AK Parti Çevre, Şehir ve Kültürden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Çiğdem Karaaslan, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Samsun Şubesi'nin düzenlediği kahvaltı programına katıldı. Karaaslan'ın yanı sıra programa AK Parti İl Başkanı Mehmet Köse, MHP İl Başkanı Burhan Mucur, Tekkeköy Belediye Başkanı Hüseyin Togar, MÜSİAD Samsun Şube Başkanı Hasan Tahsin Şengül ve MÜSİAD üyeleri de katıldı.
Çiğdem Karaaslan, kahvaltı sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün Almanya'da yaptığı konuşmayı değerlendirdi. Açıklamasında Gazze'deki zulme de değinen Karaaslan, "Bugün Gazze'de zulüm var. Aslında yıllardır var ama bugün dünyanın gözleri önünde yaşanan bir vahşet var. Bu orantısız, sivillere, çocuklara ve bebeklere yönelik bir vahşet. Bugün bu vahşeti izleyen, ona sessiz kalan, kulakları, gözleri kapanmış, kapatılmış, dünyada başka konular konuşulduğunda insan hakları, kadın hakları, çocuk haklarından bahsedenlerin sessizliği var. Ve bu sessizliğe karşı bir duruş var. Bir tavır var. Türkiye'nin tavrı, Sayın Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın dün Almanya'da, ondan önce dünyanın farklı yerlerinde, Birleşmiş Milletler (BM) kürsüsünde ve gittiği, konuştuğu bütün dünya liderlerinin gözünün içine baka baka ifade ettiği hakikat var. Hakikat, genelde en güçlü olduğumuz yanımızdır. Bugün mazlum dünyanın, mazlum coğrafyanın umutlarını yeniden yeşerten liderin adıdır, Recep Tayyip Erdoğan. Dün Almanya'da bir gazetecinin sorusu üzerine vermiş olduğu yanıtla, dünyada tekrar 'Adil bir dünya mümkündür' demenin yolunu açmış liderin adıdır, Recep Tayyip Erdoğan. Bugün umudu tükenenlerin artık ızdırap halinde bir umut penceresinden her geçen gün uzaklaşanların o umudun diri kalması için gönderilen, verilen en güçlü mesajı veren bir dünya liderinin adıdır, Recep Tayyip Erdoğan" diye konuştu.
'GÜÇLÜ OLMAK İÇİN ÇOK ÇALIŞMAK ZORUNDAYIZ'
Bu coğrafyada güçlü olmak zorunda olunduğunu belirten Çiğdem Karaaslan, "Biz bugün sadece söylemle değil, gönderdiğimiz uçak dolusu yardımlarla, yürüttüğümüz uluslararası diplomasiyle bütün dünya liderlerinin önderliğinde, bütün dünya haklarıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı konuşmalarda verdiği mesajlarla, kurulması planlanan sahra hastaneleriyle ve en son biliyorsunuz, 27 ağır hastanın Türkiye'ye getirilmesiyle ve inşallah gerisinin gelmesi için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Şu anda Türkiye, mazlum coğrafya için umutların en tükendiği anda en güvendiği liman demiştik. Hatta adaletsiz dünyanın adil kalan vicdanı demiştik Türkiye için ve o vicdanın sesi demiştik Cumhurbaşkanımız için. İşte bugün bu vicdana, bu merhamete, bu birliğe, bu beraberliğe ne kadar ihtiyacımız olduğunu bir kez daha görüyoruz. Sadece kendimiz için değil, Cumhurbaşkanımızın da söylediği gibi, 'Orada kiliseler bombalanıyor. Ben bir Müslüman olarak ondan rahatsızlık duyuyorum. Peki ya sen bir Hristiyan olarak bundan rahatsız olmuyor musun' diye sorduğu bütün bu yöneticilere, dünyayı yöneten kişilere bu sessizliğin hesabını sorduğu andır. İkinci 'One minute' diyenler oldu. Hakikaten öyle görüyoruz ve umuyoruz ki Türkiye'nin bu vicdanı bugün değil yüzyıllardır, yüzyıllardır değil bin yıllardır söylenen ecdadın bize miras bıraktığı, emanet bıraktığı sadece tarihi eserlerimiz değil, içimizde taşıdığımız bu vicdan, merhamet. Dünyanın sorunlarına karşı dik duruşumuz, cesaret. Cesaretle birlikte karşı koyuşumuz ve değiştirme gücümüz. Cumhurbaşkanımızı Allah başımızdan eksik etmesin. Dünyanın ihtiyacı olan liderimizle birlikte yol yürümekten gurur duyuyoruz. İnşallah biz de bu vatanın evlatları olarak üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Sözün özü güçlü olmak zorundayız. Bu coğrafyada sadece var olabilmek için değil, bu coğrafyada güçlü kalabilmek için, dünyanın içinden geçtiği bu adaletsiz dönemde hakikaten savaşların, zulümlerin, insanlık suçlarının yaşandığı bu dönemde biz dünyaya umut olabilmek için güçlü olmak zorundayız. Güçlü olmak için çok çalışmak zorundayız" ifadelerini kullandı.