Dünya genelinde askeri harcamaların giderek arttığı ve vatandaşların bu durum karşısında tepki göstermeye başladığı bir döneme girmiş bulunmaktayız. Özellikle Ukrayna-Rusya arasında gerçekleşen savaş sürecinde; gerek NATO müttefiklerinin gerekse Rusya'nın bu harcamaları arttırdığı göze çarpmaktadır.

Geçtiğimiz hafta özellikle Doğu Avrupa'da çekilen videolar sosyal medyada vatandaşlar tarafından paylaşıldı. Bu videolarda askeri ekipmanların şehir içerisinde bir yere götürülmesi ve bu tip görüntülerin sıklaşması vatandaşları tedirgin etti.

Özellikle Slovakya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve bilhassa Polonya'da bu durumun artarak devam ettiği görülmekte. Polonya; Rusya ile oldukça gergin ilişkilere sahip bir ülke olarak aslında en büyük tehdidi kendi üzerinde hissetmektedir. Ancak diğer saydığım Doğu Avrupa ülkelerinde özellikle Putin ile 'yakın ilişkileri olan' hükümetler göze çarpmaktadır. Rusya'ya karşı benimsenecek ortak dış politika konusunda NATO içinde olmadığı gibi Avrupa Birliği içerisinde de ortak bir tutum benimsenememiştir. 

Harcamaların artması ise ülkelerdeki enflasyon oranlarını etkilemeye devam etmektedir. Bu durum da özellikle Ukraynalı göçmenlere karşı duyulan nefretin artması göze çarpmakta. Zaten göçmen karşıtlığı artık hayatımızın bir parçası haline geldi ve görünen o ki uygulanan politikalarla gelmeye de devam edecek. 

Türkiye ise bu konuda açıkçası dünya ne yapıyorsa onu yapıyor. Askeri harcamalar arttırılıyor, silahlanma yarışının bizler de birer parçası haline geliyoruz. Söylem olarak ortalıkta dolanan bir "Üçüncü Dünya Savaşı" durumundan bahsediliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun mümkün olmadığını belirterek duruma dair fikirlerini paylaştı. Ancak bu söylemin hayatımıza dahil olması bile oldukça korkunç. Üstelik güvenlik ikilemleri ve silahlanma yarışları bizleri ister istemez oldukça gergin bir atmosferin içerisine sürüklemekte...