Anayasa Mahkemesi, geçen yıl ekim ayında verdiği kararla İstanbul Valiliğinin Taksim Meydanı’nda yapılmak istenen gösteri ve yürüyüşlere izin vermemesini Anayasa’nın 34. Maddesinde yeralan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına aykırı buldu ama memleket keyfi idare edildiğinden bir anlamı yok. AKP iktidarı, her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçilerin anayasal haklarını kullanmasına dolayısıyla Taksim’e girmesine izin vermedi.

 
Taksim’e çıkan 40 güzergahın 40’ı da kapatıldı; deniz ve metrobüs seferlerine kısıtlamalar getirildi; yani havada, karada, denizde tüm güzergahlar kapatılarak emekçilerin 1 Mayıs’ı bir bayram edasında kutlamasına engel olundu.
Emekçiler bu bayramı uzun yıllar boyunca gerektiğinde canını da vererek hep sahiplendi ve şu veya bu biçimde kutladı. Çünkü insanlık tarihinin en değerli ve anlamlı kazanımlarından biri… Ezenlere karşı ezilenlerin birlik ve dayanışma günü… İktidarlar gider, 1 Mayıs’lar baki kalır. AKP de gün gelecek bu ülkenin tarihinden silinip gidecek ama 1 Mayıs hep kutlanacak.

 
1 Mayıs’tan emek düşmanları rahatsız olur ancak. Bu iktidarın da en sevdiği grup, imar vurguncuları, müteahhitler, kamu hizmetlerini peşkeş çektiği girişimciler… Çünkü gelir dağılımını sabit gelirliler, ücretliler, yoksullar aleyhine bu kadar derinleştiren başka bir iktidar yok. Milli gelirden ücretlilerin, emeklilerin aldığı payın son 10 yılda yüzde 3 civarında muazzam bir azalış göstermesi, yüzde 1’lik dilimin milli gelirin yüzde 40’ına sahip olması başka türlü açıklanamaz.

 
2017 yılında 3.2 milyon hane sosyal yardımlardan yararlanırken bu sayının 2023’te 4,99 milyona dayanması, 5 evden birinin, nüfusun da 30 milyona yakınının sosyal yardım alması sömürü mekanizmalarının vahşiliğini ve bu sistemin devamlılığında AKP’nin tuttuğu safı gösterir.

 
2002’den bu yana 32 bin 605 emekçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Maden facialarında ölü bedenlerine ulaşılamayan mezarsızlar var. Senelerce gecesini gündüzüne katıp okuduğu ve yazılı sınavlarda çok yüksek puanlar aldığı halde partizan tutumlar nedeniyle sözlü sınavlarda elenip hayalleri ve geleceği çalınanlar var.

 
Atanamayan, değersizleştirilen öğretmenler var. Okul kantininde bir tost bile alamayıp aç kalan öğrenciler, maddi durumu elvermediği için kazandığı üniversiteye gidemeyen, üniversiteyi bitirse iş bulamayan, asgari ücretle iş bulsa kirasını ödeyemeyen, evlenemeyen gençler var.

 
Anayasada güvence altına alınmış grev hakkını kullanamayanlar, bu ülkeye yük gibi görülüp, “ölseler de kurtulsak” muamelesi çektiğiniz, sefalete mahkum ettiğiniz 9-10 milyon emekli var.

 
Sermayenin gönlü hoş olsun diye toprağı, havası, suyu kirletilen köylüler var.
Varoğlu var…


Elbette ki Taksim’den korkacak ve her yıl bir Taksim sendromu yaşayacaksınız.

 
Çünkü biz milyonlarız, siz ise bir avuç azınlık…