYANI ARAYACAĞIZ'
Mevcut başkan Davut Gürkan'ın tek aday olarak seçime katıldığı TOFAŞ Spor Salonu’nda düzenlenen kongrede konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "AK Parti kuruluşundan itibaren sadece bir erdemliler hareketi olarak değil, aynı zamanda bir vefa çınarı olarak da temayüz etmiştir. Bugüne kadar emektarlarımızın tecrübesini, gençlerimizin dinamizmiyle birleştirerek siyasi mücadelemizi yürüttük. Görev alsın veya almasın, bu çatı altında beraber yol yürüdüğümüz, aynı ideallere inandığımız, aynı büyük hayallerin peşinden koştuğumuz tüm kardeşlerimizi, yol ve dava arkadaşlarımız olarak gördük. Önümüzdeki dönemde de bu çizgimizi koruyacağız. Saflarımızı daha da sıklaştıracağız. Kırgınlıklar varsa göz ardı etmeyecek, kalpleri tamir etmeye bakacağız. Her ne sebeple olursa olsun, teşkilatlarımızdan ayağı kesilenler varsa onları mutlaka bulacak, parti çalışmalarımıza yeniden dahil edeceğiz. Şu noktaya özellikle dikkat etmenizi istiyorum. Yeni isimlerle kadrolarımızı güçlendirirken, yokluk zamanlarında partimiz için elbisesi tozlanmış, ayakkabısı çamurlanmış, sırf bu kutlu davaya inandığı için, varını yoğunu seferber etmiş Ömerleri, Ayşeleri hiçbir zaman ihmal etmeyeceğiz. Bu partiyi ayakta tutanlar işte o samimiyet timsalleridir. Bu partiyi bugünlere taşıyanlar işte o fedakarlık abideleridir. Gelmeyene gideceğiz, aramayanı arayacağız. Küsenin kapısını gidip çalacağız. Yorulanı yüreklendireceğiz. Partimizi, Bursa'da, her alanda hak ettiği yere tekrar taşımak için ne gerekiyorsa hep beraber yapacağız. Burada Roman vatandaşlarımızın şu anlamlı sözünü sizlere hatırlatmak isterim. Roman kardeşlerimiz ne diyorlar. 'Evde oturan ölür' diyorlar. Merhum Neşet Ertaş da 'Aşk ile çalışan yorulmaz. Ne zaman öldüysem işte o zaman yoruldum' diyor. Bizim de Bursa'da ve diğer illerimizde yapmamız gereken işte budur. Evde veya il, ilçe binasında oturmayacak sürekli sahada olacağız" dedi.
'HİÇBİR İNSANIMIZIN SERZENİŞİNE KULAKLARIMIZI TIKAMIYORUZ'
Bursa'nın üretimin ve emeğin lokomotif şehri olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bursa'daki iş insanlarıyla bir araya geleceği ödül töreninde, bazı fabrikaların da resmi açılışını gerçekleştireceklerini belirtti. Bursa'yı yapılan yatırımlar ve altyapı çalışmalarıyla her zaman desteklediklerini söyleyen Erdoğan, koronavirüs salgını ve Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte küresel ekonomideki dengelerin bozulduğunu ve tüm dünyanın zorlandığını belirtip, şunları söyledi: "Koronavirüs salgınıyla beraber, dünya daha fırtınalı sulara girdi. Küresel ekonomide denge bozulurken, enflasyon son 60-70 yılın en yüksek seviyelerini gördü. Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte belirsizlikler daha da arttı. Tüm dünya gibi Türkiye olarak biz de bu olumsuzlukları hissettik. Ekonomide önce döviz kuruyla ardından enflasyonun tetiklemesiyle başlayan hayat pahalılığı, Bursa'mızı da etkilemiştir. Bilhassa işçi, memur, emekli, çiftçi gibi sabit gelirli vatandaşlarımız, bu sıkıntılarla daha çok karşılaştılar. Bir defa şu hususun bilinmesini özellikle isterim. Gerek şahsen gerek iktidar gerekse AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak, hiçbir insanımızın serzenişine kulaklarımızı tıkamıyoruz. Yaşanan her sıkıntının, her zorluğun