AHEF Yönetim Kurulu Başkanı Kasım ayında yürürlüğe giren Aile Hekimliği yönetmeliğine karşı mücadelelerinin aylardır devam ettiğine dikkat çekerek şunları dile getirdi: “Aile Hekimleri, Sağlık Bakanlığı’nın bilimsel ve hukuki temelden uzak ve keyfi düzenlemeleriyle mesleki güvencelerini kaybetme noktasına gelmiştir. Aile hekimliğinde sağlık hizmetini tehdit eden yönetmeliklerle mesleki özerklik zedelenmiş, iş ve gelir güvencesi sarsılmıştır. Dünya’nın hiçbir yerinde olmayan bilimsellikten uzak; sağlıklı kişilerin dahi 6 ayda bir aile hekimleri tarafından muayene edilme şartı kaldırılmalıdır. Çalışanın memnuniyetini umursamayan, hasta memnuniyeti üzerinden kişileri müşteri olarak gören ve hekimlik onurumuzu zedeleyen popülist düzenlemelere son verilmelidir. Hastaya sorumluluk vermeden, aile hekiminin kontrolü dışında olan hastaneye başvuru sayıları üzerinden aile hekimleri cezalandırılamaz. Sigmalı formüllerle vatandaşı hasta olarak değil, rakamlar olarak gören zihniyet terk edilmelidir. İl ortalamaları ile bize yarış atı muammelesi yapan, hastalarımızın sağlık hakkını kısıtlayan, üzerimize baskı kuran akılcı ilaç kullanımı adı altında getirilen performans kriterlerini görmek istemiyoruz."

Whatsapp Image 2025 03 15 At 12.27.55

'MALİ YÜK AZALTILMALI'

AHEF Başkanı Yağmur aile hekimlerinin üzerindeki mali yükün azaltılması gerektiğini ifade ederek şunları dile getirdi: “Sağlık Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesinde, birinci basamak sağlık hizmetlerine yalnızca yüzde 28’lik bir bütçe ayrılmıştır. Birinci basamak sağlık hizmetlerine ayrılan pay artırılmalı, koruyucu sağlık hizmetleri sözde değil özde de önceliklendirilmelidir. Türkiye genelinde vatandaşlarımıza Devlet eliyle yapılmış aynı fiziki yapı ve donanımda, eşit şartlarda nitelikli sağlık hizmeti verilmelidir. Aile hekimleri kira yükü altında ezilmemelidir. Yargıtayın da kabul ettiği gibi grup elemanlarının iş güvenliği, tazminat gibi sorumlulukları aile hekimlerinin üzerinden alınmalıdır. TÜİK verilerine ve TEFE TÜFE oranlarına uygun, vergiye yedirilmeyen, asgari ücret zammının altında kalmayan artışlarla ödeneklerimiz sağlanmalıdır. Günden güne eriyen cari ödemelerinin yetersizliği nedeniyle kapanmak zorunda kalan aile sağlığı merkezleri görmek istemiyoruz. Aile hekimleri üzerindeki mali yük azaltılmalıdır."

SAĞLIKTA ŞİDDET YASASI İSTİYORUZ

Aile sağlığı merkezlerinde şiddetin devam ettiğini, hukuki bakımdan caydırıcı, somut önlemlerin yetersiz olduğunu  söyleyen Yağmur, faillerin alması gereken cezaları da almadıklarını belirterek etkin bir sağlıkta şiddet yasası istediklerinin altını çizdi. Yağmur konuşmasında şu noktalara dikkat çekti: “Entegre aile sağlığı merkezlerinde hekimlerimiz uluslararası sözleşmelere ve temel hukuk ilkelerine aykırı şekilde insan üstü çalışmaya zorlanıyor, maaşları nöbet zorunluluğuna bağlanıyor, nöbet ertesi izinleri verilmiyor. Aile hekimliği ve acil hekimliği birbirinden farklı bilim dalları olmasına rağmen, acil hizmetlerinin yetersizliği ve yoğunluğunun gerçek sorunları görmezden gelinerek aile hekimleri üzerinden sistem yürütülmeye çalışılıyor. Aile hekimleri hastanelerin yaması değildir. TUS’ta kadrolar artırılmasına rağmen aile hekimliğinin puanı düşüyor, tercih eden olmuyor. Türkiye’nin dört bir yanına yeni aile hekimliği birimleri açılıyor, tercih eden olmuyor. Aile hekimi sayımız yetersiz ama, günden güne artan iş yükleri, idarelerin keyfi uygulamaları, baskıları ve aile hekimliğinin özünü anlamayan hukuksuz düzenlemeler nedeniyle kimse artık aile hekimi olmak istemiyor. Meslektaşlarımız emekliye ayrılıyor, istifa ediyor. Tüm zorluklara rağmen aile hekimliğinde hala bir gelecek gören SAHU asistanları da teşvik edileceğine hak ediş kesintilerine, fazla mesaiye ve yine dünyanın hiçbir yerinde olmayan uzun eğitim sürelerine mecbur bırakılıyor. Aile hekimi başına düşen nüfus 2000 kişi olmadıkça, randevulu sistem ile hastalarımıza en az 10 dakikalık muayene süreleri ayırmadıkça, aile hekimliğiyle ilgili olmayan angarya işler, sağlık raporları ve bürokratik yükler kaldırılmadıkça, aile sağlığı merkezlerinin fiziki şartları Devlet eliyle güçlendirilmeden açık veya kapalı bir sevk zinciri modeli hayata geçirilmemelidir. Şartlar hazır olmadan katılım paylarında indirim gibi yeni düzenlemeler ile üstü kapalı sevk zinciri getirilmesi hastanelerin yükünü azaltmayacak aksine aile hekimliği birimlerinin de yükünün artmasına neden olacaktır. Bizler sevk memuru değil, hekimiz."

Muhabir: Nursel DİLEK MANAVBAŞI