farkındayız. Evine ekmek götürmeye çalışan işçimizin de saçlarını ülkemize hizmet uğrunda ağartmış emeklimizin de yazın güneşine, kışın ayazına aldırmadan toprağı işleyen çiftçimizin de yatırım yapıp, başkalarına ekmek kapısı olan sanayicimizin de her sabah 'Bismillah' diyerek kapısını açan esnafımızın da velhasıl hangi işi yaparsa yapsın, 85 milyon vatandaşımızın her ferdinin derdini, talebini, beklentisini ve sorunlarını çok ama çok iyi biliyoruz. Bizim siyasetimiz, hizmet ve eser siyasetidir. Bizim siyasetimiz, millete karşı dürüst olma, şeffaf olma siyasetidir. Biz de tüm meşakkatine rağmen sadece bunu yapmaya çalışıyoruz. Türkiye'ye ve Türk milletine minnet borcumuzu, layıkıyla ödemenin derdindeyiz. Partimize, ittifakımıza ve iktidarımıza güvenen bu aziz millete hayal kırıklığı yaşatmayız. Ülkemizin yakın geçmişinde bu millete çok vakit ve nakit kaybettirdik. 'Kim ne verirse benden beş fazlası' anlayışı, geçmişte Türkiye'ye çok ağır bedeller ödetti. Sırf günü kurtarmak için verilen ancak sonra unutulan sözler hem bu ülkeye hem de siyaset kurumuna çok büyük zararlar verdi. Benden sonrası tufan diyenler, geride telafisi yıllar sürecek enkazlar bıraktılar. Hesap kitap yapmadan, bol keseden vaat dağıtanlar, arkalarında tamiri imkansız hasarlar bıraktılar. AK Parti olarak bu ucuz siyaset tarzını 2002'den beri hep elimizin tersiyle ittik. 'Kendimiz bedel ödesek dahi, millete ve ülkeye bedel ödettirmeyeceğiz' dedik. 'Her şart altında Türkiye için en iyisini yapacağız. Zor da olsa en doğru kararı alacağız' dedik. Hamdolsun bu duruşumuzdan da şimdiye kadar taviz vermedik."
'TÜRKİYE, TARİHİNİN EN BÜYÜK ŞAHLANIŞINI BİZİMLE YAŞADI'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu noktaya özellikle dikkat etmenizi istiyorum. Siyaset kurumuna güveni yeniden tesis ettik. Türkiye'nin asırlık sorunlarına çözüm yollarını geliştirdik. Birkaç milyar dolarlık operasyonlarla, ekonomisi adeta deprem geçiren bu ülkeyi, küresel şoklara bile dirençli ve dayanıklı hale getirdik. Ulaştırmada, konutta, enerjide, tarımda, çalışma hayatında, savunma sanayide Türkiye, tarihinin en büyük şahlanışını bizimle yaşadı. 22 yıl önce hayal dahi edilemeyen büyük dönüşümleri, büyük reformları ülkemizde gerçekleştirdik. Artık dünyada sözünün ağırlığı olan, itibarı, ay yıldızlı bayrağı başta komşuları olmak üzere tüm dünya için güven veren bir Türkiye var. Kardeşlerim tüm bu söylediklerimi ve çok daha fazlasını hep yere sağlam basarak, adımlarımızı sağlam atarak yaptık. Bugün de aynı prensipler çerçevesinde hareket ediyoruz. Şahsi çıkarlarımızı değil, sadece ve sadece 85 milyon vatandaşıyla tüm Türkiye'nin menfaatini düşünüyoruz" dedi.
'ENFLASYON TÜM KÖTÜLÜKLERİN ANASI KONUMUNDADIR'
Ekonomi yönetimiyle ilgili de açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Ekonomi programımızın temel gayesi; sabit gelirliler başta olmak üzere, milletimizin kur ve enflasyon dengesizliği sebebiyle maruz kaldığı refah kaybını en kısa sürede telafi etmektir. Bunun için evvelemirde enflasyon gibi hayat pahalılığının mazereti olarak kullanılan hususları ortadan kaldırmamız gerekiyor. Uyguladığımız programın önceliği, enflasyonu düşürmektir. Çünkü dünyanın her yerinde olduğu gibi, ülkemizde de enflasyon adeta tüm kötülüklerin anası konumundadır" diye konuştu.
'FAHİŞ FİYAT ARTIŞI YAPANLARI BOYKOT EDİN'
Fahiş fiyat artışlarına karşı vatandaşları da uyaran Erdoğan, "Açgözlü fırsatçıların ne enflasyonla, ne kurla, ne faizle izah edilmeyecek keyfi fiyatlandırma alışkanlıkları elbette bizim işimizi zorlaştırıyor. Serbest piyasa ekonomisini, başıbozukluk olarak algılayan ve bunu alabildiğine istismar eden bir kesim var. Ama bunun da onların da üstesinden geleceğiz. Esasen bu konuda en etkili yöntem, milletimizin fahiş fiyat artışı yapan ürünleri ve hizmetleri boykot etmeleridir. Satılmayan, kullanılmayan hizmetin, alıcısı olmayan mamulün fiyatının bir önemi de kalmayacaktır. Gelişmiş bazı ülkelerdeki tüketiciler bunu bilinçli ve sistematik bir şekilde yaparak, hükümetlerine yardımcı olur. İnşallah bizde de bu kültür yavaş yavaş gelişecek ve oturacaktır. Devletin ilgili kurumları bir taraftan, tüketici diğer taraftan, çift kanatlı bir mücadeleyle, inşallah tamahkarlık meselesini hal yoluna koyacağız" dedi.
'YENİ YUVA KURAN GENÇLERİMİZE BUNLARI TAHSİS EDECEĞİZ'
Konut satışı ve kira fiyatlarının da enflasyon artışında etkisi olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Burada şunu da söylemek durumundayım. Hem enflasyon artışında hem de onu aşan hayat pahalılığı algısının yerleşmesinde, konut ve kira fiyatları çok önemli rol oynuyor. 2024 yılında bu unsurların enflasyona etkisini asimetrik olarak gördük. Şimdi bunun da önüne geçecek bir adım atmanın hazırlığı içindeyiz. Deprem bölgelerindeki faaliyetlerin önemli oranda biteceği yaz aylarından itibaren, Ülkemizde bir sosyal konut seferberliği başlatmayı planlıyoruz. Sabit ücretli vatandaşlarımızın satın alabileceği fiyatlarla üreteceğimiz konutları 1+1 gibi. Bunlarla inşallah sabit gelirli vatandaşlarımızı da konut sahibi yapmanın adımlarını atacağız. Bilhassa yeni yuva kuran gençlerimize bunları tahsis edeceğiz. Böylece konut ve kira fiyatlarında oluşan balon, kendiliğinden sönmeye başlayacaktır" diye konuştu.
'FAİZ İNECEK Kİ ENFLASYON DA İNSİN'
Erdoğan, "Doğal gaz ve elektrikte vatandaşlarımıza sağladığımız destekleri de en fazla ihtiyaç duyanların, daha fazla yararlanacağı adil bir modelle yeniden ele alacağız. Akaryakıt fiyatlarının da enflasyon hedeflememizi bozmayacak seviyede kalmasına özen göstereceğiz. Lüks ürünler dışında, temel ihtiyaç maddelerinin, vatandaşlarımıza en uygun şekilde ulaştırılması için de yeni mekanizmalar kuracağız. Para politikasının yanı sıra uhdemizdeki diğer araçları da devreye alarak, inşallah enflasyonu olması gereken seviyeye indireceğiz. Tabii bununla bir yere geliyorum, faizi kesinlikle indirmeye başlayacağız. 2025 bunun işaret yılı olacaktır. Faiz inecek ki enflasyon da insin. Bu adımı atacağız. Bu bizim artık olmazsa olmazımız" dedi.
'İŞVEREN, DAHA FAZLA VERMEK İSTİYORSA VERSİN'
Asgari ücretle ilgili tartışmalara da değinen Erdoğan, şöyle konuştu: "Hiç şüphesiz son günlerin en çok tartışılan konusu, 22 bin 104 olarak belirlenen asgari ücret rakamıdır. Hemen birileri çatladı, patladı. Kusura bakmasınlar. Çatlasanız da patlasanız da atacağımız adımları hesaplayarak, kitabını yazarak atarız. Yüzde 30 artış, Merkez Bankamızın 2025 yılı enflasyon hedefinden yüksek olmasına rağmen açık konuşmak gerekirse; bu bizim de evelallah içimize sinen, emekçimizin alın terinin tam karşılığı olan belki birilerine göre tutar değildir ama rakam ortada ve görünen o ki bu hesap yerine oturdu. Bu istihdam, enflasyon ve gelir arasında, dengeyi gözeten bir rakamdır. Biliyorsunuz asgari ücret çalışana verilecek maaşın en alt seviyesini ifade eden bir meblağdır. İşveren, daha fazla vermek istiyorsa versin. Onların önünü kesen yok. Bizler, 'Sen niye bu kadar verdin' demiyoruz. Tabanı belirliyoruz. Daha fazla vereceksen, ver. Elini tutan yok, cebine müdahale eden yok. Gelişmiş ülkelerde saat ücreti şeklinde belirlenen bu rakam, Türkiye'de aylık maaş olarak uygulanıyor. Bilhassa büyük şehirlerimizde yaşayan kardeşlerimizin kahir ekseriyeti, asgari ücretin üzerinde rakamlara çalışıyor. Şu anda 50 bin, 60 bin asgari ücret alan işçiler var. Bunlara müdahale ediliyor mu, hayır. Ayrıca çalışanlarımız yol, yemek vesair isimler altındaki ödemelerle birlikte fiilen çok daha yüksek bir ücret alıyor. Buna rağmen tüm hesaplarımızı asgari ücret alan bir kişinin hayatını rahatça idame ettirebilmesini, temin edebilecek şekilde yapıyoruz. İstihdamda bir kayıp ve gerileme yaşanmasını da arzu etmiyoruz. Buna ilaveten Türkiye'nin rekabet gücünün korunması gerekiyor. Çünkü rekabet gücünde bir azalmanın veya istihdam kaybının faturasını, sadece işçi ve işveren değil, millet olarak hepimiz öderiz. Asgari ücret meselesinin bu gerçekler ışığında değerlendirilmesinin hakkaniyete daha uygun olacağına inanıyorum."
'ENFLASYON, HAZİRAN AYINDAN BERİ İSTİKRARLI BİR ŞEKİLDE DÜŞÜYOR'
Enflasyonun haziran ayından itibaren düşüş istikrarını koruduğunu ve 2025 enflasyon hedefinin tutturulacağını söyleyen Erdoğan, "Bölgemizde ve dünyada olağanüstü bir gelişme olmazsa, 2025 enflasyon hedefini tutturacağımızdan hiç şüphe duymuyoruz. Enflasyon, haziran ayından beri istikrarlı bir şekilde düşüyor. İnşallah bu düşüş, 2025 yılında daha da hızlanacak. Şayet enflasyon oranında çok ciddi bir sapma olursa, tabii biz de buna kayıtsız kalmaz, gerekli değerlendirmeleri yaparız. İnancımız odur ki buna gerek kalmayacak. Ama enflasyonu daha da düşürerek, sadece asgari ücretlileri değil, milletimizin tamamını rahatlatacak şekilde alım gücünü arttırmayı, refah seviyesini, fiyatları stabil tutarak yükseltmek istiyoruz. Şunu da söylemek durumundayım. Özellikle son birkaç yılda ekonomi programımızı ve küresel rekabet gücümüzü riske atma pahasına, asgari ücrette tarihimizin en yüksek artışlarına gittik. Asgari ücret, 2023 yılı Temmuz-Aralık döneminde 11 bin 402 liraydı. O günkü kurla 438 dolara tekabül ediyordu. 2024 yılı Ocak ayında 17 bin 2 lira, o günkü kurla 575 oldu. 2025 yılı için 22 bin 104 liraya, döviz bazında 629 dolara yükseldi. Asgari ücreti, Asya ülkelerinin tamamından daha yükseğe çıkarmamıza ve döviz bazında neredeyse Avrupa seviyesine yaklaştırmamıza rağmen arzu ettiğimiz sonuca varamadık. Bunun temel sebebi ise yüksek enflasyon ve kimi alanlarda onu da aşan fırsatçılık ve fahiş fiyat artışlarıdır. Enflasyonu dizginledikten sonra bazı şeyleri daha rahat konuşma ve çözüme kavuşturma imkanına kavuşacağımız açıktır. Milletimizden sabır, metanet ve ekonomi programımıza güçlü destek istememizin sebebi işte budur. İnşallah 2025'i hedeflerimize uygun şekilde tamamlayarak, son yıllardaki sıkıntılarımızı tarihe gömeceğiz. Eskiler, 'Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz' der. Bugün bu fedakarlıkları yapacağız ki önümüzdeki yıllarda rahata kavuşabilelim. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı ve AK Parti'nin lideri olarak milletime güveniyorum. Ülkeme güveniyorum. Bursa'mıza güveniyorum. Teşkilatımıza güveniyorum" dedi.
'BURSA'YA 22 YILDA 785 MİLYAR LİRALIK KAMU YATIRIMI YAPTIK'
Bursa’da yapılan yatırımlara da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Bursa'nın tüm ihtişamıyla tekrar ayağa kalkması için güncel değerlerle son 22 yılda toplam 785 milyar liralık kamu yatırımı yaptık. Adalette 6 milyar lira, eğitimde 60 milyar lira. Gençlik ve sporda 7 milyar lira, sosyal yardımlarda 97 milyar lira, sağlıkta 23 milyar lira, çevre ve şehircilikte 124 milyar liralık hizmeti şehrimize kazandırdık. Ulaştırmada 230 milyar lira, tarım ve ormanda tarımsal hibe destekleri dahil 60 milyar lira. Sanayi ve teknolojide 3 milyar lira. Enerjide kamu ve özel toplam 20 milyar lira, çalışma ve sosyal güvenlikte teşviklerle birlikte toplam 28 milyar lira yatırım yaptık. İkinci devlet üniversitesi olarak Bursa Teknik Üniversitesi'ni faaliyete aldık. 43 bin seyirci kapasiteli bir stadyumla birlikte, Toplam 86 adet spor tesisi inşa ettik. Şehrimizin en önemli markalarından olan Bursaspor, bu yıl şimdilik kaydıyla iyi gidiyor. Evindeki hemen her maçını kapalı gişe oynayan takımımız, taraftarlarıyla muhteşem bir birliktelik yakaladı. İşte bu birliktelik sayesinde Bursaspor namağlup şekilde birinci olarak ilk devreyi tamamladı. Bursaspor'u ve Bursaspor taraftarlarını tebrik ediyorum. Şehrimize, toplamda 4 bin 149 yataklı 29 hastane dahil 93 adet sağlık tesisi kazandırdık. Yatırım bedeli 2,5 milyar lira olan 10 sağlık tesisimizin yapımı, 18 sağlık tesisimizin ise ihale, proje ve arsa aşaması devam ediyor. TOKİ eliyle Bursa'da toplam 28 bin 119 konut projesini hayata geçirdik. Bu konutların 24 bin 196 adedini tamamlayıp, hak sahiplerine teslim ettik. 3 bin 923 konutun ise yapımına devam ediyoruz. Bursa'da 11 adet millet bahçesi projemiz bulunuyor. Bunlardan 7'sini tamamladık. 1’inin yapımı, 3’ünün ise proje çalışmaları sürüyor. Bursa'ya 200 kilometre bölünmüş yol yapılmıştı. buna 405 kilometre daha ekleyerek, bölünmüş yol mesafesini 605 kilometreye çıkardık. Yenişehir-Bilecik yolu, Orhangazi-İznik yolu, Çalıyolu-Keles İl Yolu, Gemlik-Armutlu yolu, Mudanya-Gemlik-Dursunbey-Tavşanlı yolu, İnegöl-Domaniç yolu gibi 26 kara yolu projemizin çalışmalarına devam ediyoruz. Bandırma-Bursa- Yenişehir-Osmaneli Hızlı Tren hattının yapımı sürüyor. Osmaneli-Bursa kesimini 2026 sonu itibarıyla Bandırma'ya ulaşan, tüm hattı ise 2028 yılı içerisinde tamamlamayı hedefliyoruz. Bu sayede Ankara-Bursa ve İstanbul- Bursa arası seyahat süreleri, hızlı trenle 2 saat on 15 dakika olacak. Toplam 6 kilometre uzunluğunda, 4 istasyondan oluşan Bursa-Emek Yüksek Hızlı Tren Şehir Hastanesi metro hattının yapımı sürüyor. Şehrimize 8 yeni organize sanayi bölgesi, 4 endüstri bölgesi, 2 teknokent, 135 araştırma geliştirme merkezi ve 32 tasarım merkezi kurduk."